'Dosyaya evrak göndermesi gereken Emniyet dosyada taraf' 2022-02-16 09:04:31     Öznur Değer   ANKARA - Kobanê Davası avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, davada dinlenen yüzlerce müştekinin tanık olması gerektiğini ifade ederek, dosyadaki hukuksuzlara dair, “İçişleri Bakanlığına bağlı olan Emniyet Müdürlüğü bu dosyaya evrak sunmak zorundayken, dosyanın tarafı olması sebebiyle de tarafsız bir evrak sunması mümkün değil” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 10’ncu duruşması 28 Şubat’ta Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam edecek.   Müştekiler şikayetlerinden geri çekildi   Yaklaşık 10 aydır süren davada yüzlerce müşteki talimat yoluyla dinlendi, onlarca açık veya gizli tanık ifadelerde bulundu. İstinabe yoluyla dinlenen müştekiler dışında mahkeme heyeti, kurduğu ara karar ile müştekilerin siyasetçi ve avukatların hazır bulunduğu duruşmada dinlenmesine karar verdi. Duruşmada dinlenen müştekilerin önemli oranı dosyaya ne şekilde dahil olduklarını ve niçin duruşmaya bağlandıklarını bilmezken, birçok müşteki ise şikayetinden vazgeçtiğini kaydetti.   Gelinen aşamada dosyadaki gelişmeleri dava avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl değerlendirdi.   ‘Hukuki yönünden öte siyasi yönü ağır olan bir dava’   Bazı dosyaların hukuki yönlerinin siyasi yönlerin gerisinde kaldığını ifade eden Sevda, bu dosyanın da siyasi yönü ağır olan bir dosya olduğunu söyledi. Hukukçular olarak yargılama süreci boyunca hukuki karşılığı olmayan birçok pratik ve uygulamayla karşılaştıklarının altını çizen Sevda, “Özel olarak yetkilendirilmiş bir mahkemeyle yapılan bir yargılama var. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin yalnızca bu yargılamayı yapmakla görevlendirildiği bir yargılamayla karşı karşıyayız. Hakkaniyete uygun bir yargılama yapılmıyor. Uluslararası hukuk ve bizim de hukuk mevzuatımızla kabul ettiğimiz ilkelerin tamamı ihlal edilmekte. Hakkaniyete ve adalete uygun olmayan, kamuoyu vicdanını da rahatsız eden ve bu sebeple de Kobanê Kumpas Davası adı verilen bir yargılama pratiğini izliyoruz” sözlerine yer verdi.   324 klasörle başlayan dosya 500 klasörü aştı   Duruşma periyotları ile savunma hakkına engel olunmak istendiğini vurgulayan Sevda, “Çelişmeli yargılanma ilkesini esas alacak şekilde tarafların dosya içine sunulan delilleri, belgeleri inceleme şansının elinden alındığı bir yargılama zinciriyle karşı karşıyayız. Dosyamız başlarken 324 klasörden oluşuyordu ama bugün 500 klasörü geçen evraklarımız söz konusu. Dosyada suçun işlendiği tarih çok eski bir tarihe dayanıyor ama dosyanın açılma tarihi, iddianamenin hazırlanması ve yargılama sürecinin başlaması çok kısa. Dosyada yargılanan kişilerin bu şekliyle bir savunma hazırlamaları, kendilerini kanunun gerektirdiği adil yargılanma ilkesi gereği ve kendilerine tanınan haklar bir şekilde ellerinden alınmış durumda” şeklinde konuştu.   ‘Emniyet dosyaya evrak sunmak zorundayken dosyanın tarafı’   Duruşma sürecinde savunma hakkının yok sayılmasına dikkat çeken Sevda, müvekkillerin dosyayı incelemeden uzun bir süre savunmaya zorlandıklarını hatırlattı. Sevda, “Savunmalara yeni başlanmışken dosya içerisinde yargılamaya tamamen aykırı bir şekilde müşteki beyanları alınmaya başlandı. Yüzlerce müşteki dinlendi. Ancak müştekilerin çoğunun iddia edildiği gibi bir mağduriyetle bağlantıları yok. Dosyada resmi olarak, tüzel kişiliği var olan bütün kurumlar bu dosyada müdahil olarak yer alıyorlar. Yani İçişleri Bakanlığına bağlı olan Emniyet Müdürlüğü bu dosyaya evrak sunmak zorundayken, dosyanın tarafı olması sebebiyle de tarafsız bir evrak sunması mümkün değilken, taraflar arasında da ciddi bir karmaşayla karşı karşıya bırakılmış durumdayız. Birçok müştekinin olayın mahiyetinden haberleri yok. Tarafı olarak zikredildikleri ve bu dosyaya katılmak suretiyle zorlandıkları süreçten haberi yok. Çoğu da bu dosyaya katılmak istemedikleri yönünde beyanlarda