Botanlı kadınlar Kürt gazeteciler için konuştu: Onlar bu toplumun sesi 2022-04-22 14:12:29     Rojda Aydın   ŞIRNAK - Kürt basın geleneğine dair konuşan Botanlı kadınlar, özgür basın geleneğinin bölgede yaşananları dünyaya duyuran güç olduğunu dile getirdi. Kadınlar, “Kürt gazeteciler kadınların, gençlerin, toplumun sesi” dedi.   “Kürdistan” gazetesi 22 Nisan 1898’de, Mısır’ın Kahire şehrinde yayın hayatına başladı. O günden bu yana devam eden Kürt basın geleneği sansür, katletmeler, kaybetmeler, tutuklamalar ve daha birçok baskı uygulamalarına karşı hakikat mücadelesi veriyor. Bölge kentlerinde de özgür basın anlayışının sürdürücüsü gazeteciler, aynı mücadelenin birer parçası. Her yıl gazetecilere mikrofon uzattığımız bugünde, gazeteci olmayanlara Kürt basınını sorduk. Botanlı kadınlar Kürt basınına dair konuştu.   ‘Türkiye’de gazetecilik yapmak zor’   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Nuran İmir, 124 yıl önce “Kürdistan” gazetesi adıyla başlayan Kürt gazeteciliğinin bütün zorluklara rağmen Kürt halkının sesi olmaya çalıştığını belitti. Nuran, “Egemen güçler Kürt halkının yazılı tarihini yok ederek halkı hafızasızlaştırmak istedi. Ancak Kürt gazeteciliği sayesinde bütün yok etme politikaları ve zorluklar aşılarak hem bir muhatap oluşturuldu hem de imha ve inkar politikaları bütün dünyaya duyuruldu. Bundan dolayı gazetecileri bu kutsal emeklerinden dolayı kutluyorum. Çok zor şartlarda çalışmalarını sürdürüyorlar. Kuşkusuz Türkiye’de gazetecilik çok zor. İktidar var olan bütün bağımsız kurumları kendi çıkarları ekseninde kullanmak istiyor. Yandaş medya zaten iktidar politikalarına teslim olmuş durumda. Kürdistan coğrafyasında yaşatılan bütün katliam ve saldırıları dünyaya duyuran ve görünür kılan Kürt gazetecileridir. Kürt gazeteciler tarihi bir rol oynuyor. Kürt kadınların sesi olmaya çalışıyorlar. Öte yandan gazetecilik konusunda dünyaya da yön verdi” diye konuştu.   ‘Basınımıza sahip çıkalım ve takip edelim’   Nuran, kadınların televizyon ve gazetelerde büyük bir emek harcadığını belirterek, şöyle devam etti: “Kürt halkına ve kurumlarına yapılan saldırılar aynı zamanda Kürt basınına da yapılıyor. Demokrasi fikrini savunanlar bugün cezaevlerinde tutuluyorlar. Nasıl ki siyasal cephedeki fikirsel özgürlüğü engellemeye çalışıyorlarsa basındaki özgür yayıncılığı da engelliyorlar. Bütün saldırılara karşı basın görevini yapmaya çalışıyor.  Türkiye’deki iktidar aklı eril bir akıldır. Ve bu eril aklı bütün topluma yaymak istiyor. Ancak Kürt gazeteciliği bunu da değiştirmiştir. 21’inci yüzyılda mücadele ve direnişle bu ülkenin kaderi ve geleceği değişecek. Bu anlamda da özgür basının rol ve misyonu tarihsel bir önem kazanıyor. Bugün milyonlarca insan kendini dijital medya aracılığıyla ifade ediyor. Kürt basınına dönük bu baskılara karşı Kürtler evlerinde Stêrk TV’yi izlemeliler. Dünyada kadınların bağımsız bir televizyonu yok ama Kürt kadınların Jin TV’si var. Kürt halkı çocuklarını kendi kültür ve televizyonlarıyla büyütmeliler. Basın kuruluşlarımıza sahip çıkalım ve takip edelim.”   ‘Gazeteci, bir annenin sesidir’   Sokağa çıkma yasakları sürecinde bir oğlunu kaybeden Ayşete Atabey ise Kürt basınının onların sesi olduğunu söyledi. Ayşete, “Basına zulüm ve şiddet uygulanıyor. Bugüne kadar katledilen birçok gazeteci var. Gazeteciler Kürt halkının sesi oldular. Kürt halkına karşı yapılan katliamları ve baskıları basın sayesinde dünyaya duyurabiliyoruz. Basın olmasaydı sesimizi kimseye duyuramazdık. Saldırılarla hem Kürt halkını hem de Kürt basınını yok etmek istiyorlar. Devlet, basının doğruları yazmasını istemiyor, kendi güdümünde çalışan bir basın istiyor. Kürt gazeteciler bu baskılara karşı boyun eğmiyor ve doğruları yazmaya devam ediyor. Gazeteciler olmasaydı bu savaşlardan haberimiz olmazdı. Onlar her yerde kalemleriyle hakikati işliyorlar. Haber takiplerinde habercilerin araçlarını kırıyorlar ve saldırıyorlar. Kürt gazeteciler olmasaydı bu gerçekler hep karanlıkta kalacaktı. Türk medyası gerçekleri saklıyor. Gazetecilerimiz her zaman gerçeklerin peşindeler ve biz annelerin sesidirler. Onlar olmasaydı Cizre’de yaşanan gerçeklikleri kimse bilmeyecekti” dedi.   ‘Onlar bizim için güneş ve ay  gibiler’   Gazetecilerin toplumun sesi ve aynası olduğunu vurgulayan Zinet Küçük, “Hükümet Kürt halkını bitirmek istiyor. Bu gerçeklikleri yazan Kürt gazetecilerdir. Bu yüzden Kürt gazetecilere saldırıyorlar ve onları tutuklayarak cezaevlerine kapatıyorlar. Onlar bizim sesimizi sözümüzü yansıtıyor. Bundan dolayı Kürt gazetecilerinin çok önemli bir rol ve misyonu var. Nasıl ki insanların ekmek ve suya ihtiyacı varsa o şekilde gazetecilere de ihtiyacı var. Kürt gazetecilerinin sesini kısmak, Kürt halkının sesini de kısmaktır. Kürt gazeteciler sayesinde Emine Şenyaşar’ın sesi duyuldu. Hükümet gazetecileri tutukladıkça yerine yenileri geliyor. Bu kutsal görevi yeni gelenler devam ettiriyor. Her gazeteci bizim için bir ülke gibidir. Onlar bizim için güneş ve ay gibi. Ne zaman bize bir saldırı yapılsa onlar yazıyorlar. Biz onlara mecburuz. Hepimizin Kürt gazetecilerine sahip çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.   ‘Kürt gazetecilere sahip çıkalım’   Yıllardır Kürt basınına karşı saldırılar gerçekleştirildiğini dile getiren HDP Şırnak İl Genel Meclis üyesi Zozan Fendik, “Yıllardır Kürt basınına karşı birçok saldırı gerçekleştiriliyor. Kürt halkının aynası olan basın iktidar güçleri tarafından ezilmeye çalışılıyor. Kürt halkı yıllardır çok boyutlu saldırılara maruz kalıyor. Halkın sesini Kürt basını duyuruyor. Kürt gazeteciler bütün baskılara rağmen direnmeye devam ediyor. Kürt halkı da bu konuda gazetecilerinin yanında olmalı ve sahip çıkmalıdır. Kürt gazeteciliği 124 yıldır her alanda çalışmalarını aralıksız devam ettiriyor. Kürt gazeteciler Musa Anter ve Gurbetelli Ersöz’ün bıraktığı mirasın devamcısıdırlar. Onların kalemine sahip çıkıyorlar. Açıklanan son raporlara göre bugün 63 gazeteci Türkiye cezaevlerinde tutsak. Musa Anter’den sonrada yüzlerce gazeteci katledildi. Ölüm, tutuklama ve gözaltılara rağmen gazeteciler çalışmalarına devam ediyor. Bizlerde gazetecilerimize sahip çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.   ‘Boyun eğmedik ve şimdiden sonra da eğmeyeceğiz’   Mezopotamya Ajansı muhabiri Zeynep Durgut da, özgür basının önemine işaret etti. Zeynep, şunları belirtti: “Bütün baskılara rağmen geri adım atmadık. Botan’a baktığımız zaman her sokak, mahalle, köy ve ilçede ayrı bir şiddet ve zulüm var. Kuşkusuz buna karşı bir direniş de var. Gerçekleri ortaya çıkaracak olan da özgür basındır. Bazen tutuklanıyoruz, şiddet görüyoruz ama duruşumuzdan taviz vermiyoruz. Onlar bize ne kadar saldırırsa bizler de buna karşı daha çok haber yaparak cevap veriyoruz. Onlar ne kadar üstümüze gelirse biz o kadar mücadelemizi büyüteceğiz. Bizi ayakta tutan bu mücadeleci ruhumuzdur. Gerçeklerin ortaya çıkarılması geleneği Apê Musa’dan beridir devam ediyor. Bugün birçok arkadaşımız cezaevlerinde ve birçoğunun hakkında çeşitli soruşturmalar var. Ben de onlardan biriyim. Gurbetelli Ersöz bu uğurda yaşamını yitirdi ama ondan sonra yüzlerce Gurbetelli Ersöz geldi. Bu örneklerden en görüneni JINNEWS’tir. Kadınların kalemi şu an özgür bir yazım çizgisinde ve her zaman yazmaya devam edecek. Kadın gazeteciler alanlarda birçok taciz, tehdit ve saldırıyla karşılaşıyor ama bizi durduramazlar. Hakikati en güzel kadınlar yazıyor. İstedikleri kadar soruşturma açsınlar ve üstümüze gelsinler. Ben bugün tutuklanırsam, yerime başka bir arkadaşım geçecek. İçeride ya da dışarıda olalım, her zaman her yerde halka doğruları ulaştırmaya devam edeceğiz.”