TSK'nin saldırılarına ilişkin açıklama: 100 yıllık saldırıların devamıdır 2022-04-19 11:02:49 DİYARBAKIR - DTK, DBP, TJA, HDP, Barış Anneleri ve bölgedeki STÖ’ler, yaptıkları açıklamada TSK'nin KDP'nin desteğiyle Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik saldırıları karşısında herkesin ses çıkarması gerektiğini vurguladı. “100 yıllık saldırıların devamı” diye belirtilen açıklamada, “KDP'nin izlediği çizgi Kürdistanî değildir” denildi.  Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tevgera Jinên Azad (TJA) Halkların Demokratik Partisi (HDP), Barış Anneleri ve bölgedeki demokratik kurumlar, TSK’nin Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) desteğiyle 17 Nisan’dan bu yana Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik başlattığı operasyon ve saldırılara ilişkin DBP Diyarbakır il Örgütü'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, TJA aktivistleri, Diyarbakır Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve bölgede bulunan STÖ’ler katıldı. Katılanlar adına açıklama metninin Türkçesi’ni Saliha, Kürtçesini ise Feleknas okudu.   'DAİŞ'in yapamadığını yapıyorlar'   Açıklama öncesi konuşan Feleknas, tarihi süreçlerden geçileceğini vurgulayarak, Lozan Antlaşması’nın yıldönümüne yakın bir tarihte saldırıların yapılmasının tesadüf olmadığına dikkat çekti. Feleknas, Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın görüşmesini hatırlatarak, “Bugünlerde Çarşema Sor, Şengal’de kutlanmaya başlandı. Bu saldırıların bu tarihte yapılması kabul edilemez. DAİŞ çetelerinin 2014 yılında yapamadığını bugün TSK, KDP ve destekçileri yapmaya çalışıyor. Bizler bunu asla kabul etmiyoruz. Tüm halkımızın bu direnişe sahip çıkmasını istiyoruz” diye belirtti.    '100 yıllık saldırıların devamı'   Ardından konuşan Saliha, saldırıların 100 yıldır devam ettiğini ifade etti. Saliha şöyle devam etti: “AKP ve küçük ortağının kendi iktidarını devam ettirmeye çalıştığı için savaş politikalarına başvuruyor. Türkiye’nin girdiği krizleri görüyoruz. Bu savaşa karşı herkesin sesini yükseltmesi önemli olacaktır. Lozan ile Kürtleri yok sayma ve sömürü politikasının bütünlüklü devam ettiğinin bir göstergesidir. İnsan haklarının ve demokratik kuruluşların bu duruma sesiz kalması kabul edilemez. Kürt halkının birlikte bu duruma sesini yükseltmesi gerektiğini belirtiyoruz. Bu saldırılar, Federe Kürdistan Bölgesi'nin işgal saldırısıdır. Öte yandan savaş politikaları ile iktidarı yönetme olduğunu bilmiyoruz. Savaşın suçlarının bir getirisi olmadığını biliyoruz. Savaşa karşı çıkacağımızı bir kez daha söylüyoruz. KDP'nin izlediği çizgi Kürdistanî değildir.”   'Barzanî ikinci Saddam oldu’   Ardından söz alan Diyarbakır Barış Anneleri Meclisi Sözcüsü Havva Kıran, Ramazan ayının barışa ve eşitliğe sebep olması gerektiğine işaret etti. Havva, “Barzani'ye sesleniyorum. Sayın demek istiyoruz ama dilimiz varmıyor. Nasıl olur da Halepçe'yi unutur. Halepçe katliamında Barzani’nin dost olduğunu saydık. Kürt halkının çocukları bu halkın özgürlüğü için büyük bir direniş gösteriyor. Eğer Kürdistan dağları bombalanıyorsa bu sıradan bir şey değildir. Saldırıyı kınıyoruz. Barzani, sen de İkinci Saddam oldun. Çok yakındır annelerin eli yakanızda olacaktır. Zulmünüz babadan oğula geçmiş durumda. Barzani ailesinin bu zulmü kabul edilemez. Biz artık barış istiyoruz artık yeter” diye kaydetti.   