‘Aysel Tuğluk’a uygulanan düşman hukukundan vazgeçin!’ 2022-04-13 09:01:39     Hikmet Tunç   VAN - Aysel Tuğluk’un sağlık durumuna dikkat çeken Van Kadın Platformu üyesi Zozan Özgökçe ile STAR Kadın Derneği üyesi Sevgi Özdinç, ona dönük yaklaşımın “düşman hukuku olduğunu söylerken, herkesi dayanışmaya çağırdı.   Ağırlaştırılmış tecritten en çok etkilenen yerlerin başında cezaevleri geliyor. Tutsakların şüpheli şekillerde yaşamını yitirdiği, katledildiği, işkence uygulamalarına maruz kaldığı cezaevlerinde, özellikle hasta tutsaklar yaşam haklarının ihlali ile gündemdeki yerini koruyor. Bu hasta tutsaklardan biri olan Aysel Tuğluk da durumunun her geçen gün ağırlaşmasına rağmen tahliyesi engelleniyor. Demans hastası olan Aysel için birçok çevre gibi, hukuk örgütleri de serbest bırakılması çağrıları yapıyor. Meslektaşları, 6 Nisan günü Kandıra Cezaevi’nde tutulan Aysel Tuğluk’a yaptıkları ziyaretin ardından yaptıkları açıklama ile de yetkililere seslendi.   Van Kadın Platformu üyesi feminist aktivist Zozan Özgökçe ile STAR Kadın Derneği üyesi Sevgi Özdinç Aysel ve hasta tutsaklara ilişkin konuştu.   ‘Annesinin cenazesine yapılanlar sonucu ağır travma etkisi yarattı’   Annesinin cenazesinde gerçekleştirilen saldırının, Aysel’de ağır bir travma yarattığını dile getiren Zozan Özgökçe, Aysel’e verilen 14 yıllık cezanın da hukuksuzca olduğunu kaydetti. Türkiye cezaevlerindeki hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Zozan, bunlardan 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın mahkemelere, doktora kelepçeyle götürülmesini anımsattı. Zozan, hasta tutsakların cezaevlerinde yaşamlarını yitirmesinin kabul edilir bir yanının olmadığını söylerken, “Özelde Kürt kadınların cezaevlerinde maruz kaldıkları ihlaller bizi çok derinden etkiliyor. Bu bölgede yaşayan ya da bir Kürt kadını olmasam da Aysel Tuğluk’un yaşadıkları insani olarak beni etkilerdi. Buna karşı herkesin insan olarak üzülmesi, tepki göstermesi gerekir” sözlerini kullandı.   ‘Ağır hastaların cezaevinde tutulmasının hiçbir gerekçesi yok’   Aynı cezaevinde siyasetçi Gültan Kışanak’ın, Aysel Tuğluk’a ilişkin kaleme aldığı bir yazısına atıfta bulunan Zozan, “Yazısında Aysel’in koğuşta merdiven inerken merdiven indiğini unutmasını, havalandırmaya çıkarken arkadan kapıyı sürgülemesini, saçını yakabilir ihtimaline karşı yalnız sigara içirmediklerini, çakmak verdiklerini belirtiyor. Böyle bir durumda cezası dahi kesinleşmemişken, bir insanın cezaevinde tutulmasının hiçbir gerekçesi yok” dedi. Zozan, Aysel’in hala tahliye edilmemesine, “Buna ‘düşman hukuku’ deniliyor. Bu bir düşmanlıktır. Aysel’in bu durumda cezaevinde kalmasının ne yararı var. Devletin hangi güvenliğini sarsacak. Vatanı mı bölecek. Anayasal düzeni mi bozacak” sözleriyle tepki gösterdi.   ‘Aysel’in yaşadıkları annesine yapılanlardan dolayıdır’   Ülkede Aysel Tuğluk ve benzer durumdaki kişilere ilişkin ses çıkarmayanların, tepki göstermeyenlerin aynı muameleye maruz kaldığını kaydeden Zozan, “Buna karşı duranların sayısının daha fazla olduğunu düşünüyorum” dedi. Zozan, “Bir cins olarak ilk dayanışmayı gösterdiğimiz kişi annemiz. Dolayısıyla bir anneye yaşatılanların karşısında böylesi sağlık sorunlarının ortaya çıkması normal. Herkesin sağlık hakkından yararlanması gerekirken, bundan yararlanamaması, yanı sıra tedavi edilmemesi de kabul edilir bir durum değil” şeklinde konuştu.   ‘Cezaevlerinin sayısı artırılarak topluma mesaj veriliyor’   Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) Aysel hakkında verdiği “Cezaevinde kalabilir” raporuna dair “ATK’deki diplomalı doktorlar bu suçun bir parçasıdırlar” değerlendirmesi yapan Zozan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bu kişileri kendisine düşman olarak biliyor. Cumhurbaşkanı özel yetkisiyle de çıkarılabilir ancak çıkarmıyor. Hasta tutukluları serbest bırakmamada yemin etmiş gibi bir tavır sergiliyor. Yani ‘ne olursa olsun bırakmayacak. Sırf Kürtçe ezan okudu diye cezaevlerine konulan insanlar var. Bırakalım hukuk, adalet kavramını sizin bu insanları tutuklarken hiçbir vicdanınız sızlamıyor. Bunun adalette, hukukta yeri yok. Serbest bırakmasını bir tarafa bırakın her gün cezaevleri sayısı arttırılarak topluma da mesaj veriliyor; ‘ bana karşıysan bunu çekersin’ şeklinde. Hasta tutsakların yaşadıkları ile topluma, bizlere mesaj veriliyor. Yaşatılanlar çok vicdansızca, çok adaletsizce.”   ‘Herkesin yaşam hakkına sahip çıkması gerekiyor’   Hasta tutsakların “derhal” serbest bırakılması gerektiğini vurgulayan Zozan, “Hasta tutsaklara yapılanlar tamamen düşman hukukudur. Bu düşman hukukundan vazgeçilmesi gerekiyor. Buna karşı durmak gerekir. Evet, bir korku imparatorluğu var. Düşüncesine, kimliğine bakmadan herkesin ses çıkarması gerekiyor. Unutmayalım ki birincil amacımız yaşatmaktır. Herkesin yaşama hakkı var. Herkesin evrensel hakkı olan ‘yaşamak’ hakkının teslim edilmesini istiyorum” dedi.   ‘Cezaevinde kalabilir raporları kabul edilemez’   STAR Kadın Derneği üyesi Sevgi Özdinç de, Aysel’e demans teşhisi konulduğuna işaret ederek, “Kişinin kendi ihtiyacını karşılayamadığından kaynaklı bir izole yaşam mümkün değildir. Aysel Tuğluk’un insanlar arasında olması ve yaşamını öyle idame etmesi gerekiyor. Ancak ‘ihtiyaçlarını karşılayabilir’ diye bir karar alınmıştır. Bu düşman hukuku, kabul edilebilir bir hukuk değildir. Bu karar ne Aysel Tuğluk için ne de başka bir tutsak için kabul edilebilir bir karar değildir” dedi.   ‘Hukukun gereği yerine getirilsin’   “Aysel Tuğluk hepimizin hafızasıdır” ifadelerini kullanan Sevgi, “Kürt kadın mücadelesindeki çalışmalarına hepimiz yakinen tanığıyız. Yıllardır süren aktif siyasetini hepimiz biliyoruz. Bunun için kadın kurumlarının başlattığı bir kampanya var. Yine aynı şekilde baroların da kampanyalar başlattığını biliyoruz. Ancak buna rağmen Aysel Tuğluk hala cezaevinde kalmaktadır. Bizler bu uygulamaları kabul etmiyoruz. Biz kimseden herhangi bir şey istemiyoruz. Hukukta var olan neyse onun uygulanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Bir cenaze dahi çıkmasını kabul edemeyiz’   Tüm hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılmasını talep ettiklerini söyleyen Sevgi, şu çağrıda bulundu: “Bizim bir kişinin daha cenazesinin cezaevinden çıkmasına sabrımız yoktur. Bunu kabul edemeyiz. Bu anlamda Türkiye’deki tüm duyarlı kesimleri, kurum ve kuruluşları dayanışma ruhuyla destek olmaya çağırıyoruz.”