Kadınlar yargı kararlarına karşı hayatlarını savunacak 2022-06-27 09:03:13   Marta Sömek-Safiye Alagaş   İSTANBUL – Pınar Gültekin’i katleden fail Cemal Metin Avcı’ya erkek yargının verdiği “haksız tahrik” indiriminin katliamlara teşvik edici olduğunu vurgulayan kadınlar, kararı tanımadıklarını, buna karşı güçlü bir kadın mücadelesi ortaya koyacaklarını belirtti.   Muğla'da 21 Temmuz 2020’de üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i katleden fail Cemal Metin Avcı’ya, “canavarsa hisle öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada “haksız tahrik” indirimi uygulanarak yalnızca 23 yıl hapis cezası verildi. Aynı suçtan yargılanan failin kardeşi Mertcan Avcı, “suç delillerini gizlemek” suçundan da yargılanan annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı eşi Eda Karagün ve ortağı Şükrü Gökhan Orhan ise beraat ettirildi. Ailenin ve kadın örgütlerinin yıllardır sürdürdüğü hukuk mücadelesi bir kez daha erkek-yargı işbirliğine takılmış oldu.   Dosya istinafa taşındı   Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı ve aile avukatı Muğla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararı istinafa taşıdı. Yanı sıra kararın verilmesi akabinde kadın örgütlere ülkenin dört bir yanında alanlara çıkarak erkek yargı kararını tanımadıklarının ifade ederek mücadelede kararlı olduklarını yineledi.   Devlet faillerin arkasında   Feminist aktivist Selin Top, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte Cumhurbaşkanı ve iktidarın faillere  “biz sizin arkanızda duracağız” mesajı verdiğini belirtti. Bunun fail Cemal Metin Avcı’nın “iyi oldu İstanbul Sözleşmesi’nden de çıkıldı” söyleminde somutlaştığını kaydeden Selin, “Sözleşme kadınların, feminist hareketin mücadelesiyle kazandığı bir sözleşmeydi. Yaşam hakkımız için, kadınların ve LGBTİ+’ların, göçmen kadınların yaşam mücadelesinin bir sonucuydu. Ve bundan çıkarak devlet aslında bize bir mesaj vermeye çalışıyor, ‘Biz artık faillerin arkasındayız’ diyor. Bizim erkek yargıdan bir beklentimiz yok ama yine de Pınar Gültekin davasında verilen utanç verici karar, bütün kamuoyu nezdinde inanılmaz bir öfkeye sebep oldu. Bu öfkemizle sadece İstanbul’da değil bütün sokaklarda dışarıdayız. Mevcut iktidar kendi yaşadığı politik krizi; kadınların, LGBTI+’ların ve göçmenlerin üzerinden kapatmaya çalışıyor” dedi.    ‘Hayatımızı savunacağız’   Kadın eylemlerinin yasaklandığına işaret eden Selin, kadınların bütün öfkeleriyle sokağa taştıklarını ve taşmaya devam edeceğini söyledi. Selin yargı kararını tanımadıklarını vurgularken, “Pınar Gültekin’in katiline haksız tahrik indirimi verenler, hayatını savunan kadınları ağırlaştırılmış müebbetlerle yargılıyorlar. Nevin Yıldırım müebbetle içeride yatarken, Pınar’ın katiline ‘haksız tahrik indirimi’ denmesi aymazlıktır. Ve ‘biz bu katilin arkasındayız’ın somut bir işaretidir. Biz bu katillere karşı hayatımızı savunacağız, bir kişi daha eksilmeyeceğiz ve birlikte güçlü bu sokakları dolduracağız” dedi.    