bulundular. İstisnasız hiçbiri yargılanan müvekkillerin kendilerine zarar veren kişiler olmadığını beyan ettiler. Suçlamanın vahametinin yanında ciddiyeti tartışılır boyutta bir dosyayla apar topar getirilen ve bu aşamada denetleme imkanımızın olmadığı hukuksuz bir pratikle karşı karşıyayız. O yüzden bu dosya çok önemli. Dosyaya katılanların çoğu tanık olarak değerlendirilebilir. Çünkü müvekkillerin suçları işlemedikleri yönündeki beyanları tanıklık olarak adlandırılacak. Bu aşamadan sonra dosyaya her eklenen evrak, her dinlenen beyan müvekkillerin suçsuzluğunun ve kumpas bir dava olduğu gerçekliğinin ortaya çıkarılması olarak karşımıza çıkıyor” sözlerine dikkat çekti.   ‘Suçsuzlukları ortaya çıkmaya başlarken gizli tanık çıktı’   Dosyanın ayaklarının çökmesinin ardından yeni bir gizli tanık çıktığını söyleyen Sevda, şunları dile getirdi: “Örgütsel saiklerle, siyasi yönü ağır basan dosyaların çoğunda yargı sistemimizin de en büyük handikaplarından bir tanesi olan gizli tanık müessesi, bu dosyada da hazırlık aşamasında dinlenilmeyen bir tanık dosyada yer aldı.  İşlendiği iddia edilen tarihten yaklaşık 6 yıl sonra insanlar tutuklandılar ve ciddi delillerle isnat edilen suçun ispatlanması gerekirken, bu ispatlanamadıkça, aksine yargılama süreci içerisinde suçsuzlukları ortaya çıkmaya başlarken de geçen duruşma periyodu içerisinde karşımıza bir gizli tanık çıkarıldı. Görgüye, bilgiye ve somut anlamda aleyhe hiçbir bilgiye sahip olmadığı sabit olan, varsayım, ‘ben böyle biliyorum, böyle düşünüyorum’ gibi ifadelerin yer aldığı, gerçekliği tartışılır bir tanıkla karşı karşıya kaldık. İtirazımızı yaptık, gerekli savunmalar da yapıldı. Çünkü tutukluluğun dayanağı yapılamayacak boyutta hukuki aksaklıkları barındıran bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu da mahkeme üzerinde siyasi baskının varlığının başka bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.”   ‘AİHM kararının ardından gizli tanığın çıkması tesadüf değil’   Geçtiğimiz haftalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından HDP’lilerin 2016’da dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünden verdiği ihlal kararının ardından dosyaya yeni bir itirafçının eklenmesinin tesadüf olmadığını vurgulayan Sevda şöyle devam etti: “Her AYM sonrasında AİHM’e taşınan dosyalarımızda hukuki anlamda ihlallerin varlığı yönünden her tespit yapıldıktan sonra bir tedbir geliştirildiği, hukukun araçsallaştırılması ve siyasi amaçlara hizmet etmesi, hukuki çözümler bulunması yönünde pratiklerle karşı karşıya kaldık. Bu pratiği de daha önce dosyada hazırlık aşamasında ifade vermeyen tanığın sonraki aşamada dosyanın içine sunulmuş olmasının, verilmiş olan bu kararın dosyamıza yansımasını bertaraf etmek amacını taşıdığını söyleyebiliriz.”   Kamuoyuna davayı sahiplenme çağrısı   Siyasetçilere, savunmalarını hazırlamak açısından dosyanın bütün ayrıntılarını inceleme olanağının tanınması üzerine bir süreç işletildiğini sözlerine ekleyen Sevda, “Önceliklerimizden bir tanesi de dosya içerisinde dinlenen her kişinin dinlendiği aşamada bizlerin de bulunması, onlara soru sorma hakkımızın tanınması ve mahkeme huzurunda dinlenmeleri yönünde. Zira bu yönlü bir pratik sergilenmezse, dosyadaki 500 klasöre bir 100 klasör daha eklenmesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Dosyayla bağlantısı olmayan ve dosyanın hukuki mahiyetinin siyasi mahiyetini de kapsayacak şekilde doğru bir şekilde izahını sağlayacak açık bir yargılamanın adil yargılama ilkelerine de uygun bir şekilde yapılması gerektiği konusunda taleplerimiz devam ediyor. Her hukuksuzluğun da hem deşifre edilmesine hem de kanuna uygun bir şekilde ortaya çıkarılması yönünde taleplerimiz ısrarlarımız ve müdahalelerimiz devam edecek. Bu dosyada legal siyaset yargılanıyor. Yargının siyasi çıkarlara alet edilmeye çalışıldığı bir durumda bütün kamuoyunun vicdanlı ve hassasiyetle bu dosyaya sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.