Siyasetçilerden savaş tepkisi: Savaşta ısrar edene de direniriz 2022-05-26 09:03:34     Öznur Değer   ANKARA - AKP-MHP’nin KDP işbirliğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik yürüttüğü savaşı kınayan Kürt siyasetçi Cihan Sincar, “Yüz yıllardır savaş politikaları yürütülüyor ama hala varız, buradayız. Savaşla Kürt halkının yok edilemeyeceğini herkesin anlaması gerekiyor. Diyaloğa her zaman açığız ama savaşta ısrar edenlere karşı da sonuna kadar direniriz” diyerek savaşa karşı ortak ses çıkarılması çağrısında bulundu.   AKP iktidarı, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yürüttüğü müzakere masasını kaldırdığı ve çözüm sürecini resmen sonlandırdığı 2015’ten bu yana MHP ile gerçekleştirdiği ittifak sonucunda başlattığı “savaş” konseptini aralıksız sürdürüyor. Kürt halkı başta olmak üzere demokratik kitle örgütlerine yönelik Türkiye ve bölge kentlerinde 2015’ten bu yana gözaltı, tutuklama, baskı, şiddet, katletme gibi yöntemler kullanan iktidar, sınır ötesinde Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Kürtleri ise “savaş” yönetimiyle yok etmeyi hedefliyor.   AKP-MHP ittifakının yanı sıra KDP işbirliği ile TSK’nin Federe Kürdistan Bölgesinde bulunan Zap, Avaşin ve Metina’ya yönelik saldırıları bir ayı geride bırakırken, buna dönük tepkiler sürüyor. Siyasetçi kadınlar da saldırılara tepki göstererek, savaşa karşı birlik olma ve ses çıkarma çağrısında bulundu.   ‘AKP insanlık suçu işliyor’   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Maxmur’a yönelik gerçekleşen SİHA saldırısına dikkat çekerek, Türkiye’nin baskılarından dolayı Maxmur’a yerleşmek zorunda kalan Kürtlerin bugün yine baskı ve saldırı altında olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz günlerde SİHA’larla Maxmur’a saldırı gerçekleştiğini ve 5 kişinin yaşamını yitirdiğini anımsatan Dilan, AKP’nin insanlık suçu işlediğini belirtti. Maxmur Kampı’nın BM’nin gözetiminde olduğunu dile getiren Dilan, “Maxmur halkı yıllardır orada büyük zorluklar yaşıyor. Burada bizi en çok acıtan durum ise KDP’nin rolü. KDP, Maxmur halkının kamptan çıkmasına Hewlêr’e gitmesine, çalışmasına, herhangi bir işle uğraşmasına izin vermiyor. Ambargoyu kaldırmıyor. Maxmur kampı hedef alınmış durumda ve büyük bir tehlike ve tehdit altındalar. Bu saldırı tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşmesine ve BM’nin kontrolü altında olmasına rağmen herkes sessiz. BM de bu duruma sessiz. Başka bir yerde saldırı gerçekleşmiş olsaydı sessiz kalınmazdı. BM de Türkiye saldırılarına karşı sessizliğini koruyor. Bu sessizlik ise saldırıları daha da artırıyor. Maxmur halkı da büyük bir tehlike altında yaşamını sürdürüyor” sözlerine yer verdi.   ‘Kirli politikalarını Kürt düşmanlığıyla örtbas etmeye çalışıyor’   Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik gerçekleşen saldırıların tesadüf olmadığını ifade eden Dilan,  yoğun bir şekilde Kürt halkına yönelik saldırı gerçekleştiğini söyledi. AKP’nin içerde büyük bir kayıp yaşadığını ve bu nedenle saldırılara yöneldiğini sözlerine ekleyen Dilan, “Kirli politikaları artık teşhir edilmiş durumda. Türkiye ve Kürt halkına söyleyebileceği bir sözü ve yürütebileceği bir siyaseti de kalmadı. Yapabileceği ve yaptığı tek şey zorbalık, baskı ve şiddettir. Bunu da gerçekleştiriyor. Ancak Türkiye içerisinde de Kürt düşmanlığıyla ırkçılığı ön plana çıkarmak istiyor. Kirli politikalarını Kürt düşmanlığıyla örtbas etmeye çalışıyor. O nedenle her yerde, sadece Türkiye ve Kürdistan’da değil Avrupa’da da bu düşmanlığı sürdürüyor. Kürt düşmanlığını bir silah bir araç olarak kullanıyor. Önceden de bu düşmanlık üzerinden iktidarlarının ömrünü uzatmaya çalıştılar. Ama Türkiye ve Kürt halkının, kadınların, devrimcilerin direnişi sayesinde ilerleyemediler” diye belirtti.   ‘Bu politikalara karşı net bir duruş sergilenmeli’   Türkiye’nin saldırılarının yanı sıra halkı en çok etkileyen durumun KDP’nin rolü olduğunu vurgulayan Dilan, “KDP bir araç gibi kendini kullandırtıyor. KDP’nin rolü ile gerçekleşen saldırılarda Kürt halkı katlediliyor. Bu politikalara karşı net bir duruş sergilenmeli. Artık ‘ama, fakat’ şeklinde gerekçelere sığınmamalıyız. Türkiye’de, Kürdistan’da barış savunucuları, demokrasi savunucuları hatta tüm dünyadaki barış savunucularının harekete geçmesi gerekiyor. Saldırılara karşı net bir duruş ile saldırılar boşa çıkarılabilir” şeklinde konuştu.   ‘İktidar uluslararası küresel güçler eliyle bu savaşı gerçekleştiriyor’   Yürütülen savaş politikasının karşısında durduklarını ve bu saldırıları kınadıklarını ifade eden Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu üyesi Belgin Koç, bu saldırıların AKP-MHP iktidarıyla sınırlı olmadığını belirtti.  Saldırının uluslararası anlamda gerçekleştiğini kaydeden Belgin, “NATO, AKP-MHP eliyle Kürtlere karşı uyguladığı savaşı karadan yürütememesi sebebiyle insanlık dışı bir saldırı yöntemine başvurdu. Hem insanlara hem de oradaki doğaya, ekolojiye derin talanları, etkileri olan bir yöntem uygulanıyor. Bu savaşın karşısındayız. Uluslararası küresel güçlerin iktidar eliyle bu savaşı gerçekleştirdiğini, orada Kürdistan kaynaklarını kullanmak, Rusya’nın karşısına bu anlamda daha güçlü çıkmak üzere belli pazarlıklar neticesinde yürütülen kirli bir savaş olduğunu biliyoruz” diye belirtti.   ‘NATO ve NATO üyesi ülkeler işin bizzat içinde’   Bu durumdan haberdar olan “muhalif” güçlerin bu savaşı dillendirmemesini eleştiren Belgin, “Bir işbirliği söz konusu olduğu için NATO ve NATO üyesi ülkelerin de bu işin bizzat içinde olduklarını düşünüyorum. Bunu kamuoyuna ilk duyuran İngiliz gazetecinin ifadelerinden de görebileceğimiz gibi bu silahları da Türkiye’ye bunların temin ettiğini biliyoruz. BM de bu anlamda son derece sessiz. Kürt halkına karşı sürdürülen bu soykırım girişiminin, bu düşmanlığın küresel güçlerce kullanıldığını biliyoruz. Türkiye kamuoyunun da bilgisizlik, bizim bir türlü ulaşamamamız ve anlatamadığımız için, bir kısmının da politikaları buna elverdiği için bir söz kurmadıklarını düşünüyorum” dedi.     ‘Savaş yalnızca bizi değil doğamızı, toprağımızı, yaşamımızı parçalıyor’   Kürt siyasetçi Cihan Sincar ise savaşın herkesi etkilediğini ifade ederek, “Ömrümün 60 yılı geçti ve gözümü açtığım günden bu yana Kürt halkının mücadelesine, direnişine tanıklık ediyorum. Bu mücadelenin içinde doğup büyüdüm. Suriye’de doğdum, oradan Irak’a göç ettik. Biz hep savaş ‘mağduru’ olduk. Halk olarak savaş sonrası yerimizden, yurdumuzdan olduk. O nedenle savaşlar bizi derinden etkiliyor. Savaş yalnızca bizi değil doğamızı, toprağımızı, yaşamımızı, bizi parçalıyor. Yaşamımızdan bir parça koparıyor” sözlerine yer verdi.   ‘Savaşta ısrar edenlere karşı da sonuna kadar direniriz’   Bu savaşın bir an önce son bulmasını isteyen Cihan, savaştan en büyük zararı halkların gördüğünü dile getirdi. Köylerinde, zor koşullar altında yaşamını süren halkın bombalandığının altını çizen Cihan, “Bu savaşı yürütenleri kınıyoruz. Tarih, savaşı çıkaranları unutmayacak. Herkes bu savaşa karşı çıkmalı ve ortak ses çıkarmalı. Savaş canımızı yakıyor ama bizi savaşla bitiremeyecekler. Yüz yıllardır savaş politikaları yürütülüyor ama hala varız, buradayız. Direnmeye devam edeceğiz. Savaşla Kürt halkının yok edilemeyeceğini herkesin anlaması gerekiyor. Diyaloğa her zaman açığız ama savaşta ısrar edenlere karşı da sonuna kadar direniriz” ifadelerini kullandı.