Silivri 5 No’luda neler oluyor: Çocuklarımızdan haber alamıyoruz 2022-04-12 11:08:51   İSTANBUL - Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde gardiyanların baskı ve sistematik işkencesi ardından intihara sürüklenen tutukluların aileleri, çocuklarından haber alamadıklarını ve can güvenliklerinin olmadığını belirterek kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.   İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde gardiyanlar tarafından işkence  ve sistematik baskı sonucu intihara sürüklenen 6 tutsaktan Ferhan Yılmaz’ın hayatını kaybetmesi ve  Halil Kasan’ın  yoğun bakımda olduğu bilgisi üzerine dernek binalarında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın yapıldığı salona "Adalet Bakanlığı'na sesleniyoruz! Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesinde neler olduğunu açıklayın" pankartı açıldı. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de katıldı.   ‘Yaşananların üstünü örtmek suça ortak olmaktır’   Açıklamada ilk olarak söz alan İHD Hapishaneler Komisyonu üyesi Mehmet Acettin, cezaevlerine yaşanan ihlallerin can alıcı boyutlara ulaştığını, yaşanan ihlallere ilişkin başvurular yaptıklarını, onlarca kez raporlar hazırladıklarını fakat hak ihlallerinin devamına izin verildiğini kaydetti. Mehmet, “Son bir haftada, işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları iddia edilen Hasan Kasan’ın yoğun bakımda olduğu bilgisine ulaşılmış Serhan Yılmaz’ın hayatını yitirdiği ve cenazenin ailesi tarafından alındığı öğrenilmiştir. Silivri 5 Nolu Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşananların üstünü örtmek, bu suça ortak olmaktır.  Adalet Bakanlığı’nı ve tüm yetkilileri; mahpus haklarının korunması için önlemler almaya ve hakikati tüm açıklığı ile ilgilileri ve kamuoyu ile paylaşmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.   Tutuklu işkenceyi anlattı   Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün yaşananları yalanladığını paylaşan Mehmet , ancak tutuklunun ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde işkenceyi anlattığını kaydetti. Mehmet, “Bir mahpus Ferhan Yılmaz’ın cenazesinin ailesine gösterilmeksizin hazırlanarak teslim edilmesi, gerçeklerin iddia edilenden daha vahim olduğuna işaret etmektedir. Telefon görüşmesinde tutuklular 6 Nisan günü sayım sırasında oruçlu olduklarını, sayım görevlilerinin bir arkadaşlarına hiçbir neden yokken tokat attıklarını, hakaret ettiklerini, buna itiraz etmeleri üzerine kendilerinin de darp edildiklerini, kendisinin hastalığı nedeniyle bu arada atak geçirdiği için bahçeye çıkartıldığını, bahçede de işkence ve hakarete uğradığını, ardından geri koğuşa getirildiğini, arama bahanesi ile gelip tekrar bahçeye çıkartıldıklarını, bahçede darp edildiklerini, sakallarının yolunduğunu, ardından ‘yumuşak oda’ ya atıldığını, botlarla kafasına basıldığını, sürekli işkenceye maruz bırakıldıklarını aktardılar” dedi.   Gardiyan tutukluya intihar ipi verdi   Tutukluların telefon görüşmesinde ailelerine intihara zorlandıklarını paylaştığını ifade eden Mehmet, “Hiçbir şekilde görevlilere fiziki müdahalede bulunmadıkları halde haklarında gerçeğe aykırı tutanak tutularak suçlanmaya çalışıldıklarını, doktora götürüldüklerinde işkence tehdidi ile ‘darp yoktur’ diye beyanda bulunmaya zorlandıklarını, dün yine bahçeye çıkarıldığını, darp edildiğini ve ip verilerek ‘kendini asana, öldürsene’ dendiğini, kendisini asmaya çalışırken gelip ‘yalandan’ kurtardıklarını, bu zulüm nedeni ile kendilerini öldürmeye karar verdiklerini, intihar edeceklerini söylemişler” aktarımında bulundu.     ‘Hakikati tüm açıklığıyla paylaşın’   İntihara sürüklenenler arasında Coşkun Ağca, Abdulmenal  Çetin, T. Okçu,  O. Hacıoğlu,  H. Masal ve Ali adlı tutukluların olduğu bilgisini paylaşan Mehmet, “Buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyoruz. Öncelikle mahpuslara yönelik işkence ve kötü muameleyi durdurun ve yaşam koşullarını iyileştirin. Bu olaya dair hakikati ortaya çıkarmak ve suçluların cezalandırılmasını sağlamak için, olaya katılan cezaevi görevlileri ve göz yuman cezaevi yönetimini zaman geçirmeksizin görevden alın ve olayı hem cezai hem idari olarak soruşturun, olayın aydınlatılması aşamasında sivil inceleme heyetlerinin mahpuslarla görüşmesine olanak sağlayın ve hakikati tüm açıklığı ile kamuoyu ile paylaşın” ifadelerine yer verdi.    Beş gündür çocuğundan haber alamıyor   Ardından söz alan Abdulmenal  Çetin'in annesi Avniye Çetin, çocuğunun Cuma günü kendisini aradığını ve can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair bilgi paylaştığını belirtti. Bu bilgi aktarımı ardından 5 gündür çocuğundan haber alamadığını, savcılığa şikayette bulunduğu ancak herhangi bir gelişme olmadığını dile getiren Avniye, “Oğlum görmek için cezaevine gittim ancak beni içeriye almadılar. Bir kelime etti ve telefonu kapandı. O günden sonra bir daha haber alamadım. Cezaevine de gittim ancak gardiyanlar bizi içeri almadı ve bize bağırıp çağırdı. Polise gittim hiçbir şey yapmadı. Dün cezaevine gittim ve onlardan şikayetçi oldum” dedi.   Tutsakların can güvenliği yok   İntihara sürüklenen Coşkun  Ağca’nın annesi Fatma Ağca, Cuma günü çocuğunun kendisini aradığını ve can güvenliğinin olmadığına dair aktarımda bulunduğunu söyledi. Bu aramanın ardından çocuğundan bir daha haber alamadığını ifade eden Fatma, ”Her yere gittim ancak bana bir daha haber vermediler. Jandarma, devlet bize niye sırt çıkmıyor. Erdoğan niye sesini çıkarmıyor. Bizim çocuk adam mı öldürmüş. Benim çocuğumun burnunu kırdılar. Çocukları çırılçıplak karanlık odaya atıyorlar. Bir odaya götürüp işkence ediyorlar. Oy verenlerin boynu kırılsın” ifadelerini kullandı.   ‘Tutuklular toplu şekilde işkenceye uğruyor’   Cezaevi’nde ölümlerin artamaya başladığını ifade eden HDP’li vekil Züleyha de Garibe Gezer ve Vedat Erkmen’in ölümünü hatırlattı.  Cezaevinde ağır koşulların olduğunu, en temel hakların dahi yok sayıldığını aktaran Züleyha, “Tutuklular toplu şekilde işkenceye uğruyor. Gardiyanların ip verdiği ve ‘hadi kendisini öldürün’ dediği bir boyuta geldi. Bir cezaevinde bir arada intihar oluyorsa kişisel meselelerden olmadığı açıktır. Telefon görüşmelerinde üzerlerinde yoğun baskı olduğunu ve intihara sürüklendiğini söylüyor” dedi.   ‘Cezasızlık baskı ve ihlallerinin önünü açıyor’   Bakanlık ve Müdürlüğü’nün ölümlerden sorumlu olduğunu ifade eden Züleyha, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevinde yaşanan bu süreç artık son bulmalıdır. Bu yaşananlar artık sınırların aşıldığının göstergesidir. İnsanların hayatlarının yok edildiği bir ortam var. Tutuklular artık gardiyanların şiddeti nedeniyle yaşamına son veriyor. Yapılan suç duyurularına dair ise soruşturma ve dava açılmıyor. Bu da oradaki gardiyanların, jandarmaların ellini rahatlatıyor. Aileler ifade etti; bu şikayete ilişkin hiçbir işlem yapılmamış. Bu cezasızlık cezaevi idaresinin yapmak istediği baskı ve ihlallerinin önünü açıyor.”