Beton bloklar önünde bir yıllık adalet arayışının simgesi: Emine Şenyaşar 2022-03-08 09:26:17     URFA - 365 gündür “Adalet Nöbeti”nde olan Emine Şenyaşar, çocuklarının acısının bir an dahi dinmediğini söylüyor, “Biliyorum ki bu ülkede adalet yok. Ancak bu adaleti bizler getireceğiz” diye ekliyor.   Urfa’da 14 Haziran 2018 tarihinde AKP’li Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve akrabalarının saldırısında Hacı Esvet Şenyaşar ile oğulları Adil ve Celal Şenyaşar katledildi. Katliamın ardından Emine Şenyaşar, yaktığı ağıtlar ve faillerin yargılanması için verdiği mücadeleyle sesini duyurur, adalet mücadelesinde simgeleşir. Elleriyle kazıdığı betonlar arasında aradığı “adalet”in görüntüleri hafızalardaki yerini korurken, onlarca saldırı, hakkında açılan onlarca soruşturma, gözaltılar ve yaşadığı sağlık sorunları ona bugüne dek hiçbir şekilde geri adım attıramaz. 365 gündür direnişini sürdüren Emine’nin mücadelesi, adalet talep edenlere ilham olur ve Diyarbakır, Van, İstanbul, İzmir ve daha birçok kentte tutsak yakınları da adalet talebiyle eylemler başlatır. Emine, her gün bir önceki günden daha büyük bir kararlılıkla Urfa Adliyesi önüne giderek adalet talebini yineliyor.   Emine’nin hikayesi, ailesi köy ağalarının baskısı nedeniyle 1925-30 yıllarında Gogan (Göklü) köyünden Aşme’ye göç etmesiyle başlar. Emine, 2 Nisan 1956 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesine bağlı Aşme (Eşme) köyünde dünyaya gelir. Çocukluğu 15 kardeşiyle birlikte doğduğu Aşme’de geçen Emine, köylerinde okul olmaması ve kız çocuklarının okumasına karşı olunması nedeniyle hiç okula gidemez. Henüz  çocuk yaşta tarlalarda çalışmak zorunda bırakılan Emine, çocukluğu süresince köy dışına yalnızca Suruç’ta cezaevinde kalan babasını görmek için çıkar.    Emine, 20 yaşında abisinin yaptığı evliliğe karşılık “berdel” olarak Hacı Esvet Şenyaşar ile evlendirilir. Evlendirildikten sonra ilk kez tanıştığı Hacı Esvet’in köyüne yerleşen Emine, burada tarım ve hayvancılıkla uğraşan ailenin yaşadığı maddi sorunlar nedeniyle sık sık Harran’a gider ve pamuk toplayıcılığı yapar. Daha sonrasında ise çocuklarını dünyaya getiren Emine, yaşamında birçok zorlukla yüz yüze kalır.   İlk acısı kızı Zahide   Büyük kızı Zahide 25 yaşında kanser hastalığına yakalanır ve yaşamını yitirir. Emine, “ilk acısı” olarak dile getirdiği Zahide için şunları söylüyor: “Zahide için çalmadık kapı bırakmadık, her doktora gittik ancak bir çaresini bulamadılar. Bu durum 5 yıl sürdü daha sonra kanser olduğunu öğrendik ve çok kalmadan vefat etti. Vefat ettiğinde kızı daha 5 yaşındaydı. Kızına ben baktım büyüttüm, onu kızımın yerine koydum. Torunumun adı Rojda, ona bakınca kızıma bakıyormuşum gibi geliyor bana. Bundan kaynaklı Rojda'nın yeri bende farklıdır."    'Çocuklarımı katlettiler'   Kızının acısına bu kez de eşinin ve iki oğlunun katledilmesi eklenen Emine, “Ben geçen yılları her zaman arıyorum. O zaman bütün çocuklarım etrafımdaydı. Her akşam bizim evde toplanırdık, çay içerdik. Kötü giden bir şey yoktu yaşamımızda. Ama evimizi yıktılar, çocuklarımı katlettiler. Bana bu kadar büyük bir acı yaşattılar. Ben evimde artık oturamıyorum, her oturduğum zaman çocuklarım aklıma geliyor. Duvarlar üstüme yıkılacakmış gibi oluyor" diyor.   'Oğlumun son halini unutmayacağım'   Emine, yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamıyor ve katliam günü yaşananları anımsatıyor: "O günü unutmayacağım. Büyük bir zulme maruz kaldık, çocuklarım katledildi. Celalimin son halini unutmayacağım. Celal'in dükkanının yanındaki markette büyük bir kalabalık vardı. Dükkana gitmek istedim, izin vermediler. Ama ben zorla gittim. Celal'in yerde kanlar içerisinde olduğunu gördüm. Çocuklarımı orada yaralayanlar, daha sonra hastaneye giderek onları katlettiler. Adil ve Celal hastanede linç edilerek öldürüldü. Benimle beraber gelen eşimde daha sonra linç edilerek öldürüldü. Ben önceleri eşimin öldürüldüğünü bile bilmiyordum. Yaralı olduğunu sanıyordum, ancak kazılan mezarlardan eşimin de katledildiğini öğrendim."    ‘Ailem üzerinden halka gözdağı verdiler’   Emine, katliamı yapan faillerin Suruç'ta büyük bir korku iklimi yaratmak istediğini ifade ederken, "Bu nedenle ailem kurban seçildi. Devlete ve hükümete yakın oldukları için cezalandırılmadılar. Bir kez güç aldılar halka kan kusturdular. Benim ailem üzerinden bütün halka gözdağı verdiler" şeklinde konuşuyor.   'Tedavi olmayacağım'   Adalet aramak için adliye binasına geldiğini belirten Emine, "Adliye önünde oturduğumuzda polisler gelip fotoğrafımızı çekiyor. Biz bu duruma tam bir yıldır maruz kaldık. Bunun yanında bize baskı yapıyor ve saldırıyorlar. Ankara, İstanbul, Diyarbakır ve birçok şehre gittik ama adaleti göremedik. Devlet yok, hükümet yok, adalet yok. Diğerleri gitti, ama kalbimde benimle olacaklar. Diğer oğlum 4 yıldır hücrede tutuluyor. Bu reva mıdır? Ellerim soğuktan çatlamış, hastaneye gittiğimde damarların çatladığını söylediler. Ancak ben tedavi olmayacağım. Adliye binası önünde gördüğümüz zulüm çok farklı. Neden katilleri bırakıyorlar bizi alıyorlar” diye soruyor.    ‘Ülkenin her yerinde insanlar adalet arıyor’   Adalet Nöbeti’ne verilen desteğin önemini vurgulayan Emine, herkes için adalet istediğini söylüyor. Emine, "Herkes bize destek verdi. Her yerden davamızı sahiplendiler. Ülkenin her yerinde insanlar adalet arıyor. Ancak adalet yok. Vicdanlı olan herkesin elini taşın altına koymasını istiyorum" ifadelerini kullanıyor.   ‘Adaleti biz getireceğiz’   Emine, adaleti adliyenin temelinde bile aradığını dile getirerek, "Ben adaletin o toprağın altında olacağını düşündüm. Aradım, aradım ancak bulamadım. Biliyorum ki bu ülkede adalet yok. Ancak bu adaleti bizler geri getireceğiz" diye ekliyor.