12 Haziran’da Gemlik Yürüyüşü: Tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunuyoruz 2022-06-01 13:00:51     İSTANBUL - İmralı tecridine karşı bir araya gelen 6 kurum ve siyasi parti, 12 Haziran’da Gemlik’e yürüyüş gerçekleştirecek. Kurumlar halklara İmralı’ya omuz omuza yürüme çağrısı yaptı.     Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED-TUHAD FED) ve Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde tecrit politikasına karşı “Tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik’e yürüyoruz” şiarıyla Bursa’nın Gemlik ilçesine yapılacak olan yürüyüşün duyurusu yapılıyor. Konuya dair HDK Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısına HDK Eş Sözcüleri Cengiz Çiçek, Esengül Demir, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Sözcüsü Ebru Günay,  MED-TUHAD-FED Eşbaşkanı Zeki Baran ve TJA temsilcisi Eylem Saruca katıldı. Toplantıda ayrıca Asrın Hukuk Bürosu avukatları da yer aldı.   Toplantının yapıldığı salona ise yürüyüşün sloganı olan “Tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik’e yürüyoruz” pankartı asıldı.   Krizin nedeni İmralı tecridi   Açılış konuşmasını yapan MED TUHAD FED Eşbaşkanı Zeki Baran, katılımcıları selamlayarak “Kamuoyu tarafından da yakından takip ediliyor. Toplumda ciddi bir ekonomik kriz mevcut ve bunun topluma da ciddi yansımaları oluyor. Sayın Öcalan üzerinde 23 yıldır süren tecridin sonucunda şuanda toplumda böyle bir krizin yaşandığını düşüyoruz” dedi.   Kurumlar adına ortak basın metnini DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz okudu.     Kurumlar tarafından açıklanan ortak metin şöyle:    “Türkiye kendi tarihinin sosyal, siyasal, iktisadi ve kültürel olarak en krizli dönemini yaşamaktadır. İktidar mevcut çoklu krizi, küresel kriz üzerinden ört bas etmeye çalışadursun; bilmekteyiz ki içinden çıkılmaz bu halin nedeni, küresel kapitalist sistemin varoluşsal krizine Türkiye’nin kendi varoluşsal krizlerinin eklemlenmesidir. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girerken söz konusu sistemsel krizlerin en temel sebeplerinden birisi de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülememiş olmasıdır. Çözümsüzlük, AKP/MHP iktidarı tarafından toplumsal muhalefeti teslim almanın aracısı kılınırken; çözüm ise başta mevcut iktidarın kaybetmesi ve ülke halklarının barış, huzur, refah ve özgürlüklerle buluşması demek olacaktır.   Abdullah Öcalan’ın perspektifi   Bütün bu tehlikelerin ve oyunların farkında olan Sayın Öcalan, Türkiye’ye getirildiği 1999 yılından bugüne Kürt sorununa dair geliştirdiği Toplumsal Barış ve Demokratik Cumhuriyet perspektifiyle iktidarların savaş ve kutuplaştırıcı politikalarını boşa çıkarmaya çalıştı. Dar parti ve iktidar çıkarlarının karşısına halkların, emekçilerin, kadınların, inançların ve doğanın çıkarlarını gözeterek hareket etti. İmralı’da bulunduğu 23 yıl boyunca toplum karşıtı her düşünceye, ideolojiye karşı toplumun çıkarlarını savundu, savunmaya devam ediyor.   İmralı tecridi   Bu gerçekten hareketle İmralı adası, halklara köleliği, sömürüyü dayatan anlayışla demokrasi ve özgürlüğü geliştirmeye çalışan anlayışın temel mücadele sahası oldu, olmaya devam ediyor. Esasında İmralı tecrit ve işkence politikalarının sonuç alması, faşist rejimin lehine; eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi yürütenlerin aleyhine oldu, oluyor. Bugün ‘İmralı tecridi toplumun kuşatılmasına, toplumun tecrit edilmesine dönüştü’ derken bu gerçekten hareket ediyoruz.   Mutlak tecride itiraz yaygınlaştırılmalı   Yakın tarihimiz, çözümsüzlük siyasetinin İmralı tecridini derinleştirdiği; tersinden İmralı’da görüşme ve diyalog kanallarının açık tutulduğu dönemlerde ise Türkiye’de demokrasi kültürünün yükseldiği deneyimleriyle yüklüdür. O nedenle diyoruz ki İmralı tecridine karşı tavır sahibi olmak, Kürt sorununun toplumsal barışına dair tavır geliştirmektir. Bu toplumsal barış tavrı da halkların ortak ve demokratik geleceğini savunmak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla İmralı’da uygulanan bu mutlak tecrit ve işkence sistemine karşı politik, etik ve hukuki olarak itirazı yaygın ve daha kapsamlı bir hale getirmek zorundayız.   