Mücadeleye adanmış bir ömür: İne Akgün 2022-05-30 09:01:00   Melike Aydın    İZMİR - Barış Annesi İne Akgün, 77 yıllık yaşamında dik duruşu ve kararlılığı ile ardındakilere bir direniş mirası ve mücadelesine sahip çıkan kadınları bıraktı.     Türkiye’de iktidarların Kürt sorununu çözmemesi, baskı, saldırı, inkar politikalarından kaynaklı yaşanan savaşta binlerce kişi yaşamını yitirdi. Savaşın durması, Kürt sorununun çözülmesi için mücadele edenlerin başında da Barış Anneleri geliyor. Katledilen, gözaltında kaybedilen, akıbetleri bilinmeyen çocukları ve yakınlarının bulunup, faillerin açığa çıkarılarak yargılanması için yıllarca mücadele eden annelerden birçoğu yaşamını yitirdi, mücadelelerini kendilerinden sonrakilere devretti. Bu mücadelede yaşamını yitiren annelerden biri de Barış Annesi İne Akgün.   Yaşamını mücadeleye adayan ve hep dik duran Barış Annesi İne Akgün, geçtiğimiz ay böbrek yetmezliğinden dolayı yaşamını yitirdi. İne yaşamı boyunca duruşuyla mücadele arkadaşlarına ve tüm kadınlara güç kattı. Tutsaklar, kadınlar ve Kürt halkı için, onurlu bir barış için mücadele veren İne arkasında mücadelesine sahip çıkan kadınları bıraktı.   İne, 77 yıl önce Mardin’in Ömerli İlçesinin Fafê köyünde dünyaya geldi. 7 yaşlarındayken ailesiyle birlikte İzmir’e göç etti, burada amcasının oğlu Necip ile evlendi.  İne’nin kardeşi Sevim Ökmen, İne’nin 70 yıl boyunca Karabağlar’da yaşadığını söyledi. Sevim,  “Ben dünyaya gelmemiştim o İzmir’e geldiğinde. Önce Kadifekale’ye taşındılar. Sonra ev yaptılar taşındılar buraya. Çocukları yoktu. Daha çok onlarda kalıyordum ben ve çocuklarım onlarla büyüdük. Anne babamdan çok onlara nazım geçiyordu” şeklinde belirtti.   DGM kapılarında eylem, yoksulluk ve geçim mücadelesi   Kürt halkının özgürlüğü için mücadele veren birçokları gibi İne’nin eşi Necip de tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1991 yılının Aralık ayında tutuklanan Necip o zamanın Devlet Güvenlik Mahkemelerinde (DGM) yargılandı. “O süreçte ablam çok zorluk yaşadı” diyen Sevim, “Sürekli eylem yapıyorduk, ailece destekliyorduk. Eşinin ailesinin evi de ordaydı ama onlardan ziyade biz destekliyorduk. Yokluk yaşıyordu. Eşinin güvencesi yoktu. Dikiş makinesi vardı yöresel elbiseler dikiyordu, el örmesi yelekler, patikler satarak sürdürdü hayatını” şeklinde anlattı.   Cezaevi yollarında   Gözaltına alındığında 13 gün işkence gören Necip’e, DGM tarafından örgüt üyeliği suçlamasıyla 12 yıl 8 ay hapis cezası verildi. İlk önce yakın tarihte yıkılan Buca Cezaevine gönderilen Necip ardından Çankırı Cezaevine gönderildi. Eşinin yaşadığı şehirden kilometrelerce uzağa gönderilmesi İne’nin hayatını daha da zorlaştırdı. Hem yol parası bulmak zordu hem de birlikte ziyarete gidebileceği bir refakatçi bulmak zordu. Sevim, “Çankırı Cezaevinde 15 günde bazen ayda bir görüş vardı. İlk gittiğimizde ben, o ve oğlum gitmiştik. Sonra  ayda bir kez gitmeye çalıştım ama kimse yoktu gidecek. Yanına 6 yaşında çocuk veriyorduk ki yol göstersin. Türkçesi yoktu. Sonra Aydın Cezaevine gönderildi” sözleriyle anlattı o süreci.    Hem diline hem bedenine düşmanlık sergilendi   Necip, Çankırı Cezaevi’nden sonra Aydın Cezaevi’ne gönderildi ancak burada kansere yakalandı ve tam da tutuklandığı zamana denk gelen 1999’un Aralık ayında Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. Burada Kürtçe konuştukları için jandarma tarafından hakarete maruz kaldıklarını anlatan Sevim, devletin cenazenin defnedilmesine de müdahale ettiğini dile getirdi. Sevim, “Köyüne gömülmeyi vasiyet etmişti. Ablam burada da zahmet çekti. Devlet siyasi mahkumların defnedilmesine karışıyordu. Köylüler defin işleminde sonra bizi adeta kovaladılar. Aynı gün gitmek zorunda kaldık, taziyemizi İzmir’de evinde yaptık” şeklinde ifade etti.   