KCDP kapatma davası görüldü: Dava hepimizin 2022-06-01 17:36:48     İSTANBUL - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne  “Kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek" suçlamasıyla açılan kapatma davasının ilk duruşması görüldü. Duruşmada müdahillik talebinde bulunan birçok baro ve kurumun talebi reddedilirken bir sonraki duruşma ileri bir tarihe ertelendi.    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne “Kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek" iddiasıyla açılan kapatma davasının ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği avukatları, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, Eskişehir, İzmir, Diyarbakır ve Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezleri, Adıyaman Barosu avukatları, İnsan Hakları Derneği  (İHD) avukatları ve katledilen kadınların aileleri katıldı. Ayrıca HDP Milletvekili Oya Ersoy,  Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Serra Kadıgil, Emekçi Halk Partisi (EHP) İstanbul Sözcüsü Özge Akman, Kadın Zamanı Derneği, Kadınlar Birlikte Güçlü, Cumartesi Anneleri, İsveç Konsolosluğu’ndan gözlemci ve çok sayıda kadın duruşmayı takip etti.    Duruşma öncesi açıklama    Duruşma öncesi adliye önünde yüzlerce kadının katılımı ile basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği hukuksuz davalarla kapatılamaz” pankartı açılırken, kadınlar ellerinde “Asla yalnız yürümeyeceksin” dövizlerini ve katledilen kadınların fotoğraflarını taşıdı. Açıklamada kadınlar sık sık “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Kadınlar birlikte birlikte güçlü”, “Hukuksuz davalar bizi durduramaz” sloganlarını attı.      ‘Bu dava yeni başlatılacak hak ihlallerinin parçası’   Açıklamada konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Başkanı Gülsüm Kav Önal, adliyede olduklarından dolayı üzgün oldukları ama aynı zamanda umutlu olduklarını dile getirdi. Gülsüm, “Mücadelemiz o kadar kuvvetli ki kapıdan umutlu gireceğiz ve umudumuzu büyüterek çıkaracağız. Dayanışma için teşekkür ediyoruz. Bu dava hepimizin davası. Bu neden bizim başımıza geldiğini düşürürsek bu dava aslında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin devamı. Yeni başlatılacak hak ihlallerinin parçası. Bedenimize, yaşam tarzımıza karşı sürekli müdahale ile karşılaşıyoruz. Her şeyi kadınlar üzerinden gerçekleştirenlere karşı kadınlar birleşecek. Bizim derneğinize ahlakla ilgili dava açıyorlar ama güzel ahlak, hukuk kazanacak. Kadın mücadelesi yılmadı, haklarını savundu ve bugünlere geldi. Yaşasın kadınlar yaşasın örgütlü mücadelemiz” dedi.   ‘Dava bizi yıldırmayacak’   Ardından konuşan dernek avukatı Leyla Süren, “Bu dava aslında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nin herkese mal olduğunu gösterdi. Nafaka mağduru olduğunu iddia eden kişilerin şikayeti ile başladı süreç. Bizim haberimiz yoktu. Bizi çağırsalardı biz gider konuşurduk. Bizi kapatmak için adeta mücadele etmişler. Somut olarak anlatabileceğim bir şey yok. Bu dava bizi yıldırmayacak. Sokaklar, adliyeler bizim” diye konuştu.   ‘Burada binlerce kardeş kazandım’   Ardından katledilen Muhterem Evcil’in ablası Çiğdem Kuzey söz alarak kardeşi katledildiği zaman polise gittiklerini ancak polisin kendilerine tüm polislerin Gezi’ye müdahale ettiğini ondan dolayı polis olmadığını söylediğini hatırlattı. Çiğdem, “Bizi durdurmaya çalışıyorlar. Biz karşılarında duracağız yenilgiyi kabul etmiyoruz. Burada binlerce kardeş kazandım onlara yedirmem” şeklinde konuştu.   ‘Kadınlar durmayacak, susmayacak, biat etmeyecek’   İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu, “Asla yalnız yürümeyeceğimizi, mücadeleye devam edeceğimizi gösteriyoruz. Kadınlar durmayacak, susmayacak, biat etmeyecek. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak mücadele edeceğiz ve bu davayı kazanarak adliyeden çıkacağız” ifadelerini kullandı.   Kadınlar açıklamadan sonra duruşmayı takip etmek için adliye binasına geçti.    Duruşma için belirlenen 13’üncü Asliye Ceza Mahkemesi küçük olduğundan dolayı duruşma 27’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kimlik tespiti ile başladı.   ‘Amacımıza ulaşana kadar mücadele edeceğiz’   Gülsüm Kav Önal, derneği 2009 yılında Münevver Karabulut’un katledilmesinden sonra kurduklarını ifade etti. Gülsüm, kadın katliamlarının konuşulmadığını, faillerin yargılanmadığını da belirtti. Gülsüm,  “Biz ailelere yalnız değilsiniz dedik. Münevver’in davası ile başladı dava takiplerimiz ve bu dava takiplerinin, dayanışmanın önemli olduğunu görünce herkese bize katılması için çağrı yaptık. Şikayette bulunan kişi suçlu, aslında davanın düşmesi gerekiyor. Bize verilen ödevi en iyi şekilde yapmaya çalıştık. Ölümler gerçekleşmeden bir şey yapmalı korunmalıyız. Kendimiz kadın cinayetlerinin veri kaydını tuttuk. Savunma hakkımızı savunmaya devam ettik. Davamızın kaderi ne olursa olsun amacımıza ulaşana kadar mücadele edeceğiz” dedi.   ‘Kadınlar bize ulaşıyor’   Ardından konuşan platform üyesi Fidan Ataselim, 2016 yılında kendileri hakkında açılan davadan yeni haberdar olduklarını söyledi. Fidan, kapatma davası ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin birbirine bağlı siyasi bir dava olduğunu belirtti. Fidan, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve derneğimizin kapatılması için aynı argümanlar kullanıldı. Derneğimizin mücadele etmesine tüm toplumun ihtiyacı var. Şüpheli kadın ölümlerinden kimse bahsetmiyor.Biz bunların üstüne gidiyoruz. Üstü örtülmeye çalışılan cinayetleri ortaya çıkarıyoruz. Bu kadar emek verenler olarak dikkate alınmış olsaydık bu kadar kadın cinayeti olmazdı. Kadınlar bir engelle karşılaşmadan bize ulaşabiliyor. Kapatılma ile karşı karşıyayız bunu kabul etmiyoruz” sözleri ile davaya tepki gösterdi.     ‘Adil yargılanma hakkımız ihlal edildi’   Devamında söz alan avukat Leyla Süren, davanamenin somut bir olaya dayanmadığını vurguladı. Leyla, şöyle konuştu: “İl Emniyet Müdürlüğüne derneğimizin bir üyesi hakkında KHK ile kapatılan derneğin üyesi olduğu söylenerek bilgi istenmiş ama derneğimize bir yazı gönderilmemiştir. İnsan fişlemenin kalktığını düşünüyorduk ama kalkmamış. Biz fail cezalandırılsın diye uğraşırken İstanbul Valiliği kapatmaya çalıyormuş. Adil yargılanma hakkımız ihlal edildi. Bizim dosyanın içinde olmamıza izin verilseydi bunlar olmazdı. Hazırlık aşamasında ve davanamede adil yargılanma hakkımız ihlal edildi. Neyden yargılanıyoruz bilmiyoruz.”   ‘Kolluk tarafından kayıtların tutulması hukuka aykırı’   Duruşmada söz alan avukat Tuba Torun ise dernek hakkında hukuka aykırı şekilde toplanan kayıtlara ilişkin konuştu. Tuba, “İlliyet bağı kurulmadan iddianameye eklenmiş. Kolluk tarafından kayıtların tutulması hukuka aykırıdır. Özel hayatın gizliliği ihlal edildi. Dernek yönetici ve üyeleri hakkında mahkumiyet kararı yok.  Adli sicil kaydına bunlar girmez. Kayıtlar hukuk dışı. Savcılık tarafından bu kayıtlara ilişkin hukuka uygun mu diye inceleme yapılmamış. Kanuna aykırı kayıtlar delil olarak değerlendirilemez. Savcılık delillere ilişkin inceleme yapmamış. Hukuka aykırı deliller yok hükmündedir. Delillerin dosyadan çıkartılması gerekiyor. Hükme esas alınmamalı” talebinde bulundu.   ‘Hangi hareketle ahlaka karşıyız?’   Ardından söz alan avukat Esin Yeşilırmak, derneğin 3 defa incelendiğini ancak hukuka aykırı faaliyetin bulanamadığını hatırlattı. Esin, “BİMER’e şikayette bulunan kişilerin kadına yönelik şiddetten dolayı davaları var. Bu davaları açanların meşru menfaatlerinin açıklaması gerekiyor. Kutsal Türk ailesine zarar verdiğimiz söyleniyor. Nisam ayında öldürülen 24 kadın evinde öldürülmüş. Biz aileye karşı değiliz biz kadınların yaşam hakkı için mücadele ediyoruz. Kadınlar en çok evlerinde ve aileleri tarafından şiddet görüyor. Hangi hareketle ahlaka aykırıyız bilmiyoruz” diye konuştu.    Ardından söz alan avukat İpek Bozkurt, derneğin kapatılması için delillerin ispatlanmasının devletin yükümlülüğünde olduğuna dikkat çekerek,  “Hukuka aykırı deliller yargılamayı meşru gösteriyor mu? İddianame ile ortaya çıkan davanamede ispat yükümlülüğü yerine getirilmemiştir. Kadınların yaşaması için uğraşan bizleri kapatmaya çalışırken çocukları taciz eden Ensar vakfı kapatılmıyor” diye konuştu.    Ardından söz alan aileler yakınları katledildiğinde devletin değil derneğin kendilerine destek olduğunu söyleyerek derneğin davaya tepki gösterdi.    Müdahillik talebi   Türkiye Barolar Birliği, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, Ankara Barosu LGBTQ, İstanbul Barosu, Eskişehir Barosu, İzmir Barosu, Tekirdağ Barosu, Diyarbakır Barosu, Tekirdağ Barosu, Kocaeli Barosu,  Kırklareli Barosu,  Adıyaman Barosu, Tekirdağ Barosu Kadın Hakları Merkezi, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği müdahillik talebinde bulundu.   Müdahillik talepleri reddedildi   Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, davanın kamu ile dernek arasında olması ve müdahil talebinde bulunanların dava ile doğrudan ilişkilerinin olmadığını öne sürerek müdahillik taleplerini ret etti. Heyet, Davanameye konu olan İstanbul Valiliği İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğünün 9 Ağustos 2021 yılında yazdığı yazıda bahsi geçen soruşturma ve kovuşturma dosyalarından açık olanların UYAP üzerinden kapalı olanların ise fizikine celbine karar vererek duruşmayı 5 Ekim tarihine erteledi.   Salonda bulunan kişiler müdahillik taleplerinin reddedilmesini alkışlayarak protesto etti.   Duruşmanın ardından açıklama gerçekleştiren kadınlar, müdahillik talebinin reddedilmesine tepki göstererek mücadeleye devam edeceklerini söyledi.