Deniz Poyraz Davası: Cevheri Güven tanık olarak dinlenmeli 2022-07-21 09:03:51   Melike Aydın   İZMİR - Deniz Poyraz’ın katledilmesinde emniyetin rolüne ilişkin tanık beyanına dikkat çeken Avukat Türkan Aslan Ağaç, failin talimatı MHP Genel Merkezi'nden aldığına ilişkin delillerin bulunduğunu söyleyen Gazeteci Cevheri Güven’in tanık olarak dinlenmesi gerektiğini belirtti.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütüne yönelik saldırıda Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı davanın 4’üncü duruşması 18 Temmuz’da İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, saldırı planında sanıkla birlikte hareket etmiş olabilecekleri belirtilen Yasin Filiz, Oytun Yüksel ve İbrahim Akıl’ın isimleri öne çıkarken, gazeteci Cevheri Güven’in katliam talimatının MHP Genel Merkezi’nden çıktığı yönündeki iddiaları da gündeme geldi. Ancak buna karşı mahkeme heyeti, avukatların soruşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerini incelemeden reddetti. Mahkemenin hakikati ortaya çıkarmama çabasına işaret eden dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç bu tavrın bir anlayış olduğunu belirtti.   Mahkeme, delillerin toplanmasının önüne geçti   Mahkemede maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasına engel olma ve cezasızlık anlayışının devam ettiğini söyleyen Türkan, katılan vekilleri olarak çoktan toplanmış olması gereken delillere ve tanıklara ilişkin dilekçelerin incelenmeden reddedildiğini belirtti. Türkan, “31 Ocak 2022 tarihli dilekçe var, ondan önce Ekim 2021’de verdiğimiz dilekçelerin gerekleri yerine getirilmedi. Üçüncü duruşma açısından da toplanmasına ilişkin deliller vardı ama mahkemenin kısa sürmesi nedeniyle sunamamıştık. Son duruşmada 49 ana başlığı olan dilekçeyi verdik. Mahkeme bu dilekçelere ilişkin bir işlem yapmadı, kararı bir sonraki mahkemeye bıraktı. 31 Ocak’ta verilen dijital materyallerin toplanması, imajlarının alınması, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması, sosyal medya yazışma ve konuşma içeriklerinin talep edilmesi konusundaki taleplerin tek tek değerlendirmesi gerekirken totalde dilekçenin reddine karar verilerek delil toplanmasının önüne geçti. Soruşturma esnasında toplanan delillerle sınırlı bir yargılama yapacağını, önündeki sanığa gereken ceza neyse onu verip yargılamayı bitirecek bir anlayışta olduklarını somut olarak ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.   ‘Mahkemeye giren sivil memurlar faili ifadeleri için uyardı’   Sanığın, avukatları ve tanığı tehdit ettiği sırada yaşanan gerginlik sırasında duruşma salonunda jandarma haricinde, onlarca hangi kurum personeli olduğu bilinmeyen silahlı sivil görevlinin sanığın getirildiği bölmeden mahkeme salonuna girdiğini gördüklerini ancak bu kişilerin kimler olduğu hususunda bilgilerinin olmadığını ve mahkeme başkanının bu kişilerin kim olduğuna dair soru dahi sormadığını kaydeden Türkan, bu durumun gerçeğin ortaya çıkarılmasını istemeyen, mahkemeye baskıda bulunan çok sayıda kesimin bulunduğuna işaret ettiğini belirtti. Türkan, “Sanık ilk bölümde kısa da olsa soruları yanıtlarken ilk aradan sonra hiçbir soruya yanıt vermedi. Bu da o arada çok sert bir şekilde uyarıldığı, kulağının sert şekilde çekildiği izlenimini verdi. Duruşma salonuna sanık bölümünden girenlerin etkili olduğunu düşünüyorum” dedi.   