‘Askerler köyümüzden çıksın’ 2022-05-17 09:03:11   HAKKARİ - Hakkari’de “Özel Güvenlik Bölgesi” içerisinde kalan köylerine GBT ile gidebildiklerini, topraklarının ellerinden alınarak adeta askeri bir alana dönüştürüldüğünü söyleyen kadınlar, “Eskiden olduğu gibi yaylaya çıkıp hayvanlarımıza bakmak istiyoruz. Askerlerin köyümüzden çıkmasını istiyoruz” dedi.    Türkiye'nin Federe Kürdistan Bölgesi'ndeki alanlara yönelik geçmişten bugüne gerçekleştirdiği saldırılardan en çok etkilenenlerin başında, sınır hattında yaşayanlar geliyor. Her yeni saldırıda ilk olarak göçe zorlanan aileler, göç etmediklerinde ise birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Sınırdaki köy ve mezralara giriş-çıkışlara "ikametgah" şartı getirilmesi, hastaneye gidişler için izin alınması, "kota" adı altında yaşamsal malzemelere getirilen kısıtlamalar bu uygulamalardan sadece bazıları. Hakkari, bu uygulamalardan en çok nasibini alan kentlerin başında geliyor.   AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2017 yılında yaptığı "yayla yasakları kaldırılacak" açıklamasının üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen halen kentin çok sayıda yayla ve meraları yasaklı durumda. Hakkari merkez ile Çukurca, Yüksekova, Şemdinli ve Derecik ilçelerinde "Özel Güvenlik Bölgesi" adı altında yasaklanan 12 bölgeye giriş ve çıkışlara halen izin verilmiyor. Yasak ve baskılardan en çok nasibini alan köylerden birisi olan Yüksekova'ya bağlı Êlê köyü de söz konusu yasaklı bölgeler içerisinde yer alıyor. Köy girişinde bulunan askeri arama noktasında, ikametgahı köye kayıtlı olmayanlara izin verilmezken, 90’lı yıllarda 15 hane olan yıllarca yaşanan baskılardan dolayı 3 haneye indi. Göç etmek zorunda kalan köylüler ise, yaz aylarında sadece ziyaret amaçlı köylerine girebiliyor. Sabah saat 08.00’da kimlik kontrolünden geçen köylüler, askerlerin belirlediği saatlerde ise köyden çıkmak zorunda.   3 hane döndü   Sınır hattına yakın bir noktada olan köyün etrafı tamamıyla askeri alanlara dönüştürülürken AKp-MHP iktidarının KDP desteğiyle 17 Nisan'da Zap ve Avaşîn bölgelerine başlattığı operasyon sonrası söz konusu uygulamalar daha da sıkılaştırıldı. 1994 tarihinde devletin baskıları sonucu köylerinden çıkmak zorunda kaldıklarını ifade eden Emine Atak, yıllar sonra köye sadece 3 hanenin dönüş yaptığını belirtti. Köylerinden göç etmeden önce her sabah evlerinin etrafını askerlerin sardığını ve köy halkının baskılardan kaynaklı evlerinden çıkamayacak duruma getirildiğini hatırlatan Atak, “Köyde hiçbir iş yapmamıza izin verilmiyordu çünkü köyde sürekli operasyonlar oluyordu” dedi.    3 kişi alındı, bir daha dönmediler   Köy boşaltmaları sırasında yaşanan faili meçhullere değinen Emine, yaşadıkları köyden üç kişinin alındığını ve bir daha haber alamadıklarını söyledi. Askerlerin baskılarından kaynaklı köy halkının daha fazla dayanamadığını ve köylerinin boşaltıldığını kaydeden Emine, 1994 tarihinde yaşadıkları baskıları şu cümlelerle anlattı: “Köyde bulunan gençler ve yaşlı erkekler köydeki karakola götürüldü. Hepsine işkence yapılmıştı. Gençleri panzerlerin arkasına bağlayıp Yüksekova’ya kadar öyle sürükleyip götürdüler. Biz de bu işkenceye dayanamadık köyden çıktık.”   Köy askeri alan   Köy boşaltmalarının yanı sıra iktidarın köylerini “özel güvenlik bölgesi” adı altında yasaklandığını dile getiren Emine, köylerine ikametgahı olmayanların hala giremediğini ve köylerinin etrafının tamamının askeriye tarafından kapatıldığını kaydetti. Emine, “Köy sahipleriyiz ama köye girene kadar bize çok zorluk yaşatıyorlar. Kendi toprağımız ama ne köye yerleşebiliyoruz ne de hayvanlarımıza burada bakabiliyoruz. Evlerimizi burada bırakıp şehirlere yerleştik. Eskiden olduğu gibi yaylaya çıkıp hayvanlarımıza bakmak istiyoruz. Askerlerin köyümüzden çıkmasını istiyoruz” diye konuştu.      ‘Boyun eğmeyeceğiz’   Köylerinin yasaklanmasından kaynaklı şehir merkezlerine yerleştiklerini ifade eden köy sakinlerinden Süleyla Saygi, bir an önce yasakların kaldırılmasını istedi. Köylerinde ve yaylalarında rahatça kalmak istediklerini ifade eden Süleyla, “Çocukluğumuzun geçtiği köylere yerleşmek istiyoruz. Değerimiz olan topraklarımıza yasaklardan kaynaklı gidemiyoruz. Zulüm altındayız ve köyümüze bu nedenle giremiyoruz. Bir kadın olarak söylüyorum; devletin bize yaptığı bu zulmü asla kabul etmiyoruz. Ne kadar baskı yapılırsa yapılsın değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Tek bir Kürt kalsa dahi asla bu zulme boyun eğmeyecek. Sonuna kadar kendi haklarımızın dilimizin ve kimliğimizin peşinden gitmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. AKP’nin KDP desteğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük başlattığı operasyonlara değinen Süleyla, bir an önce KDP’nin yanlıştan dönmesi gerektiği çağrısında bulundu.    İzin alıyorlar   Kendi köylerine girebilmek için izin almak zorunda kaldıklarını dile getiren Baran Saygi ise, yıllardır kendi köylerine ait olan yaylalara çıkamadıklarını belirterek, “Yasaklardan dolayı insanlar hayvanlarını satıp köyden çıktı. Köyde yetişen pancarları toplamaya geldiğimizde bile izin alıyoruz” diye konuştu.