Gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki: Basın üzerinde güç olmaktan vazgeçin 2022-06-14 09:01:30     İZMİR - Gazetecilerin gözaltına alınmasını, mesleğe hakaret anlamını taşıdığını söyleyen İGC Başkanı Dilek Gappi, “Basın özgürlüğü halkın haber alma özgürlüğüdür. Sadece gazeteciler değil halka da büyük tehdit unsuru yaratıyorsunuz” dedi.    Diyarbakır’da 8 Haziran’da evlerine ve çalıştıkları kurumlara yapılan baskınla aralarında ajans müdürümüz Safiye Alagaş ile editörümüz Gülşen Koçuk’un da bulunduğu 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. 4 gün gözaltı süresi uzatılan gazetecilerin serbest bırakılması için siyasetçi, akademisyen, STÖ, kadın örgütleri ve daha birçok kesimden çağrılar gelmeye devam ediyor.    Gazetecilerin gözaltına alınmasına bir tepki de İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden (İGC) geldi. Cemiyetin başkanı Dilek Gappi, basın özgürlüğünün, halkın haber alma özgürlüğünün tehdit altında olduğuna dikkat çekti.    ‘Sadece gazetecilere değil halka da tehdit unsuru’   Türkiye’de medya özgürlüğünün sorunlu olduğunu söyleyen Dilek, basının neredeyse her türlü baskı ve engellemelere maruz kaldığını dile getirdi. Dilek, son yaşanan gözaltılarla, gelinen boyutun çok daha net ortaya konulduğunu ifade ederek, yaşananları antidemokratik olarak nitelendirdi. Dilek, “Her seferinde aynı klişelerin altında gazetecilere zulüm yapılmasını kabul etmiyoruz. Gazetecilerin gazeteci olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız meslek örgütlerine sorabilirsiniz. Gerçek bir habercilik olan bağımsız bir ortamda yapılmalı. O nedenle herhangi bir erkin kendini demokrasinin dördüncü gücü olan basın üzerinde görmesinde kesinlikle karşıyız. Kabul edemeyiz. Biz meslektaşlarımızın yanındayız. Her türlü hukuk, hak arayışlarına onlarla birlikteyiz. Bu yapılan antidemokratik son derece basın sektörüne hakaret içeren tutumu kabul etmemiz mümkün değil. En kısa zamanda yetkilileri gerçek demokrasiye alışmaya, Türkiye’nin 180 ülke arasında 149’uncu yerini, 180’inci ülke yapmamaya çağırıyorum. Basın özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğüdür ve sadece gazeteciler değil halka da büyük tehdit unsuru yaratıyorsunuz” diye kaydetti.    ‘Basın kanunu taslağı medya ve fikir özgürlüğünü hedef alıyor’   Basının her dönem baskı altında olduğunu ifade eden Dilek, ancak seçim süreci yaklaştığında baskıda da artış söz konusu olduğunu vurguladı. Dilek şöyle devam etti: “Bir yeniden regüle etme, toplumu yeniden şekillendirme, devlet eliyle kamu stratejisi oluşturma ve bunu da basın adına kullanma yaklaşımlarını çok daha yakından hissediyoruz. Örneğin bir basın kanunu taslağı oluşturuldu, Meclis’e getirildi ama biz örgütler olarak karşı çıktık. Basın kanununu oluşturuyorsunuz ama basın içinde yok. Bir dezenformasyon yasası hazırlıyorsunuz ama oysa ki bir sansür yasası. Çünkü dezenformasyon yasasının teknik altyapısının olması lazım. Burada tamamen karşı tarafı suçlayıcı denetleyici bir yapısı var. Ve tek elden yapılma yaklaşımı var. Bunu yetkililere de defalarca ilettik. Bunu iktidar gücüne söylüyorum, bunlar yanlış. medya fikir özgürlüğü gibi kavramları linç ederek yaparsanız hiçbir sonuca ulaşmamız mümkün değil.”    ‘Meslek örgütleri yok sayılıyor’   Basın örgütlerinin, gazetecilere basın kartı vermemesine yönelik bir çabanın da olduğuna işaret eden Dilek, “Bunların hiçbiri doğru değil. Son aşamada dünya önünde bizi küçük düşürüyor. Sistem çok önemlidir ama sistemi örgütler, meslek örgütleri ve sendikalar eliyle yapabilirsiniz. Bundan kaçarsanız maalesef bütün bu antidemokratik yaklaşımları iliklerimize kadar hissederiz. Bu hızlanan baskı rejimine karşı da tabi ki sesimizi yükselteceğiz” sözlerini kullandı.    ‘Basın üzerinde güç olmaktan vazgeçin’   Son olarak gözaltındaki gazetecilerin serbest bırakılmasını isteyen Dilek, şu çağrıda bulundu: “Orada sorun veya suç varsa buna meslek örgütleri eliyle yeniden birlikte ele almayı tercih edin. Bizim üzerimizde bir güç olmaktan vazgeçin.”