Mahkeme heyeti faile akıl verdi   Türkan, mahkeme başkanının katılan tarafa yaklaşım tarzı ile faile yaklaşım tarzında fark olduğunu vurgularken, “Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına çalışmak yerine sanığa defaten susma hakkını hatırlatan cevap vermeyebileceğini hatırlatan ve bize de soru sormadan ön açıklama yapma hakkına engel olan bir yaklaşım tarzı vardı. Bunun saldırının niteliği ile olaya yaklaşımla alakalı olduğunu söylemek mümkün. Yargılamanın şekilsel bir yargılama görünümünü bile yerine getirmekten uzaktır. Şekilsel yargılamada en azından hukuka uygun hareket ediliyormuş izlenimi verilir, mahkemeler artık buna bile ihtiyaç duymamaktadırlar. Sayısız talebin yer aldığı doğrudan maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasını hedefleyen sayısız talebimiz tek tek ele alınarak değerlendirilmek yerine dilekçe tarihleri belirtilerek dilekçeler reddedilmiştir. Üçüncü duruşmadaki yaklaşım tarzını devam ettirerek yetki belgesiyle görevlendirdiğimiz meslektaşlarımızın soru sormasını engellediler” ifadelerini kullandı.   Savcılık ve emniyet soruşturmaları aşamasında soru sorulmadığı veya ifade tutanağında bulunmadığı için toplamda 164 ana başlık altında 800’e yakın soru ortaya çıktığını belirten Türkan, ancak duruşmanın ilk bölümünden sonra sorularının tamamen yanıtsız kaldığına değindi.    Suriye’den sonraki durakları   Failin, Suriye’den geldikten sonra Konya, Adana, Hatay, Ankara ve Muğla’ya gittiğini söyleyen Türkan, bu süreçte failin temas ettiği kişiler hakkındaki taleplerin ne soruşturma ne de yargılama aşamasında dikkate alındığına dikkat çekti. Türkan, bu ilişki ağını araştırdıklarını eklerken, “Bu ilişki ağını, HTS kayıtları üzerinde araştırdık. Failin ülkücü olduğundan, ülkü ocakları içinde yer aldığından kuşkumuz yok, ancak bunların devlet içinde çöreklendiği hangi yapı içerisinde olduğunu bilmiyoruz. Sosyal medya incelemesi de yaptık ve gördüğümüz böyle bir yapının içinde. Bir kısım AKP’li de var muhtemelen onlar da bu ülkü ocaklarından gelen insanlar ve sanığın yoğun şekilde Ülkü Ocakları’yla ilişkisi var” dedi.   Yasin Filiz, Oytun Yüksel ve İbrahim Akıl   Mahkemede failin, Yasin Filiz, Oytun Yüksel ve İbrahim Akıl isimlerini hayatında önemli merkezlere koyduğunu ifade eden beyanlarına dair de Türkan, mahkemenin bu isimlerden ikisinin ifadelerini talimatla aldığını ve ifadede hiçbir bilgi vermediğini söyledi. Türkan, “Yarım paragraf beyanda bulunmuşlar. Oysa o insanlara 50-60 sorumuz olacaktı. O insanların -getirilemiyorsa- SEGBİS ortamında ifade alınmasını istedik ama mahkeme bunu da reddetti. Aslında bu talebi daha dava 6’ncı Ağır’a verildiğinde verdik ama talebimiz reddedildi ve talimatla ifade almaya devam kararı aldı” sözlerine yer verdi.   Emniyet kayıtları istenmedi Fail Onur Gencer’in duruşmanın sorgusunun yapıldığı ikinci duruşmada mahkeme heyetine “Bana istediğinizi sorabilirsiniz” demesine rağmen hiçbir soru yöneltilmediğini dile getiren Türkan, “Sanığın ilk ifadesi ortaya çıktığında da gördük. Sanık emniyete bütün hücrelerine kadar her şeyi anlatmaya hazır halde olmasına rağmen cevaplarının kesildiği sıkça araya girerek konunun değiştirildiği görülmektedir. Ancak, bu duruşma öğrendik ki sanık aslında tüm ilişkilerini emniyette anlatmış ancak ifade tutanağına geçirilmemiş olduğunu sanığın kendi beyanından öğrenmiş olduk. Sanık, 'kahraman' olmak istediği için konuşmak istiyor ancak soruşturmayı yürüten makamlar konuştuklarını kırpıyor ve soru sormuyor. Sanık bu duruşma ‘ben onlara bilmeleri gerekenleri söyledim siz emniyete sorun’ dedi. Maddi gerçekliği arayan mahkeme bu kişinin ifadesi alınması sırasında ön sorgusundaki kamera kayıtlarını, ifade tutanaklarını ister. Bu kişinin kamera kaydının alınmaması mümkün değil. Bu sıradan bir adli vaka değil. Buna ilişkin her türlü kaydın emniyette olduğundan eminiz. Mahkeme de biliyor ama talepte bulunması isteğimizi reddediyor” dedi.   