Hastalığı bile mücadele azmini etkilemedi   İne’nin bu tarihten sonra Barış Anneleri’nin içerisinde yer aldığını belirten Sevim, yıllarca mücadele ettiğini ifade etti. Diyarbakır’a, Ankara’ya İstanbul’a kadar Barış Anneleri’nin eylemlerine katılan İne, hayatının son 4 yılında her iki böbreğindeki hastalık nedeniyle periyodik olarak diyalize giriyordu. Hastalığına rağmen eylemlere katıldığını belirten Sevim, “Hastasın gitme diyorduk ama her yere gitti. Emeğini mücadelesini hiç bırakmadı. Bana sorsanız nasıl bir yaşam geçirdi diye hem zahmetli ama bir o kadar da güzel derim. ‘Gitmesem daha da hasta oluyorum diyordu’. Mücadele azmini hem eşinden hem kardeşinden alıyordu, kardeşi gerilladaydı. Bana ‘senin çocukların var ama ben giderim’ diyordu. Ruhu hep mücadeleden yanaydı. Tek başına 30 yıl hem siyasi mücadele hem yaşam mücadelesi verdi. Örnek bir yaşamdı” şeklinde dile getirdi.   Özgür bir yaşam istiyordu   Eşi vefat ettikten sonra hiç evlenmediğini ve evinde 30 yıl yalnız yaşadığını belirten Sevim, “Ona bir erkek gerekmiyordu. Kimi anneler Kürdistan’da eyleme gitmezdi, o önde giderdi. İlk sene Barış Anneleri’ne ben onu teşvik ettim. Evde olmak daha zor olur diye o da gitti mücadele etti. Barış istiyordu. İnsanların ölmesini istemiyordu. Askerler de ölmesin istiyordu, özgür bir yaşam istiyordu. Ölüm iyi bir şey değil diyordu. Askerler için fakir fukara çocuğu diyordu” şeklinde konuştu.    Vasiyeti davasına sahip çıkılması   İne’nin vasiyetinin partisine, davasına ve Barış Anneleri’nin mücadelesine sahip çıkılması olduğunu ifade eden Sevim, “Özgürlüğü ve barışı görmesini isterdim. Onun mücadelesi öldükten sonra da devam etsin isterim” diye konuştu.   Mücadele arkadaşı: Mücadelesini biz sürdüreceğiz   Sağlık durumu iyi olsaydı İne’nin de aralarında eylemde olacağını ifade eden Barış Annesi ve Adalet Nöbeti eylemcisi Hanife Gümüş de “20 yıldan fazladır tanışıyoruz, mücadele arkadaşıyız. Beraber Ankara’ya Diyarbakır’a birçok yere eyleme gittik. İne Anne yurtsever fedakar mücadeleci paylaşımcı bir kadındı. Mücadelesini asla terk etmedi. Son 3 sene böbrekleri hasta olduğu için diyalize gitti. Ona rağmen diyalize girdiğinin ertesi günü o haliyle Newroz’a gelmişti. Daha önce de açlık grevlerine de destek vermişti. O görevini yaptı. Onun mücadelesini biz devam ettireceğiz”  dedi.    ‘Her zaman direndi’   İne’nin halasının kızı olan 65 yaşındaki Faile Akgün ise İne’nin, 45 yıldan fazla komşusu olduğunu belirterek onun eylemci yanına vurguda bulunuyor. Eylemlerinde yanında olmaya çalıştıklarını belirten Faile, “Eşi hasta olmasına rağmen ilgilenilmedi, tutuklandığında da işkence edilmişti. Bir şekilde öldürdüler aslında, çok eziyet vererek öldürdüler. İne, eşi için vefat ettikten sonra da çok mücadele verdi. Çok cesurdu. Ailesine karşı bile dik durdu. Her zaman direndi” şeklinde ifade etti.   Çevresine güç veriyordu   Komşusu ve akrabası 27 yaşındaki Hilal Akgün de, İne’nin her yaşta insanla anlaşabildiğini, mücadeleci bir kadın olarak hastalığına rağmen kimseden destek almadan ayakta durmaya çalıştığını belirtti. Hem hayata karşı duruşu hem de mücadelesiyle çevredeki insanlara da güç verdiğini ifade eden Hilal, “Hem cesurdu hem de cesaret veren biriydi. Onunla eyleme de gittim, bize özgüven veriyordu. Barış Anneleri ve İne Anne’nin her zaman yolu yolumuzdur. Onu da şehit olarak addediyoruz. Unutulmayacak bir kadındı” dedi.