'Medyada kadınlardan yana objektif dil oluşturulmalı' 2022-04-23 09:03:37   Rozerin Gültekin   İSTANBUL - Erkek egemen sistemin medya ile birlikte hareket ettiğini vurgulayan Ekmek ve Gül muhabiri Elif Ekin Saltık, havuz medyanın kadınları suçlayıcı bir dili kullanmaktan vazgeçip objektif bir dil oluşturması gerektiğini söyledi.   Günümüzde önemli bir güç haline gelen medya eli ile erkek egemen sistemin temelleri güçlendirilmeye çalışılıyor. Kadınları belli kalıplar içerisine alan medya, bu kalıpların dışına çıkan kadınları düşmanlaştırılarak toplumun önüne hedef olarak koyuyor. Kadına “anne” ve “eş” rolünü vererek tanımlayan erkek egemen sistemin çarkı da eril medya ile dönüyor. Bunun en son örneği ise İstanbul’un Pendik ilçesinde yaşandı. Kadın sığınma evinden 6 ayın sonunda zorla çıkartılan kadın, çocuğuna bakamadığı için bir binanın kapısına bırakmış ve ardından kimliği tespit edildikten sonra da havuz medya aracılığıyla toplumda adeta taşlanması için teşhir edilmişti.   Havuz medyaya karşı bir mecra: Ekmek ve Gül   2008 yılından bu yana eril medyaya karşı savaşan ve kadın dayanışmasını esas alan medya mecralarından biri de Ekmek ve Gül. 2008 yılında Hayat Televizyonu’nda başlayan kadın programı Ekmek ve Gül’den sonra her ilde bu isimle örgütlenen bir grup kadın, zamanla büyüdü. Daha sonra işçi, işsiz, memur, öğrenci, sanatçı kadınların birikimleriyle çıkan aylık bir dergiye dönüşen Ekmek ve Gül, kadınların birlikteliği ve dayanışmasıyla web portal olarak yoluna devam ediyor. Ekmek ve Gül 3 Nisan itibariyle 14, ekmekvegul.net ise 5 yaşına girdi.   Havuz medyanın kadına dair haberleri veriş tarzına ilişkin konuştuğumuz Ekmek ve Gül muhabiri Elif Ekin Saltık, eril ve kadın düşmanı dile karşı mücadele yürüttüklerini söyledi.   ‘Medyanın dili tartışılmalı’   Kadına yönelik şiddettin, çocuk istismarının, kadın katliamlarının medyada veriliş biçimin tartışılması gereken önemli bir konu olduğunu söyleyen Elif, medyada kadınlara yönelik genellikle cinsiyetçi bir dil kullanıldığını söyledi. Elif,  “Bugün hem ana akım medya dediğimiz medya hem de belli noktalarda muhalif dediğimiz medyaya baktığımızda da veriliş biçimi konusunda sorunlar yaşayabiliyoruz. Farkında olmadan kadınları iyi anne, iyi eş, iyi sevgili tanımlamalarıyla görüyoruz. Yani toplumsal cinsiyet rolleri içerisinde kadınları sadece aile içerisinde tanımlayan, onları iyi olmakla tanımlayan bir haber diliyle karşı karşıya kalıyoruz. Bugün bunu pek çok alanda pek çok haberde görüyoruz ve buna karşı durmak için de aslında kendi haber dilimizi yaratmaya çalışıyoruz. Kadınları mağdur gösteren, onların yaşadığı şiddeti yeniden üreten bir haber diliyle değil kadınları güçlendiren bir dil ortaya koymaya çalışıyoruz” diyerek Ekmek ve Gül’ün misyonuna dikkat çekti.   Erkek egemen sistem medya desteğiyle devam ediyor   Hem Ekmek ve Gül olarak hem de diğer kadın yayıncılığı alanında çalışan, içerikler üreten kurumlar olarak kadın bakış açısını oluşturmaya çalıştıklarını söyleyen Elif, JinNews’in de bu kadın bakış açısını oluşturmaya çalışan ajanslardan biri olduğunu söyledi. Elif, “İktidar açısından medya çok önemli bir alan. İktidar medyayı bir güç olarak kullanıyor. Medya üzerinden aslında toplum yönlendirilmeye çalışıyor. Kadınlara yönelik sürdürülen bu dille, cinsiyetçi söylemlerle de aslında iktidar o ataerkil sistemi, erkek egemen sistemi devam ettirmeye çalışıyor. Kadınların özgürlüğü kısıtlanıyor” diye ifade etti.   ‘Devlet medya ile sorumluluğunun üstünü kapatıyor’   İktidarın medya aracılığıyla kendi sorumluluğunun üstünü kapatmaya çalıştığını ifade eden Elif, devletin eksikliğinin görülmesinin engellenmeye çalışıldığını belirtti. Elif, en son bebeğini bırakmak zorunda kalan kadına dijital medya üzerinden yapılan saldırının da bunun en iyi örneği olduğunu kaydetti. Elif, “Pek çok haber sitesinde cinsiyetçi bir dille tamamen annenin iyi bir anne olmaması üzerinden bir değerlendirme ile yer aldı bu haber. Ama biz bu haberin ardına baktığımızda Nisa bebeğin annesinin yaşamı boyunca şiddet gördüğü, devlet koruması altına alındığı gerçeği ortaya çıktı. Bununla beraber kadının ve çocuğun devlet korumasından çıktıktan sonra hayatını nasıl sürdüreceğine dair mekanizmaların işletilmediğini gördük. Yani tamamen ‘cani anne, onu sokağa bırakmış anne, canavar anne’ üzerinden bir yargı, toplum üzerinde bir yargı oluşturulmaya çalışıldı. O kadının neler yaşamış olduğu, kendini nasıl korumaya çalıştığı ya da çocuğunu nasıl korumaya çalıştığı üzerine bir tartışma yürütülmedi. Burada aslında en önemlisi de devlet üzerine, iktidar üzerine, devlet kurumları üzerine bir tartışma yürütülmedi” dedi.   ‘Cinsiyetçi değil objektif habercilik yapılsın’   Medyada çocuğunu bırakan annenin düşmanlaştırıldığını ancak onunla ilgilendiği iddia edilen hemşirenin kutsallaştırıldığına değinen Elif, medyanın iki yüzlülüğüne işaret ederek, “Kadınları mağdur gösteren, onları aile içerisinde tanımlayan değil onları güçlendirecek, dayanışma ağlarını örecek olan mekanizmaları anlatmaya çalışıyoruz. Medyadaki bu erkek egemen dile karşı da farklı bir dil oluşturmaya çalışıyoruz. Bu dili oluşturmak, bu dili seçmek bir tercih meselesi. Kadınlardan yana bir dil kurmak bizim en asli görevimiz. Bunu medya kanalları da yapabilir. Tüm medyayı, medya kuruluşlarını erkek egemen, cinsiyetçi bir dilden öte, kadınlardan yana daha objektif, gerçek haber yapan bir dile davet ediyoruz” diye ekledi.   Medyada yeni dil oluşturulmalı   Medyanın eril ve suçlayıcı diline karşı birçok kesime görev düştüğünü ancak bunun en büyük sorumluluğunun meslek örgütlerine düştüğünü vurgulayan Elif, “Gazetecilere eğitim vererek, atölye çalışmaları yapılmalı. Medyada aslında olması gereken dilin oluşturulması ve gerçek gazeteciliğin ortaya koyulması gerekiyor" şeklinde konuştu.