Şüpheli Murat Kula hakkında işlem yok   Failin telefonuna ait HTS kayıtlarında soruşturma aşamasında iken belli bir saatten sonra telefonunun başka bir telefona yönlendirildiği ve bu telefonun da bilişim suçlarından 4 ayrı sabıkası olan Murat Kula isimli şahsa ait olduğunun dosyada yer alıyor. Bu kişinin soruşturma aşamasında gözaltına alınmadığını ve araştırmasının yapılmadığını kaydeden Türkan “Sanık emniyette verilerini silmemiş. Sosyal medya hesaplarından veriyi kendisi silmediğini söyledi. ‘Üzerimde ne varsa aldılar’ dedi. Veriyi kendisi silmediğine göre, şifresinin de olmadığını söyledi o kolluk personelinden biri veya Murat Kula sildi. Murat Kula’ya yönelik bir işlem yok. Taleplerimize rağmen işlem yapılmadı. Telefonda 950 kişinin adı var 30-40 bin fotoğraf bulunmuş ama içerikleri dosyaya sunulmadı. Emniyet elde edilen delillerin tamamını dosyaya sunmadı birkaç veriyi sadece sundular. Diğer verilere ilişkin tutanak ya da raporlar dosyada yok” ifadelerini kullandı.   Katliamın olacağını bilen polisin eşkali bulunabilir   Duruşmada dinlenen 8 tanıktan biri olan ve ses düzenleri konusunda HDP ile çalışan o gün işi olması nedeniyle binaya gelen tanığın anlattıklarına dikkat çeken Türkan, tanığın silah sesleri gelmeden hemen önce binaya girmesinin sivil polislerce engellendiğini belirtti. Türkan, “Tanık bu polisi tanıyabileceğini de söyledi. Sivil polislerin, katilin hangi dairede olduğundan haberdar olduğunu söyledi. Bu İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı birimlerin olayla ilgili bilgi sahibi olduğunu gösterir” dedi.   Yasin Filiz tanık değil sanık olmalıydı   Tanık olarak dinlenenlerden bir kısmının sanık olması gerektiğinin altını çizen Türkan “Öne çıkanlardan biri Yasin Filiz’di. Sanığın sağ köşem sol köşem ifadeleri ile tanımladığı kişilerden çok samimi olduğu ve saldırı hazırlığı yaptığı son 6 ayda sanıkla yakın ilişkisi olan 7/24 birlikte olan kişidir. HTS kayıtlarını incelediğimizde bu kişilerin sanıkla olan ilişkisine ilişkin araştırma yapılmasını istedik ancak çok sınırlı ve yüzeysel bir araştırma yapıldı. Bu araştırma sonucu hazırlıkta şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması gerekirken tanık ve bilgi sahibi sıfatlarıyla haklarında işlem yapıldı. Bu nedenle bunun getirdiği rahatlıkla duruşmaya gelerek tanıklık adı altında adeta yüksek oyunculuk performansı sergilediler. Adeta hafızasını yitirmiş biri gibi sanki bu ülkede yaşamıyormuşçasına bir kişi profil  çizdi. Sorduğumuz isimleri tanımadığını söyledi. Türkiye’de yaşıyor ama SADAT’ı bilmiyor adeta ilk defa duymuş gibi yaptı, SADAT’ı Türkiye’de sağır sultan duydu ama ilk defa duyduğunu söyledi. Hatta sanığın 7/24 yan yana olduğunuz kişinin siyasi düşüncesini bilmediğini söyledi. Bu bile başlı başına yalan beyanda bulunduğunu gösteriyordu” şeklinde konuştu.    ‘Cevheri Güven tanık olarak dinlenmeli’   Gazeteci Cevheri Güven’in 9 Ocak 2022’de Youtube kanalında yayınladığı içeriğe de değinen Türkan yayında failin MHP Genel Merkezi’nde bulunan bir üst düzey yöneticiden saldırıya ilişkin onay aldığı mesajının yer aldığını WhatsApp yazışmalarından söz edildiğini hatırlattı. Yayında bu verilerin de İçişleri Bakanına verildiği, bakanın MHP karşısında kendini güçlü tutmak için koz olarak kullandığının  ifade edildiğini hatırlatan Türkan, şunları söyledi: “Bu davayı ilgilendiren tarafı o bilginin bu dosyaya girmediği, bu dosyanın genişletilmediği ve arkasında kimlerin olduğuna dair iddiamızı destekleyen bir veri olmasıdır. Bir siyasi partinin genel merkezini işaret etmekte. Videonun izlenmesi talebimizi reddetmesi ‘Biz bu olayı araştırmak istemiyoruz, görünen kısımla yetinip bu şekilde kapatacağız’ın göstergesidir. O videonun izlenmesine dair bir işlem yapıp önümüzdeki celse reddedebilirdi ama izlemeden reddetti. Cevheri Güven tanık sıfatıyla dinlenmelidir veya Cevheri Güven bu içeriği kamuoyu ile paylaşmalıdır.”   Saldırının toplumsal ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı ve kaos oluşturmayı hedeflediğine işaret eden Türkan, son olarak ortaya çıkan yeni delillere göre savcıları ve mahkeme’yi  delillerin toplanması ve kovuşturmanın derinleştirilmesi ve genişletilmesi için göreve davet etti.