Gazi Katliamı 27’nci yılında: Öfkeliyiz! 2022-03-12 15:44:48   İSTANBUL - Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenler yüzlerce kişi tarafından yapılan yürüyüş ve açıklamayla anıldı.   İstanbul’un Sultangazi ilçesinde bulunan Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995'te 22 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralandığı katliamın 27’nci yıldönümünde anma etkinliği düzenlendi. 12 Mart Platformu’nun çağrısıyla yüzlerce kişi Gazi Cemevi’nde bir araya geldi. Anma cemevi önünden Eski Postane’ye doğru yürüyüşle başladı. Yürüyüşte, “Gazi’den Ümraniye’ye Adalet İstiyoruz” pankartı yer alırken, kitle “Gazi şehitleri ölümsüzdür”, “ Gazi şehitleri onurumuzudur”, “Gazi halkı burada katiller nerede”, “Gazi için adalet herkes için adalet”, “Katiller halka hesap verecek” sloganları atıldı.   Hayatını kaybeden kişilerin fotoğraflarını taşıyan yüzlerce kişi, Alevi deyişleri eşliğinde Eski Postane’nin önüne kadar yürüdü. Burada hayatını kaybedenlerin isimleri kitlesel olarak söylendi ve ardından bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.   ‘Alevi Sünni çatışması yaratılmak istendi’   Ardından aileler adına açıklamayı Sezgin Can Engin okudu. Katliamın 27’nci yılında yüreklerinde acı ve öfkenin olduğunu belirten Sezgin, katliamda yaşamını yitirenlere olan vefa borcunu yerine getirmek için anma yaptıklarının altını çizdi. Sezgin, “Bu baskılar Gazi halkı için yeni değil. Gazi halkı bu saldırılara alışık ama alışık olmak demek kanıksamak demek değildir. Halkları birbirine kırdırtmak istediler. Alevi Sünni çatışmasını yaratmaktı. Gazi halkı provokasyonu yapanı, yaptıranı, nedenin de biliyordu. Amaç Gazi’deki devrimci muhalefeti sindirmek ve tüm devrimci demokratik halka gözdağı vermekti. Bu saldırılar sadece Alevi ve Sünnilere değildi. Saldırılar tüm halkaydı” dedi.   ‘Katiller cazalandırılmadı   Katliamın yaşandığı gün Gazi halkının öfkesinin sel olup aktığını dile getiren Sezgin, “Katiller nasıl oldu da elini kolunu sallayarak kayboldu” diye sordu. Sezgin, katliamında dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Hanefi Avcı, İçişleri Bakanı, İstanbul Valisini sorumlu tutarak, yargılanmalarını talep etti. Sergin, “Gazi halkının zalime ve zulme direnişi; sokağa çıkma yasağına, katliamlara, devletin, polisin sergiledikleri vahşete karşı, 18 şehit ve yüzlerce yaralıya rağmen sürmüştü. 18 şehit yüzlerce yaralaya rağmen sürmüştü. Ümraniye’de katliamı protesto etmek isteyen kitleye saldırı oldu ve katlettiler. Vuranların kim olduğu belli olmasına rağmen katiller cezalandırılmadı” diye belirtti.   Tecrit vurgusu   Sezgin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Koçgiri, Maraş’ta,a Sivas’ta, Dersim’de, Roboski’de, Cizre’de, Gezi’de, Suruç’ta, Ankara Garı’nda aynı zihniyet Türkiye halklarına reva görülmüştür. Bu katliamlara ve baskılara direnenler tutsak ediliyor, ağır tecrit altına alınıyor ve insan onuruna yakışmayan muameleye maruz kalıyor. Bugün ülke hala yoğun bir tecrit altında. Bu tecride direnenler bedenlerini ölümsüzlüğü yatırdılar. Cezaevleri ölüm evlerine dönüştürüldü. Kürt halkının ana dil hakkı gibi en doğal hakkının bile yok sayılıp, siyasi temsilcilerinin cezaevlerine iktidarın hırsı ile esir ediliyor. Kayyım ile Kürt halkının iradesi yok sayıldı. Asimilasyon politikaları devam etmekte. Kadın cinayetleri arttı. Okullarda zorunlu din dersi Alevileri ve diğer inanç gruplarına zulüm uygulanmakta. Hukuksuzluğun en derini yaşatılmakta.”   Karanfiller bırakıldı   Açıklamanın ardından katliamın yaşandığı yere karanfil bırakıldı. Kitle daha sonra taranan kahvehanenin önüne doğru yürüdü. Burada da karanfil bırakan kitle, daha sonra Gazi Mezarlığı’na giderek yaşamını yitirenleri mezarı başında andı. Kitle ardından Gazi Cemevi’ne gelerek lokma dağıttı.