KCD, DBP, HDP, TJA, DAYİKÊN AŞİTİYÊ, 78’liler Derneği, MEBYA-DER, MED-TUHAD-FED, MER-DER, Dicle Fırat Kültür Derneği ve GÖÇ-DER'in imzasını taşıyan açıklama şu şekilde:   “AKP-MHP iktidarı Dolmabahçe Mutabakatı’nda demokratik müzakere masasının devrilmesi ve 7 Haziran darbesinden bu yana Kürt halkı ve Türkiye’deki halklar üzerinde tarihin en ağır savaş, inkar ve imha politikalarını ağırlaştırarak devam ettirmektedir. Türkiye’nin temel meselesi olan Kürt meselesini demokratik müzakere yöntemleriyle çözmek yerine, savaşta ısrar politikasını sürdürmektedir. İmralı tecridiyle başlayan bu süreç, Rojava’da Efrîn, Serekaniyê, ve Grê Spî işgali, seçilmiş vekillerin tutuklanması, belediyelerin kayyımlarla gaspı, zindanlarda siyasi tutsaklara yönelik işkence ve katliamlar, demokratik siyaset çalışanları ve Kürt halkına yönelik operasyonlar, HDP’ye kapatma kumpası, tutuklama, işkence ve katliamlar aralıksız bir biçimde sürmüştür.   Saldırılar sonuç vermeyecektir   Tüm bu uygulamalara rağmen Kürt halkı diz çökmemiş, direnişini daha fazla yükseltmiştir. 2022 Newroz’unda milyonlar alanlara çıkarak tutumunu ortaya koymuştur. Öyle anlaşılıyor ki AKP-MHP kendi iktidarını korumak adına gözü dönmüşçesine saldırılarını arttırmak istemektedir. Newroz’dan bu yana Kürdistan’da binlerce yurttaşımız sindirme operasyonları neticesinde ya gözaltına alınmış ya da tutuklanmıştır. Fakat tüm bu uygulamalar daha önce sonuç vermediği gibi bugün ve yarın da sonuç vermeyecektir.   Ayrıca dün bu kirli savaşla beraber Irak ordusunun Şengal’e saldırısını da şiddetle kınıyor, Şengal halkının mücadelesinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.   Savaşa sessiz kalmak ortak içmektir   Bu temelde başta Kürt halkı olmak üzere, Kürdistan’daki siyasi partiler, Sivil Toplum Kuruluşları (STK), Kürt aydın ve sanatçıları, İnanç kesimleri ve kanaat önderlerini bu kirli savaşa, bu savaşta rol alan tüm güçlere ve KDP’ye karşı ortak tutum alarak Kürt halkının toplumsal çıkarlarına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bu kirli savaş, imha ve inkar politikaları sadece Kürt halkını etkilememektedir. Türkiye halkları da tarihinin en büyük siyasi, ekonomik ve doğa talanıyla karşı karşıya kalmıştır. Kürt meselesi çözülmeden bu sorunların Türkiye’de aşılacağını sananlar tarihi bir yanılgı içerisindeler Bölgede ve dünyada yaşanan savaşlara karşı tutum alıp Kürt halkı ve Kürdistan halkına yönelik saldırılarda sessizliğini korumak bu savaş politikalarına ortak olmaktır. Ukrayna, Filistin topraklarına yönelik işgal saldırılarına ve hegemonya savaşlarına karşı duranlar Kürdistan ve Kürt halkı üzerindeki savaş ve inkar politikalarına karşı tutum geliştirmedikçe Türkiye’nin demokratik bir ülke olması beklenmemelidir.   Savaş herkesi etkiliyor   Başta Türkiye’deki tüm devrimci, sosyalist, demokratları ve aydın-sanatçıları bu savaş politikalarına karşı Kürt halkıyla dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Bu savaş en çok da Türkiye toplumunu etkiliyor ve etkilemeye devam edecektir. Gün geçtikçe diktatörlük rejimi gelişecek, demokrasi zayıflayacak, ekonomik talan devam edecektir. Bu temelde tüm Kürdistan ve Türkiye halklarını bu kirli savaş politikalarına karşı barış siyasetini geliştirmeye ve demokratik tepkisini ortaya koymaya davet ediyoruz."