Kürt kadınlar iktidarın hedefinde: İktidarın sonunu biz getireceğiz 2022-01-22 09:01:23   Dilan Babat   ANKARA - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, iktidarın Kürt kadınları hedef haline getirmesine dönük, “Hiçbir kadın kendini yalnız hissetmesin, arkalarında örgütlü gücümüz var. Çöken iktidarın kendisi olacak” sözleriyle yanıt olurken, cinsiyetçi saldırıların kendilerini pes ettiremeyeceğini vurguladı.   Kürt kadınları ve mücadeleleri AKP-MHP iktidarının hedefinde. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in tutuklu bulunduğu cezaevinde gardiyanlar tarafından tehdit edilmesi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’e ait 8 yıl önceki fotoğrafların basına servis edilerek cinsiyetçi hakaretlere maruz bırakılması kadın örgütlerinin tepkisini çekti.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, iktidarın Kürt kadınları başta olmak üzere kadın mücadelesine dönük saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Tekçi, milliyetçi bir rejim kurma peşinde’   Tüm iktidarların tekçi bir rejim inşa etmek istediği zaman önce kadınları hedef aldığını ve bununla beraber toplumu şekillendirmeye çalıştıklarını söyleyen Ayşe, tarihsel bir durumun bugün Türkiye’de de yaşandığını kaydetti. Ayşe, “20 yıllık bir iktidar var karşımızda. Kadına yönelik şiddet, cinsiyetçilik, erkek egemenliği AKP ile başlamadı. Ama AKP iktidarının önceki dönem iktidarlardan farkı, dünyada küçükte olsa gelişen kadın mücadelesine dönük kazanımları da ortadan kaldırmaya çalışan tekçi, dinci, milliyetçi bir rejimi kurmaya çalıştığını görüyoruz. Cinsiyetçi, dinci rejimin içerisinde de mücadele eden, karşısında duran bu egemenliği kabul etmeyenlere karşıda yoğun bir saldırısı var. Kendisinin ‘ustalık dönemleri’ dediği dönemlerde bu saldırıların yoğunlaşarak devam ettiğini görüyoruz. Öncesinde bir toplumsal desteğe ihtiyacı vardı.  Kadınlar lehine ufak ufak adımlar attı. Bu elbette iktidarın lütfu değil kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlar. En nihayetinde iktidar varlığını belirli bir garantiye aldığını düşündüğünde bu sefer tersinde bir yaklaşım geliştirdi” dedi.   ‘Özelde Kürt kadınları hedefte’   İktidarın tüm kazanımları hedef aldığını ve mücadele eden kadınları hedef alan bir perspektifle yaklaşmaya başladığına dikkat çeken Ayşe, “Bir taraftan da milliyetçilik yönelimi en fazla Kürt kadınlarına oldu. Toplamda Türkiye’de kadınlar AKP-MHP’nin hedefinde.  Ama özelde Kürt kadınları özgün ve özel bir hedef olarak karşımızda duruyor. Bir taraftan hem kendi kimliği ile mücadele veren hem de bu milliyetçi ve cinsiyetçi anlayışa karşı mücadele eden bu kesimin birleştiği nokta Kürt kadınları. Çokta dönüşüm yaratan, mücadeleleri ile kazanım elde eden ve toplumu kendisiyle beraber dönüştüren bir kadın hareketi ile karşı karşıyalar. Bunu saf dışı etmeden kendi rejimlerini kurumsallaştıramayacaklarının farkındalar. Bu nedenle Leyla Güven, Ayşe Gökkan, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve yüzlerce kadın gibi TJA’nın sürekli hedef alınması, Silopi’de üç kadının İŞİD vari yöntemlerle katledilmesi bu süreçlerin hiçbiri birbirinden bağımsız değil” diye belirtti.   ‘7 yıldır kadınlara kesintisiz bir saldırı var’   Ayşe, iktidarın kadınları bir taraftan elindeki zor aygıtlarla sindirmeye çalıştığını diğer taraftan ise yargıyı araçsallaştırarak bastırmaya çalıştığını vurguladı.  