Kadınlar yoksulluk ve şiddet arasında tercihe zorlanıyor 2022-01-24 09:01:47     Öznur Değer   ANKARA - Nafaka tartışmaları ile kadınların yoksulluk ve şiddet arasında tercihe zorlanmasına ilişkin konuşan avukat Kübra Ekmen, “Nafaka hakkı, Türkiye’de ‘nafaka mağdurları’ adı altında bir grup azınlık ve iktidara yakın erkek tarafından gündeme getirilen bir konu. Türkiye’de böyle bir mağduriyet söz konusu değil. Yalanlarla bir yasa çıkarılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.   İstanbul Sözleşmesi’nin 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle feshedilmesinin ardından “nafaka hakkı” da tartışılmaya başlandı. Henüz Meclis’e sunulmayan ancak Meclis kulislerinde konuşulan 6’ncı Yargı Paketi’nde “nafaka hakkı”nın yeniden hedef alınacağı yorumlanıyor. Yoksulluk ve şiddet arasında tercih yapmaya zorlanan kadınlar, nafaka hakkına dair itirazlarını sokaklarda yükseltmeye başladı.   Konuya dair Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarından Kübra Ekmen, değerlendirmelerde bulunarak, “yalanlarla bir yasa çıkarılmasına izin vermeyeceklerini” belirti.   ‘Nafaka dezavantajlı durumda olanı koruma altına alır’   Kübra, nafaka hakkının, toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle ekonomik gücü eşit olmayan tarafların dengeleyici adalet sisteminden yararlandırılarak, ezilen ve dezavantajlı olan tarafı koruma altına almak olduğunu dile getirdi. Kanunlarda “Nafaka hakkı kadınlara verilir” gibi bir durumun söz konusu olmadığını ancak çoğunlukla Türkiye’de nafakanın kadınlara ödendiğini kaydeden Kübra, “Ekonomik güç eşitsizliklerinde dezavantajlı ve ezilen durumda olan kadınlar. İstanbul Sözleşmesi feshedildikten sonra iktidarın genel tutumları ve kadınlarla ilgili söylemleri nedeniyle, kadınların yıllardır mücadelelerle elde ettikleri kazanımları ortadan kaldırmaya yönelik başka adımları doğurabileceğini en başından beri konuşuyorduk. Bu kaygılarımız nedeniyle İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının sembolik bir anlamı olduğunu söylüyorduk. Çünkü aslında ona bağlı olarak sonradan yapılan 6284 sayılı yasanın varlığı devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından sonra kadınların haklarının ellerinden alınmasına yönelik yasal adımların devam ettirileceği kaygısını taşıyorduk. Nafaka hakkıyla ilgili durum da biraz bununla ilgili” şeklinde konuştu.   ‘10 kişiden 7’si nafakanın haksızlık olduğunu düşünmüyor’   6’ncı Yargı Paketi’nin şeffaf şekilde tartışılmadığını kaydeden Kübra, “Nafaka hakkı, Türkiye’de ‘nafaka mağdurları’ adı altında bir grup azınlık ve iktidara yakın erkek tarafından gündeme getirilen bir konu. Türkiye’de böyle bir mağduriyet söz konusu değil. Yapılan araştırmalara göre 10 kişiden 7’si, hem çocuğa verilen iştirak nafakasının hem de kadına verilen yoksulluk nafakasının bir haksızlık veya eşitsizlik olduğunu düşünmüyor. Fakat  burada bir manipülasyon şeklinde ‘Bir gün evli kaldı yıllardır nafaka ödüyor’ gibi algılar var. Magazinel kişiler tarafından sanki çok büyük miktarlı nafakalarla kadınlar hayat sürerken, erkekler icralık oluyormuş gibi sansasyonel haberler gündeme getirilerek, topluma bir infial varmış gibi, bunu öne sürerek konuyu Meclis gündemine taşıtmaya çalışıyorlar” ifadelerinde bulundu.   ‘Güçlüyü koruyup, ezileni mağdur etmek istiyorlar’   Nafakayla ilgili erkekler tarafından iddia edildiği gibi bir mağduriyetin yaşanmadığını söyleyen Kübra, nafaka hakkında tek mağduriyetin kadınlar ve çocuklar tarafından yaşandığına işaret etti. Kübra, yapılan araştırmalar doğrultusunda çoğu kadına yoksulluk nafakasının hükmedilmediğini aktarırken, “Çoğu kadın, bir an önce evliliği bitirmek adına yoksulluk nafakası almayı talep etmiyor. Kadın ya bu talebinden vazgeçiyor ya da mahkemeler tarafından bu karara hükmedilmiyor. Verilse bile bu rakamlar 100 ile 500 TL arasında değişiyor. Bunların ise ortalaması genel olarak 250 TL civarında. İstiyorlar ki kadın hem çalışmasın, evin bakımını üstlensin, erkeğin ve çocuğun hizmetini üstlensin, ev içi hizmet karşılıksız bir şekilde kadınlar tarafından yerine getirilsin hem de erkekler bir gün evliliği sonlandırdıklarında ekonomik eşitsizlik, adaletsiz bir şekilde hükmünü sürsün. Güçlü taraf güçlü olmaya devam etsin ve güçlüyü koruyup ezileni mağdur etmek istiyorlar. Böyle bir adalet sistemi kabul edilemez. Hukuk kabul etmez bunu” dedi.     ‘İktidar ne kadının çalışmasını ne de nafakadan faydalanmasını istiyor’   Yılların birikimiyle kadın kazanımlarının elde edildiğini belirten Kübra, kadının boşandığı erkeğe bağımlı kalmak istemediğini vurguladı. Nafaka tahsilatında da ciddi sorunlar yaşandığını sözlerine ekleyen Kübra, “Kadınlar nafaka almayacaksa o zaman kadınların istihdama katılmasının, eşit ücret hakkının, çocukların bakımının üstlenileceği kreşlerin devlet tarafından sağlanması imkanlarının önü açılmalı. İktidar bunu da kabul etmiyor. Ne kadının çalışmasını ne de nafaka hakkından faydalanmasını istiyorlar. Bunu hangi hukuk sistemi kabul eder? Bunu adaletin neresine sığdırabiliriz” diye sordu.   ‘Şiddet ilişkisine mahkum edilecekler’   Kadınların Türkiye’de devam eden ekonomik kriz çerçevesinde boşanmak için birden fazla kez düşünmek zorunda kaldıklarının altını çizen Kübra, “Meslek sahibi olan kadınlar bile iş bulmakta zorlanıyor, çocuk baktığı, evin bakımını üstlendiği ve çalışamadığı için bu kararı kolayca alamıyor. Nafaka hakkına sınırlama getirilirse veya zorlaştırılırsa kadınlar psikolojik, ekonomik, duygusal, fiziksel şiddete maruz kaldıkları ilişkilerinin içinde kalmaya mahkum edilecekler. Bunun önü açılacak. Çünkü kadın evliliği bitirip dışarı çıktığında en temel haklarını elde edemeyecek. Barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelme ihtimali var. Şiddete maruz kaldığı o evin içinde evliliğini sürdürme zorunluluğu hissedecek. Bunun önü açılmasın diye uğraşıyoruz. ‘Nafaka mağdurları erkekler’ diye bir şeyin olmadığını aksine kadınlara verilen nafakanın daha dikkatli şekilde uygulanmasının önünün açılması için çaba gösterilmesi ve görevlilerin görevini yerine getirmesi gerektiğini konuşmamız gerekirken bunun sınırlandırılmasını konuşuyoruz. Bu kadınları daha eşitsiz bir duruma sürükler. Kadınların ev içinde şiddete maruz kalma hali bir noktadan sonra kadın cinayetlerinin artmasına sebep olabilir” sözlerine yer verdi.   ‘Yalanlarla bir yasa çıkarılmasına izin vermeyeceğiz’   Türkiye’de yoksulluk nafakasının sanıldığı kadar kolay verilmediğini kaydeden Kübra sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ağır kusurlu olan taraf kadınsa, ekonomik olarak dezavantajlı durumda olsa bile nafaka hakkına hükmedilmiyor. Nafaka hakkına hükmedilmesi durumunda kadının yeniden evlenmesi veya bir ilişki yaşaması halinde nafaka sonlandırılıyor. Bunun gibi sebeplerden dolayı nafaka hakkı kolaylıkla sona erdirilebiliyor. Şeffaf olmayan bir şekilde bunu gündeme getiren kişilerin aksine biz bunu her yerde konuşmalıyız. Fakat bunu umutsuzluk aşılayarak değil, farkında olmamız ve mücadele etmemiz gereken şeyleri açık konuşarak bunlara izin vermeyeceğimizi her alanda belirterek, evlerimizde, işyerlerimizde sokaklarda bunlarla mücadele etmeye devam edeceğiz. Daha önce bunu başardık. Bir şekilde geri çektirdiğimiz yasalar oldu. Kadınlar örgütlenerek mücadele ettiğinde bunun bir karşılığı oluyor. Onlar azınlık. Tek avantajları iktidara yakın olmaları. Bir grup azınlık tarafından Türkiye’nin büyük sorunu gibi gündeme getirilen bu konuyu ‘hayır öyle değil böyle’ diyerek her yerde konuşup dile getirerek yalanlarla bir yasa çıkarılmasına izin vermeyeceğiz.”