Garibe'nin avukatları: Dosyanın üstü örtülüyor 2022-01-06 09:10:45   Rozerin Gültekin - Marta Sömek   İSTANBUL - Cezaevinde tecavüze uğrayan ve katledilen Garibe Gezer’in “cinsel saldırı” suçundan yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verilmesini “Hukuk vicdanından ve hukuk tekniğinden uzak bir karar” olarak yorumlayan avukatları, savcının taraflı bir soruşturma yürüttüğünü ve dosyanın kendilerinden kaçırılarak üstünün örtülmeye çalışıldığının altını çizdi.   Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde gardiyanlar tarafından tecavüz, cinsel işkence, tecrit, baskı ve her türlü şiddete maruz bırakılan Garibe Gezer, 9 Aralık günü hücresinde katledildi. Başlatılan soruşturmaya gizlilik kararı getirilirken, Garibe’nin avukatlarının cezaevi görevlileri hakkında “Nitelikli cinsel saldırı”, “İşkence”, “Zor kullanma yetkisinin aşılması” ve “Görevi ihmal” suçlarından, doktor İsmail Ülker hakkında da “Görevi kötüye kullanma” suçlarından yaptıkları suç duyurusu takipsizlik ile sonuçlandı. Savcı, Garibe’nin ısrarlı anlatımlarına ve görüntülere rağmen ortada tecavüzün olmadığını iddia etti.   Garibe’nin avukatları, takipsizlik kararına itiraz etmeye hazırlanırken, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.   ‘Dosya bizden gizlendi’   Garibe’nin maruz kaldığı işkence ve cinsel saldırı suçlarından dolayı suç duyurusunda bulundukları zaman dosyada gizlilik kararı olmadığını ve dosyaya erişebildiklerini ifade eden Garibe’nin avukatı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Savcı Garibe hayatta iken ifadesini dahi almadı. Sadece adli tıpa sevk etti. Kocaeli Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün raporu var. Orada açıkça Garibe yaşadığı tüm şiddeti anlatılıyor. Garibe’nin şüpheli şekilde yaşamını kaybetmesinden sonra işkence dosyasına da gizlilik kararı koyuldu. Açıkçası dosya bizden kaçırıldı, deliller bizden gizlendi. Biz delilleri inceleyemedik. Görüntülerin içinde olduğu CD’ler kırılarak bize teslim edildi. Hiçbir görüntüye ulaşmamızı istemediler. Garibe’nin ölümünden yaklaşık 15 gün sonra apar topar dosyayı kapatarak takipsizlik kararı verdi” diyerek olayın üstünün örtülmek istendiğine işaret etti.   ‘Şüpheli ölüm dosyası da kapatılmak isteniyor’   Bu yapılanların amacının Garibe’nin şüpheli bir şekilde ölümü, gördüğü işkence ve cinsel saldırı ile ilgili delillere avukatların ulaşmasını engellemek olduğunun altını çizen Eren, “Görüntü dedikleri iki dakika ile sınırlı. Oysa Garibe Gezer 21 Mayıs, 24 Mayıs ve 6 Temmuz tarihlerinde saldırıya maruz kaldı. Ama bütün bunların görüntüleri kaybedildi. Bütün bunlar bize savcının bu soruşturmayı ne kadar taraflı yaptığını açık bir biçimde gösteriyor. Nasıl işkence ve cinsel saldırı dosyasına takipsizlik karar vermişse amaçları Garibe’nin şüpheli bir şekilde ölümüne de aynı şekilde takipsizlik kararı vermek” uyarısında bulundu.   ‘Kadınlar Garibe’nin isyancı tavrını örnek almalı’   Cinsel saldırı suçundan dolayı açılan soruşturmaya takipsizlik kararı verilmesine ilişkin itirazda bulunacaklarını belirten Eren, devamında şunları belirtti: “Hukuk vicdanından ve hukuk tekniğinden uzak bir karar. Kamuoyunun vicdanını ilgilendiren bu konularda gizlilik kararının koyulması delillerin kamuoyu ve avukatlardan gizlenmesi içindir. Ben 30 yıldır insan hakları mücadelesi içindeyim, hukukun bu kadar yerlerde olduğu başka bir süreç hatırlamıyorum. Biz sonuna kadar devam edeceğiz. Garibe Gezer belki yaşamını yitirmiş olabilir ama hala bir şeyleri öğretmeye devam ediyor. Kadınlar Garibe’nin bu isyancı tavrını örnek almalı.”   ‘Garibe talepleri karşılanmayınca odasını ateşe verdi’   Garibe’nin ailesinin avukatı Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Veysi Eski de Garibe’nin tutsaklık sürecinde maruz bırakıldıkları, savcının izlediği “tutum”, cezasızlık politikaları, yargının işlememesi ve son olarak “cinsel saldırı” soruşturmasına getirilen takipsizlik kararına dikkat çekti. Veysi, Mayıs ayında Kandıra Cezaevi’ne sürgün edilen Garibe’nin burada tekli odada tutulduğunu, dilekçeler verdiğini ve arkadaşlarının yanına geçmek istese de izin verilmediğini hatırlattı. Garibe’nin dilekçelerini reddeden cezaevi idaresinin bir süre sonra da dilekçelerine cevap vermemeye başladığını kaydeden Veysi, yaşananları şu cümlelerle anlattı: “Garibe bunun üzerine çeşitli eylemler yapıyor, kapı dövüyor, bir süre açlık grevi yapıyor ama idare hiçbir şekilde Garibe’nin taleplerini karşılamıyor. Garibe’nin gösterdiği tepkilerden kaynaklı idare tarafından sürekli disiplin soruşturmaları açılıyor. Bunun üzerine Garibe taleplerinin karşılanması noktasında odasını ateşe veriyor, ardından ise Garibe hemen odasından alınıyor ve ‘süngerli odaya’ götürülüyor.”   ‘Garibe yalnız bırakılıyor’   Garibe’nin Adli Tıp Kurumu’na (ATK) verdiği ifadesinde erkek gardiyanlar tarafından çıplak aramaya maruz bırakıldığını ifade eden Veysi, kadın gardiyanlar tarafından da “süngerli odaya” götürülürken cinsel saldırıya uğradığını belirttiğini sözlerine ekledi. Garibe’nin avukatlarının bunun üzerine suç duyurusunda bulunduğunu belirten Veysi, “Garibe’ye savcılık tarafından ‘mala zarar vermekten’ açılan bir soruşturmada Garibe ifadesinde Cumhuriyet Savcısına cinsel saldırıya uğradığını anlatıyor ancak savcı hiçbir şekilde harekete geçmiyor ve Garibe yalnız bırakılıyor” dedi. Veysi, bu suç duyurusundan sonra da bir soruşturma başlatıldığını ve Garibe’nin ifadesi alınmadan Adli Tıpa sevk edildiğini aktardı.   ‘Savcı soruşturmayı karartmanın derdinde’   Veysi, savcının tahkikat isteğine dair şunları kaydetti: “Garibe hakkında açılan soruşturmada bir cinsel saldırıdan bahsediliyor, bu çok ağır bir suç. Üstelik devletin en fazla gözetiminin olduğu yerde ve devlet görevlilerine yönelik bir şeyden bahsediliyor. Cumhuriyet savcısı kılını bile kıpırdatmıyor, aynı cumhuriyet savcısı Garibe’nin ölüm dosyasını soruşturuyor. Bu savcının, savcılık etik kurallarına uyacağına dair çok ciddi şüphelerimiz var, kendisine böyle bir suçtan söz edildiği halde harekete geçmeyen cumhuriyet savcısının müvekkillerimizin kızının hayatını kaybetmesi olayında savcılık etik kurallarına uygun hareket etmeyeceğini düşünüyoruz. Savcının ilk yaptığı iş gizlilik kararı almak oldu, bu zaten savcının ne yapmak istediğini ortaya koyuyor. Buradaki ölümü soruşturmaktan ziyade olabildiğince karartmanın derdinde.”   ‘Cinsel saldırı meselesini kapatmaya çalışıyorlar’   Garibe’nin cinsel saldırı soruşturmasına savcılık tarafından takipsizlik kararının getirilmesine tepki gösteren Veysi, “Ölüm olayından sonra paldır küldür bir yerlerde müdahale oldu, işlemleri hızlı bir şekilde yapıyorlar, Deniz Tepeli’nin dahi ifadesi alınmıyor, sapkın bir katilin yazdığı mektup delil olarak kovuşturmaya yer oluyor. Bu açıkça bir müdahale olduğunu gösteriyor ve ölüm olayının temel sebebi olan cinsel saldırı meselesini kapatmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Garibe’yi ölüme götüren sürecin cinsel saldırıyla başladığının altını çizen Veysi, kardeşiyle yaptığı görüşmenin içeriğinin dahi başlı başına cinsel saldırının varlığına bir “delil” olduğunu vurguladı.   ‘Fecaat bir durum’   Garibe’nin kardeşiyle yaptığı görüşmenin dosyada da mevcut olduğunu paylaşan Veysi, “İdarenin yaptığı dinlemelerle ortaya çıkmış bir şey ve bir kadın kardeşine yaşadığı cinsel saldırıyı anlatmak zorunda kalıyor. Buna rağmen bir takipsizlik kararının verilmesi fecaat bir durum” şeklinde konuştu. Veysi karara ilişkin avukatları olarak gerekli itirazları yapacaklarını belirtirken, bir müdahalenin olduğuna da işaret etti.   ‘Dosyanın üstü kapatılamayacak’   Garibe’nin ailesinin adalet çağrısında bulunduğuna vurgu yapan Veysi, “Mücadele eden bir Kürt ailesinin neyle karşılaşabileceğinin somut bir örneği, tam bir insani trajedi. Ailenin temel talebi Garibe’yi ölüme götürenlerin, ölüme giden yolun taşlarını döşeyen herkesin hesap vermesi, bu hesabın da yargı eliyle sorulmasıdır” cümlelerini kullandı. Yargıya güvenmek istediklerini ifade eden Veysi, adaletin bir gün mutlaka tecelli edeceğini, dosyanın üstünü kapatamayacaklarını ve peşini bırakmayarak Garibe’nin ailesi ile birlikte takibini yapacaklarının mesajını verdi.   ‘Cezaevlerinde yaşananlar bir tehdit niteliğindedir!’   Veysi son olarak da Garibe nezdinde tutsakların intihara sürüklenmesinin bir konsept olduğunu dile getirerek, “İnsanlar hapishanelerde yaşam alanlarından koparılıp ağır psikolojik baskılarla intihara sürükleniyor. Özellikle kamuoyu bu alanda cezaevleri meselesine çok daha duyarlı olmalı, muhalif siyasi partilerin tamamının bu meseleyi birincil gündemleri haline getirmesi gerekiyor. Bugün cezaevlerinde yaşananlar, dışarıdakilere de bir tehdit niteliğindedir, ‘biz her şeyi sınırsız yapabiliriz’in mesajıdır” dedi.