Mücadele eden kadınların çoklu saldırının hedefinde olduğunu dile getiren Ayşe, “Sokağa çıkarak kendilerini, yaşamlarını, geleceklerini savunduklarında kolluk şiddeti ile karşı karşıya kalıyorlar. Türkiye’deki basın kadınlara karşı bir tetkikçi görevi yapıyor. Kadınları hedef gösteren, şiddeti pornografikleştiren bir medyadan söz ediyoruz. İktidarın kadına yönelik perspektifini topluma empoze eden ve manipülasyon görevi görüyor. Hangi kanala bakarsak bakalım Kürt kadınlarına yönelik saldırı var. Türkiye’deki kadınlara haddini, yerini bildiren programlar görüyoruz. Diyanet dincilik üzerinden bunu kurguluyor. Eğitim içerisinde kendini var etmeye çalışarak, sürekli evliliği kutsayan ve kadın yaşamını geri planda tutan ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran dinen olmayan fetvalar veren bir diyanet var karşımızda. Yargıda mücadele eden kadını cezalandıran, bir taraftan erkeği ödüllendiren bir yargı. Bunun en temel nedeni mücadele etmemiz. İktidar başaramıyor, 7 yıldır kesintisiz bir saldırı var” şeklinde konuştu.   ‘Kumpasçı bir iktidarla karşı karşıyayız’    HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’e dönük dijital medya hesaplarında cinsiyetçi küfürlerin edilmesine de değinen Ayşe şöyle devam etti: “Kürtleri ve kadınları eşit vatandaş gibi kabul etmediklerinin farkındayız.  Anadilimiz yasaklanıyor, demokratik siyaset alanımız yok sayılıyor. Demokratik siyasette var olmak istediğimizde de ya kendimizi cezaevlerinde ya da iktidarın başka sopaları ile karşı karşıya kalıyoruz.  Ama demokratik ülkelerde devlet vatandaşına kumpas kurmaz. Ama bu ülkede iktidar vatandaşına kumpas kuruyor. Kumpasçı bir iktidar ile karşı karşıyayız.  Çözüm sürecinin yarattığı atmosferde ortaya çıkan bir görüntü üzerinden bu kadar çok zaman geçmesine rağmen zamanlaması çok manidar bir biçimde ortaya çıkarıldı. Partimize dönük kapatma tartışmaları yürütülürken, ortaya çıkması hiç tesadüf değil. Varsa bir delil demokratik hukuk sistemlerinde bunu yargı yürüttür. Ama Türkiye’de önce kendisine gazeteci diyen iktidarın tetikçisi bu fotoğrafları basına servis ediyor. Yeni ortaya çıkmış gibi bir süreç yürütülüyor. Bu aslında iktidarın Kürt düşmanı ve kadın düşmanı politikalarına karşı hukuku, anayasayı yok sayan bir göstergesi. Bir kumpasın olduğunu da hepimize gösteriyor.”   ‘Kendi beceriksizliklerinin üstünü örtmeye çalışıyorlar’   Diğer sorunlarda olduğu gibi iktidarın kumpas kurduğunu ve bazı olguları belirli bir süre içerisinde kendi elinde tutarak zamanı geldiğinde servis ettiğini ifade eden Ayşe, “Semra arkadaşımızın durumu da tamda böyle bir durum. Bu kadar sürecin hızlı işletilmesi de iktidarın küçük ortağının da bu meseleye nasıl yaklaştığının bir göstergesi. Dokunulmazlığın kaldırılma meselesine de dosyanın açılmasına da yargı karar vermedi. Önce küçük ortak talimat verdi, akabininde Cumhurbaşkanı talimat verdi ve meclis işlemeye başladı. Nasıl oluyorsa iktidar mensuplarının, bakanlarının işlediği suçlar hiç meclisin gündemine gelmiyor. Bir taraftan da güçsüzlüklerini ve suçlarını da örtbas etme yöntemi bu” sözlerini kaydetti.    ‘Çözülen iktidarın kendisi olacak’   HDP olarak, demokratik siyasette ısrarcı olduklarını ve Kürt sorununu demokratik yollarla çözemeyen iktidarların, çökmekten kurtulamadığını kaydeden Ayşe, “İktidar son çırpınışlarını yaşıyor. Bizi ne kadar hedef gösterirse göstersin bu hakikati ortadan kaldıramaz. Bu topraklarda var olan çözülemeyen sorunun her geçen gün biraz daha büyümesi ve topluma mal olmasını engelleyemeyecek. Çözülen, çöken ve bütün bu kumpaslara rağmen iktidarın kendisi olacak. Semra Güzel arkadaşımız gibi hiçbir kadın kendisini yalnız hissetmesin yanlarında çok güçlü bir kadın hareketi var. Bu saldırılar, cinsiyetçi yönelimler bizi pes ettiremez”  şeklinde konuştu.