Gezi davası kararı protesto edildi: Hükümet istifa 2022-04-26 18:56:28   ANKARA / İZMİR -  Gezi davasında hak savunucularına verilen hapis cezalarını protesto etmek için bir araya gelen emek, meslek ve demokrasi güçleri, Gezi direnişinin bu ülkenin en kitlesel hareketi olduğuna dikkat çekerek, “Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize asla izin vermeyeceğiz” dedi.   Gezi Parkı protestoları nedeniyle yargılanan iş insanı Osman Kavala ile mimar Mücella Yapıcı, gazeteci ve film yapımcısı Çiğdem Mater’in de aralarında olduğu 16 hak savunucusunun yargılandığı Gezi Davası’nın dün İstganbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, diğer 16 kişiye ise 18’er yıl hapis cezası verilerek tutuklanmaları istendi.    Mahkemenin kararına yönelik ise tepkiler yükselmeye devam ediyor.   Ankara   Ankara’da Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Türk Mühendisler ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Ankara Tabip Odası (ATO) ve Ankara Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası (ASMMO) Gezi davasında verilen karara ilişkin Ulus Atatürk Heykeli önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, "Geziyi Savunuyoruz, Karanlık gider Gezi kalır" pankartı asılırken, "Gençliğin öfkesi saracak her yeri", "Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak", "Bu düzeni mutlaka yıkacağız", "Bugünlerin hesabını soracağız" pankartları taşındı. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Sol Parti, Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) EMEP Partisi ve çok sayıda sivil toplum örgütü katıldı. Açıklamayı kitle adına, Ankara TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Temsilcisi Özgür Topçu okudu.   ‘Yargılanma hakkı ihlal edildi’   Gezi direnişinin anayasal bir zeminde gerçekleştiğinin yargı kararıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka aykırı bir şekilde üçüncü kez yargılandığına dikkat çeken Özgür, davanın adil koşullarda gerçekleşmediğini vurguladı. Özgür, “Davanın üye hakimi iktidarda bulunan AKP’nin milletvekili adayı olmuştur. Davadan çekilmesi için yapılan başvurular ve sanıkların savunma hakları, adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir. Bu karar göstermektedir ki;  toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilerek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılarak, karalanmak isteniyor. İktidarın ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemeler, ülkenin demokrasisini ve geleceğini tahrip etmekte, birçok dava dosyasında mağduriyetler yaratmaya devam etmektedir” dedi.   ‘İnsanımıza yapılan en büyük kötülük’   Uzun tutukluluk ve hapis cezalarının ülkenin tüm kesimlerine gözdağı olarak verildiğini kaydeden Özgür, söz konusu cezaların seçim hesapları üzerinden yurttaşları kutuplaştıran kirli siyasetin bir parçası olduğunu gördüklerini belirtti. Özgür, “Siyaset ülkenin sorunlarını çözmek üzere kendi kuralları ile yapılmalı, adalet başta Anayasa olmak üzere, mevcut yasalar, teamüller, etik değerler ve ülkemizce onaylanmış uluslararası hukuk normları ile hukukun üstünlüğü ve evrensel ilkeler üzerinden işlemelidir. Yukarıdan gelen emirle verilen tutuklama kararı, yargı bağımsızlığını bir kez daha ayaklar altına almıştır. Bu ülkemize ve insanımıza yapılan en büyük kötülüktür. Asıl cezalandırılması gerekenler, Gezi direnişinde, gencecik çocuklarımızın katilleridir. Gençlerimizin sakat kalmasına yol açanlardır. Ölümcül polis şiddetinin talimatını verenlerdir” diye kaydetti.    ‘Gezi bu ülkenin en kitlesel hareketidir’   Türkiye’ye bir gün demokrasinin geleceğini ve gücünü baskı ve şiddete rağmen kısılmayan seslerin Gezi’deki yankısından alacağına  işaret eden Özgür, “Gezi Parkı’na sahip çıkmak cezalandırılamaz. Parka sahip çıkanlara yönelen polis şiddetine tepki göstermek suç değildir. Bu süreçte polis şiddeti ile hayatını kaybeden ve yaralanan gençlere sahip çıkmak suç değildir. İki defa beraat etmiş oda temsilcilerini 18’er yıl hapis cezasıyla mahkûm etmek hukuki değildir. Ülkemizde adalete olan inancın kırıntısına bile yer bırakmayan bu anlayış demokratik olmadığı gibi meşru da değildir. Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin, direnişin adıdır” ifadelerini kullandı.    ‘Özgürlük çığlığını susturamayacaksınız’   Emek ve meslek örgütleri olarak, bu hukuksuzluğu reddettiklerini ve başta, “Gezi Parkı park olarak kalsın” diyen arkadaşları ve demokratik hakkını kullanan yurttaşlara yönelik cezaların kabul edilemez olduğunun altını çizen Özgür, “Başta Gezi Parkı olmak üzere ülkemizin yeşiline, doğasına, parkına sahip çıkacak demokratik bir ülke mücadelesinden vazgeçmeden delillere dayanan objektif ve tarafsız bir adalet sistemi kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Bu ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi direnişini, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını susturamayacaksınız. Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize asla izin vermeyeceğiz” sözlerini kullandı.   ‘İktidar Gezi’nin kabusunu üstünden atamadı’   Ardından söz alan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Korkmaz, Türkiye’de iktidarın sopası haline gelen yargının bir hukuk ayıbına, adalet utancına imza attığını ifade etti. Emin, “Bilsinler ki; bu utancın lekesi siyasi iktidarın üzerinden çıkmayacağı gibi bu kararı veren yargıçların üzerinden hiçbir zaman çıkmayacaktır. Bu ülkenin taşına, toprağına, parkına, insanlarımıza ve çocuklarımıza sahip çıktıkları için cezalandırıldılar. 2013’ten beri siyasi iktidar Gezi ile yatıyor Gezi ile kalkıyor. Çünkü Gezi’nin  kabusunu üstlerinden atamadılar. Ülkemizdeki bu karanlık kalkana kadar her yerde, ‘her yer Taksim her yer Gezi’ demeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.   Açıklama, “Her yer Taksim her yer Gezi”, “Bu daha başlangıç mücadele devam” ve “Hükümet istifa” sloganları ile sona erdi.    İzmir   İzmir’de ise emek ve demokrasi güçleri, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama öncesinde, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Temsilciği, HDP İzmir İl Örgütü ve bileşenleri, HDP’li milletvekilleri Serpil Kemalbay, Gülistan Kılıç Koçyiğit, Murat Çepni ve çok sayıda yurttaş Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde bulunan Gazeteci İsmail Sivri heykelinin önünden Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne kadar sloganlarla yürüyerek burada bekleyen kitle ile birleşti. “Hepimiz Gezi’deydik Gezi’yi savunuyoruz” yazılı pankartın açıldığı açıklamada,  “Gezi’de düşene dövüşene bin selam”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” ve “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları attı. Açıklamayı, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı okudu.   ‘Karar hukuksuz ve dayanaksızdır’   Açıklamada, AKP’nin iktidarını mutlaklaştırmak amacıyla Gezi direnişini karalamak istediği belirtilerek, “İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı. Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır” denildi.   ‘Gezi kadınların isyanıydı’   Gezi’nin bir ekoloji mücadelesi olduğu vurgulanan açıklamada, “Sokaklarda özgür ve korkusuz dolaşmak isteyen, emeği görünmez kılınan, değersizleştirilen, ekonomik, fiziksel, cinsel, psikolojik her tür şiddete karşı yaşamına, emeğine, bedenine sahip çıkan kadınların isyanıydı Gezi. Hayatın her alanını iktidarın siyasal İslamcı ideolojisi doğrultusunda dizayn etme, dinselleştirme girişimlerine karşı yaşamı, laikliği savunmaktı Gezi. Etnik köken, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim temelli her tür ayrımcılığa, nefret söylemine inat bir arada barış içinde yaşayabilmenin imkanıydı Gezi. Meclisler, forumlar aracılığıyla eşit özneler olmanın, kendimiz hakkındaki kararlara katılmanın, yurttaşlığın, eşit, özgür, dayanışmacı bir yaşamın deneyimlenmesiydi Gezi” sözleri yer aldı.   ‘Gezi bir halk hareketiydi’   Uğrunda mücadele verilen her değerin AKP iktidarı tarafından yok edilmek istendiği kaydedilen açıklamada, bu kararın Gezi direnişine yönelik siyasi bir kinle ve talimatla alındığı vurgulandı. Açıklamada, “Bu karar aynı zamanda demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik, barış isteyen milyonlarca insana tam da seçim sathına girildiği bir dönemde verilen bir gözdağıdır aynı zamanda. Bir kez daha altını çiziyoruz; Gezi direnişi kimsenin talimatıyla olmadı; Gezi direnişi, emekten, eşitlikten, özgürlükten, laiklikten, barıştan, demokrasiden yana olanların bu tahayyülü deneyimlediği kendiliğinden bir halk hareketiydi” denildi.   Açıklamada son olarak Gezi direnişinin ve yargılanan isimlerin arkasında olunduğu belirtildi.   ‘Yargılanacakları gün uzak değil’   Ardından söz alan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, davanın hukuksuz olduğunu, cumhuriyet savcılığının gizli tanıkları ortaya koyamadığını dile getirdi. Özkan, AİHM’den tutuklulukların hukuksuz olduğuna dair kararlar verildiğini hatırlatarak, kararların görmezden gelinmesi için ise dosyaların birleştirildiğine işaret etti. Gezi’de katledilenlerin failleri yerine Gezi’ye katılanlara cezalar verildiğini ifade eden Özkan mahkeme kararlarıyla yurttaşın baskı altına alınmak istendiğine dikkat çekti. Özkan, “Devran dönecek siz de avukatlara adalete ihtiyaç duyacaksınız demiştik ama benzerleri yakalandıklarında ilk söyledikleri şey ‘avukatımı istiyorum’ oldu. Çok uzak değil. Bu dönemi yaşatanlar bir gün yargı karşısında hesap vermek zorunda kalacaklar. İşte o zaman savunma hakkının peşinde koşanlar onlar olacak” dedi.