15 Şubat tanıkları: Serok Apo’nun özgürlüğü tüm halkların özgürlüğüdür 2022-02-02 09:01:47     Rojda Aydın   ŞIRNAK - PKK Lideri Abdullah’ın Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 yılını ve duygularını anlatan kadınlar, haberi aldıklarında hissettikleri öfke ve hüznü yasa değil direnişe dönüştürdüklerini ve asla unutmayacaklarını belirterek, “Serok Apo’nun özgürlüğü tüm halkların özgürlüğüdür” diye ifade etti.   PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın uluslararası komplo ile Türkiye'ye getirilişinin üzerinden 23 yıl geçti. Tutuklandığı ve İmralı'ya götürüldüğü günden bu yana dünyanın her yerinde yaşayan Kürtler Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişine tepki gösterdi. Birçok yerde Kürt halkı ayağa kalkarken, sayısız eylem ve protesto gerçekleşti. 23 yıldır süren tecrit politikalarının son bulması ve Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü için direniş ve mücadele sürüyor. Kürt halkının bu yolla geri adım atacağını ve kabulleneceğini düşünen hükümetin aksine Kürt halkı,  bulunduğu her yerde ve alanda mücadeleyi büyütüyor.   Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaşayan kadınlar, 15 Şubat 1999 komplo sürecini ve halkın tepkisini anlattı.   ‘O kara gün unutulmuyor’   Esmer Tunç (68), Abdullah Öcalan’ın komployla Türkiye’ye getirildiği dönem 45 yaşındaydı. O günlerin hala ilk gün gibi hafızasında canlı olduğunu söyleyen Esmer, “O kara gün asla unutulmuyor” dedi. Abdullah Öcalan’ın teslim edilmesi ile beraber Kürt halkının yas tutmaya başladığını ifade ederek, her yerde halkın ayaklandığını ve komployu protesto ettiğini dile getirdi. Esmer, “Önderlik Türkiye’ye teslim edilene kadar bir sessizlik hakimdi. Türkiye’ye teslim edilmesiyle beraber o sessizlik bozuldu ve halk dakikasında sokağa aktı. Hem bir öfke hem de bir hüzün vardı. Başlayan ayaklanmalar günlerce sürdü. O dönemde eylemlerde ailemden 11 kişi polis ve askerlerin saldırısında şehit oldu. Onlarca kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Yüzlerce genç komploya karşı yüzünü dağlara döndü ve PKK’ye katıldı. O gün herkesin dilinde ‘bugün kara gün’ lafı vardı. Herkes bu yüzden karalar giyindi. Siyah elbiseler, siyah şallar” diye kaydetti.   ‘Tüm devletler Önderimize ihanet etti’   Gencinden yaşlısına herkesin sokağa çıktığını söyleyen Esmer, kimsenin sessiz kalmadığını belirtti. Özellikle gençlerin en ön saflarda yer aldığını ifade eden Esmer, “Biz de açlık grevi eylemlerine başladık. Aylarca sürdürdük grevi. Her seferinde açlık grevi grubumuzla birlikte başka bir yerde greve devam ediyorduk. Çünkü saldırıya uğruyorduk. Grevdeyken polisler defalarca kez biber gazıyla saldırdı. Çok sert bir şekilde saldırıyorlardı. Panzerlerle üzerimize geliyorlardı. Bir keresinde bir saldırıda düştüm kafamı çarptım bana su vermek istediler ama kabul etmedim. ‘Ben grevdeyim, Önderlik için oruç tutuyorum’ dedim. Siyah giysiler giyiyorduk ve çok uzun bir süre de siyah elbiseler giydik. 11 kişi ailemden şehit düştü ama Önderliğin tutuklanması kadar beni üzmedi, yüreğimi acıtmadı. Tüm devletler Önderliğimize ihanet etti. 23 yıldır bu ihanet yüzünden tecrit altında” ifadelerini kullandı.   ‘Direnişimiz hala sürüyor’   Esmer, oğlu Mehmet Tunç’un da o süreçte eylemlerde olduğunu ifade ederek, günlerce sokakta direndiğini belirtti. Esmer, “Grevdeyken şehitlik mezarlığına gitmek istedik. Polisler her yerden bizi ablukaya alıp engellemeye çalıştı. Gençler büyük bir direniş gösterdi. Polislerle çatıştı. Biz de farklı yollarla mezarlığa ulaşmaya çalıştık. Sonucunda da ulaştık. Direniş çok büyüktü. Biz Önderimizi de direnişimizi de hiç bırakmadık. Direnişimiz hala sürüyor. Hala Önderliğin özgürlüğü için ve tecridin kalkması için açlık grevleri oluyor, eylemler oluyor. O kara günü asla unutmuyoruz ve unutturmayacağız” dedi.   ‘Cizre o süreçte direnişteydi’   Komplo gerçekleştiğinde 27 yaşında olan Nermiye İverendi (50) ise 90’lardan beri siyasi çalışmalarda yer aldığını söyleyerek, “Komplo gerçekleştiğinde sanki dünyamız başımıza yıkıldı” dedi. Dünyanın her yerinde halkın ayaklandığını ve eylemler gerçekleştirdiğini dile getiren Nermiye, özellikle kadınların açlık grevi eylemlerine başladığını ve aylarca siyah giysiler giydiğini anımsattı. Nermiye, açlık grevine giren gruplarda yer aldığını kaydederek, “Grevde olduğumuz süreçte polisler biber gazıyla bize saldırdı. Grevde olan herkesi dağıttılar. Biz de evlerimizde grevimize devam ettik. Gruplar halinde evlerde kalıyorduk. Daha sonra yine sokağa taşıdık yine saldırı oldu. Çocuğundan yaşlısına herkes sokakta direniyordu. Devlet Kürt halkının başına her şeyi getirdi. Ancak Kürt halkı tüm saldırılara ve katliamlara rağmen Önderlik için direndi. Hala direniyor” dedi.   ‘Önderlik tüm halklar için umuttur’   Nermiye, Kürt halkının komploya ve tecride karşı her alanda mücadelesini sürdürdüğünün altını çizerek, “Önderlik Kürt halkının iradesi ve ruhudur. Kürt halkı kördü, Önderlik Kürt halkının gözünü açtı. Sağırdı kulaklarını açtı. Bilinçsizdi, bilinçli yaptı. Önderlik Kürt halkına yol ve yöntem gösterdi. Yolumuzu aydınlattı” sözlerine yer verdi. Nermiye, şöyle devam etti: “Halk komploya karşı taş üstünde taş bırakmadı. O günleri asla unutmuyorum. Hafızamda hala taptaze o anlar. Tüm Kürt halkına ve halklara sesleniyorum. Tecride karşı sessiz kalmayın. Cezaevlerinde de büyük bir direniş var. Tutsakların yanında olmalıyız. Sesleri olmalıyız. Önderlik tüm halklar için umuttur. Tecrit kırılsın ve Önderlik özgür kalsın istiyoruz. Önderlik için hala gençler yaşamını yitiriyor. Önderlik bırakılırsa bu ölümler de duracak. Komployu bir kez daha kınıyorum. Serok Apo’nun özgürlüğü tüm halkların özgürlüğüdür.”