TAJÊ Dış İlişkiler Sorumlusu: Sürece örgütlülüğümüzle cevap olacağız 2022-08-04 09:04:05   Derya Ren   DİYARBAKIR - Irak’ın başkenti Bağdat’ta “Şengal Katliamı’na karşı özgür kadın iradesiyle mücadele ediyoruz” şiarıyla gerçekleştirilen Irak Uluslararası Kadın Konferansı’nda alınan kararlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan TAJÊ Dış İlişkiler Sorumlusu Seham Dexil Reşo, Êzidî halkının hala yaralarının sarılmadığına dikkat çekerek, “Bizler de saldırılara cevap olmak için daha çok örgütlenmek zorundayız” dedi.   Irak’ın başkenti Bağdat’ta 30 Temmuz’da “Şengal Katliamı’na karşı özgür kadın iradesiyle mücadele ediyoruz” şiarıyla gerçekleştirilen Irak Uluslararası Kadın Konferansı sona erdi. Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ) ortaklığıyla düzenlenen konferansın sonuç bildirgesi yayınlandı. Sonuç bildirgesinde Êzidî halkının yaşadığı fermanların ilk olmadığı ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiği belirtilirken, Şengal katliamında Irak hükümeti ve Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin rolünün aydınlatılmadığı, Türkiye’nin saldırılardaki rolüne ilişkin soruşturma başlatılmadığı kaydedildi.   Öte yandan konferansın sonuç bildirgesinde,  uluslararası hukukta kadın katliamlarının bir savaş suçu olarak tanınmadığı, uluslararası kuruluşlar ve Birleşmiş Milletler’in (BM) Şengal’de Êzidî kadınlara yönelik yapılan katliamı bir savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak tanıması gerektiği kaydedilirken, Türkiye’nin Şengal’e yönelik saldırılarına da dikkat çekildi. Bildirgede fermandan geçirilen Êzidî kadınların Şengal’i inşa etme süreçlerine dahil edilmesi ve kadın iradesinin tanınması gerektiğinin altı çizildi.   Gerçekleştirilen konferansa dair TAJÊ Dış İlişkiler Sorumlusu Seham Dexil Reşo, değerlendirmelerde bulundu.   Çok sayıda kadın örgütü katıldı   DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e yönelik gerçekleştirdiği fermanı hatırlatan Seham, dermanda yaşamını yitirenleri andı. Seham, “8 yıl içerisinde Êzidîler kendi savunma birliklerini oluşturdu. Bu savunma birlikleri arasında kadınların kendi kendini savunmaları için de birlikler oluşturuldu. Bu savunma birliklerinin temel amacı Êzidî halkının özsavunmasını kullanmak ve Êzidîlerin kendi kendisini yönetebilmesinin önünü açmaktı. Evet tüm bu savunma hatları oluşturulurken, yüzlerce şehit verdik, şehitleri saygı ve minnetle anıyorum. TAJÊ başta olmak üzere Başûr’da demokratik kadın birlikleri ile birlikte konferansı düzenleme kararı aldık. Konferansı düzenlememizin en temel nedeni Êzidîlerin yaşadığı fermanlar oldu. Konferansa sadece Başûr’da bulunan kadınlar değil, Ortadoğu’dan kadın hareketleri, Rusya ve Avrupa’da bulunan birçok kadın kurumu katıldı” ifadelerini kullandı.   Kadın örgütlülüğü   Konferansın düzenlenmesinin temel hedefleri arasında Ortadoğu’da bulunan kadınların örgütlenmesinin yer aldığına işaret eden Seham, “Kadın örgütlülüğü, mücadelesi çok önemlidir. Bizler de Êzidî kadınlar olarak, örgütlülük için mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bölgede kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şey birlikte hareket etmektir. Êzidî kadınlarının 2014 yılında yaşadığı büyük bir soykırımdı, bunu iyi tanımlamak gerekiyor. Bunun dünyada herhangi bir örneği yoktur. Binlerce Êzidî kadın ve çocuğun kaçırılması ve soykırıma uğraması söz konusu oldu. Bunun için de konferansta tartışılan en önemli konular arasında Êzidî kadın ve çocukların yaşadığı sorunlar ve buna yönelik çözüm yolları üzerinden tartışmalar yürütüldü” değerlendirmesinde bulundu.   ‘Kadınların birlikte hareket etmesi gerekiyor’   “Savaşların en çok etkilenenleri, köle olarak pazarlarda satılanlar yine kadınlar oluyor” diyen Seham, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Kadınlara yönelik tüm yok etme ve köleleştirme politikalarına karşı kadınların birlikte hareket etmesi gerekiyor. Irak topraklarının her gün saldırılar ile karşı karşıya kaldığı bir süreçte Irak’ın başkenti olan Bağdat’ta böylesi bir konferans gerçekleştirmemiz çok önemliydi.”   ‘Êzidî halkının hala yaraları sarılmış değil’   Seham, konferansta alınan kararlara dikkat çekerek, “Êzidî Soykırımı’nın Irak’ta resmi olarak tanınması ve çözüm önerileri, DAİŞ’in elinde esir bulunan kadınların akıbetinin sorulması ve özgürleştirmesi için bir komitenin kurulması, Êzidî halkının statüsüne dair kararlar alındı. Eğer Şengal’de bir şey yapılacaksa bu Êzidî halkının iradesini, Şengal Êzidî birliklerini tanımak olacaktır. TAJÊ olarak bu süreçte üzerimize düşen görevi en verimli şekli ile yerine getirmeye çalışacağız. Öte yandan bölgede çalışma yürüten kadınlarla mücadeleyi daha da büyütme ve diplomasiyi güçlendirme sonucuna varıldı. Sürece büyük bir cevap olacağımız inancındayız. Şengal’de DAİŞ tarafından yaşanan katliamın yıldönümündeyiz ve hala Êzidî halkının yaraları sarılmış değil. Şengal’de şu an bile onlarca toplu mezar bulunuyor. Şengal tam inşa edilmemiş ve hala katliam tehlikesi altında. Şengal’in yeniden inşa edilmesi için güçlü bir destek verilmiş değil” diye konuştu.    ‘Özgürlüğümüzü güçlendirmek zorundayız’   Konferansta alınan kararlar arasında en önemlisinin Şengal Katliamı’ndan sonra göçe zorlanan Êzidîlerin tekrardan geri dönüşünün sağlanması olduğuna dikkat çeken Seham, şunları söyledi: “Bölgede yaşayan kadınlar açısından Irak topraklarına dönük çok ciddi saldırılar var. Bu saldırılar ile birlikte birçok toplum tehlike altında. Saldırıların ilk hedefi her zaman kadınlar oluyor, çünkü kadınlar şahsında o halkın kültürüne ve kimliğine yönelik de bir saldırı gerçekleşmiş oluyor. İşgalci Türk devleti tarafından Irak ve Başûr’a yönelik saldırıların aralıksız devam ettiğini görmekteyiz. Saldırıların temel amacı Misak-i Milli sınırlarına tekrardan ulaşmaktır. Her gün bombardımanlar oluyor, bunun en somut örneği Zaxo katliamıdır. Bizler de kadınlar olarak saldırılara cevap olmak için daha çok örgütlenerek, özgürlüğümüzü daha güçlendirmek zorundayız.”