Savaş siyaseti   Benzeri sorunları salt askeri yöntemlerle çözmeye çalışan devletlerin günümüzde tekleşen, yozlaşan ve ekonomik olarak da iflas eden halleri bilinmektedir. Sorunlarını diyalog ve barışçıl yollarla çözen ülkelerin yaşadığı gelişmişlik seviyesi de ortadadır. Bu şartlar altında halen tecrit siyasetinde ısrar ve ‘sınır ötesi operasyon’ adı altında yaygınlaştırılmaya çalışılan iktidarcı ve sermaye dostu savaş siyasetine karşı ezilen tüm kimliklerin ve doğanın yaşam politikasını savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz.   12 Haziran’da Gemlik’e yürüyüş   Sonuç olarak 23 yıldır İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan’dan kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı 25 Mart 2021 tarihli son görüşmeden bugüne haber alınamamaktadır ve bu durumu kaygıyla karşıladığımızı, kabul etmediğimizi ve etmeyeceğimizi defaten yineliyoruz. Bu kaygı ve itirazımızı dile getirmek amacıyla 12 Haziran günü ‘Tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik’e yürüyoruz!’ şiarıyla bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Tüm duyarlı çevreleri, dost güçleri ve demokratik kamuoyunu Gemlik’e yapacağımız yürüyüşe destek vermeye çağırıyoruz.”   ‘İmralı tecrit sistemi dağıtılmalı’   Daha sonra söz alan HDP Sözcüsü Ebru Günay, “İmralı tecrit sistemi Türkiye’de artık hayatın her alanında uygulanmaya başlayan ve İmralı adasından başlayarak Türkiye’nin her alanında her sokağında uygulanmaya başlayan bir tecrit sistemi yönetme sistemine dönüştü” dedi. Ebru, bunun en büyük yansımasını Abdullah Öcalan ve tutsakların yaşadığını belirterek, devamında da şöyle konuştu: “Bu tecridin kabul edilemez olduğunu HDP olarak birçok kez ifade ettik yine ifade etmek isteriz. İmralı tecrit sisteminin dağıtılması, Sayın Öcalan devam eden mutlak tecrit sisteminin kaldırılması, Türkiye demokrasisinin olmazsa olmazıdır. Türkiye demokrasisinin gelişmesi, Ortadoğu’da barışın sağlanması için ilk adım Sayın Öcalan’ın dış dünya ile temasının sağlanmasıdır. 12 Haziran’da yapacağımız yürüyüş aile ve avukat görüşmesi açısından önemlidir. Türkiye’de tarafsız bağımsız heyetlerle objektif koşullarda temasının sağlanmasıdır.”   'Tecrit kadın katliamları demek'   Sivil toplum örgütlerine, kadınlara, gençlere her alanda öncelikle tecrit karşıtı mücadeleyi büyütme çağrısı yapan Ebru, herkesi yan yana yürümeye ve omuz omuza mücadeleye davet etti. Bir kez daha İmralı tecridinin yarattıklarına dikkat çeken Ebru, “Tecrit demek tek adam rejiminin derinleşmesi demek, tecrit demek farklılıkların yok edilmesi demek, tecrit demek kadınların katledilmesi demek, gençlerin geleceksizleştirilmesi demek ve savaş politikalarında milyonlarca insanın yurtsuzlaşması ve göç etmesi demektir. İşte tam da bu nedenle bizler kurumlar olarak 12 Haizran’da ‘tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemliğe yürüyeceğiz” dedi.   ‘Yüzümüzü Gemlik’e verelim’   Yürüyüş için halklara seslenen Ebru, “Türkiye halklarına, kadınlara derdi Türkiye’nin demokratikleşmesi olan tecrit karşıtı olan herkesi 12 Haziran’da tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik yürüyüşümüze katılmaya davet ediyorum. Demokratik bir gelecek için, özgür bir Ortadoğu için hep birlikte yüzümüzü Gemlik’e vererek bu mücadeleyi büyütmenin zamanı. Zaman İmralı tecridini kaldırmanın zamanı. Zaman özgürlük zamanı” şeklinde konuştu.   Daha sonra tekrar söz alan Zeki Baran, “Toplumun sorumluluğunu alan tüm kesimler, bu konuda sorumluluk alarak bir an önce harekete geçmeli. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü halkların özgürlüğü olsun” diye ekledi.   Basın toplantısı, konuşmaların ardından sona erdi.