Kadın mücadelesi dün başlamadı    İstanbul Eğitim Sen 2 No’lu Şube Yürütme Kurulu üyesi Sevgi Yılmaz, son 20 yıldır kadın katliamlarında ciddi artışın gözlemlendiğini belirtti. Kadınların önlerine konulan polis barikatlarına rağmen alanlara çıkarak yaşadıklarını anlattıklarını ifade eden Sevgi, “Bir mücadeleyle oldu bu. Türkiye’de kurulmaya çalışılan rejim, seküler yaşamın tehdit edilmesi, kadınların toplumsal yaşamın içinde yer almasına itiraz edenlere cesaret veriyor. Yüzyıllardır mücadele ederek kadınların kazanımlarının yok sayılmasından bahsediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin İstanbul’da yazılmasının arkasında müthiş bir mücadele var, bu mücadele de çok eski bir mücadeledir. Bu topraklarda kadın mücadelesi dün başlamış değil” diye ekledi.   ‘Çemberi genişleteceğimizden kimsenin şüphesi olmasın’   İktidarların saldırılara örgütlü kadın mücadelesi ile karşı çıktıklarına işaret eden Sevgi, sistem ve zihniyetin değişmesi gerektiğini söyledi. “Demokrasinin olmadığı bir yerde elbette kadınlar en ağır bedeli öderler” diyen Sevgi, “Kadın mücadelesi demokrasi mücadelesinin bir parçasıdır. Biz sadece kadın mücadelesi yürütmüyoruz. Biz aslında demokrasi mücadelesi veriyoruz, eşit bir yaşam istiyoruz. Adliyede işkenceyle gözaltına alınırsınız ya da cumhurbaşkanı ‘sürtük’ dedikten sonra sokakta bundan cesaret alarak kadınlara başkaca müdahalede bulunmaya çalışanlar olabilir. Bunların hepsinde birlikte mücadele ederek aşacağımızı da biliyoruz. Pankartımızda kadınlar birlikte güçlü yazıyordu, bu bir deneyimle ortaya çıkmış bir slogandır. O çemberi genişleteceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı.   Verilen ceza faillere teşvik   Üniversiteli Kadınlar üyesi Beyda Ceylan da Pınar’ı katleden fail ve ortaklarının ödüllendirildiğini kaydetti. Verilen cezanın diğer failleri teşvik edeceğine dikkat çeken Ceylan, “Erkek yargı onlara  ‘siz bunu yaparsanız ceza almayacaksınız, takım elbiseyle gelirseniz, beni tahrik etti derseniz size indirim uygularım’ diyerek cezasızlık politikasıyla ödüllendireceğini biliyor. Pınar Gültekin’in failinin de aynı şekilde ‘İstanbul Sözleşmesi’nden iyi ki çıkıldı’ dediğini çok iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi, devletin erkek şiddetine karşı kadınları korumak için aksiyon almasını söyleyen bir sözleşmeydi. Bundan çıkılması tabii ki de katillere gün yüzü gösterdi. Edanur Kaplan’ın ya da Hatice Kaçmaz’ın faillerinin de erkek yargıya, erkek-devlete güveniyoruz dediklerini biliyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Erkek şiddetine karşı savaşacağız’   Genç kadınlar olarak katledilen tüm kadınların hesabını soracaklarını dile getiren Ceylan, şunları ifade etti: “Erkek şiddetine karşı kadınlar olarak savaşacağımızı söylüyoruz. Bir erkek ya da bir fail bana şiddet uyguladığı, belki de beni katlettiği zaman bunun cezasız kalacağını, hak ettiği cezayı almayacağını biliyorum. Pınar Gültekin davasında olduğu gibi haksız tahrik indirimiyle, erkeklik indirimi dediğimiz ödüllerle sürekli kadına yönelik şiddeti teşvik ediliyor ve bundan güç buluyor. O nedenle öncelikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin kararı acilen iptal edilmeli, 6284 uygulanmalı, kadın düşmanı politikalardan acilen vazgeçilmeli.”   JINNEWS’ten not: 16 Haziran'da tutuklanan müdürümüz Safiye Alagaş serbest bırakılıncaya kadar, yaptığımız haberlerde imzasını kullanmaya devam edeceğiz.