‘Aysel Tuğluk’a yapılanlar intikam politikasının yansıması’ 2022-01-03 09:03:48   Rozerin Gültekin   İSTANBUL - ATK raporu gerekçe gösterilerek tahliye edilmeyen ağır hasta tutsak Aysel Tuğluk’un serbest bırakılmayarak ölüme terk edildiğini belirten kadınlar, Aysel ve diğer hasta tutsaklar için daha yüksek ses çıkartılması gerektiğini söyledi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere en az bin 605 hasta tutsak bulunuyor. 2021 yılında 64 tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi. Cezaevinde durumu ağırlaşan ve tedavi hakkı engellenen tutsaklar ölüme sürüklenirken, buna karşı başlatılan "nöbet eylemleri" büyüyor.     Cezaevlerinde durumu ağırlaşan tutsaklardan biri de 2016 yılından beri Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk.  Ağır sağlık sorunları yaşayan ve yaşamını tek başına idame ettiremeyen Aysel’e ilişkin kamu hastanesi tarafından “cezaevinde kalamaz” raporu verilirken Adli Tıp Kurumu birçok tutsak hakkında verdiği gibi tersi yönde rapor verdi.    Başta kadın örgütleri olmak üzere birçok kesim gerçekleştirdikleri eylem ve kampanyalarla Aysel’in serbest bırakılmasını talep ediliyor. Bu kapsamda İstanbul’da Demokrasi İçin Birlik üyeleri geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı'na faks çekerek, Aysel’in durumuna dikkat çekti.    DİB üyesi Nesteren Davutoğlu ve SODAP Sözcüsü Sevtap Akdağ, Aysel’in bir an önce serbest bırakılması gerektiğini söyledi.     ‘Tahliye edilmemesinin nedeni baskıcı iktidar’   Adaleti olmayan bir ülkenin bütün temellerinin sarsıldığını ifade eden DİB üyesi Nesteren Davutoğlu, Aysel’in zekası ve birikimiyle yıllardır demokrasi için mücadele ettiğini hatırlattı. Aysel’in tedavi edilmesinin demokratik hakkı olduğuna dikkat çeken Nesteren “Birçok tutsak arkadaş inadına yapılır gibi insan haklarından mahrum bırakılıyor. Aysel arkadaşımızın her gün zorlaşan yaşam koşullarını, bizler de hissediyoruz. Adalet Bakanı’nın sesimizi duymasını istiyoruz. Tahliye edilmemesinin nedeni baskıcı iktidar” dedi.     ‘Hukuk dışı davranışlar sergiliyorlar’   Adaletin olmadığı yerde barışın da olmayacağını belirten Nesteren, “Bütün sorunlar tek bir aklın yansımasından kaynaklanıyor.  Faşizan bir bakışla insanları ötekileştirerek, ülkeyi ikiye bölerek, hukuk dışı davranışlar sergiliyorlar. Kadınlar uyanış içerisindeler, bilinçliler mücadele etmek için yan yana geliyorlar. Aysel’e destek olmak için de birçok kadın arkadaş yan yana geliyor. Tutsaklar için insan haklarına uygun cezaevi koşulları ve tarafsız yargı olmalı” diye ifade etti.    ‘Toplum cezaevlerinde rehin alınmaya çalışılıyor’   Devletin siyasi tutsaklar üzerinde “siyasi rehine” ve  “intikam” politikalarını uyguladığını dile getiren Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüsü Sevtap Aktağ da uzun zamandır devam eden politikaların sonucunda bu durumun ortaya çıktığını söyledi.  Hasta tutsakların yaşamlarını sürdüremedikleri ve ölüme ramak kala dahi tahliye edilmediğini vurgulayan Sevtap, “Hasta tutsakların tahliye edilmemesi,  ölüme terk edilmeleri son süreçte çok sayıda mahpusun yaşamını yitirmesine neden oldu. Bu durum uygulanan politikaların facia durumuna gelindiğini gösteriyor. Uzun zamandır cezaevlerinde hak ihlallerinin yaşandığını, yaşamın sürdürülemediğini, her talebin hücre cezasına dönüştürüldüğünü görüyoruz. Devlet bu politikalar ile toplumu cezaevlerinde rehin almaya çalışıyor” dedi.   ‘Yüksek ses çıkartılmasına ihtiyaç var’   İktidarın sessiz, susturulmuş bir toplum yaratmaya çalıştığını ve bunu yapabilmek için halka gözdağı verilmeye çalışıldığını söyleyen Sevtap, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumun tecrit edilmesi için bir üst aşamaya geçiliyor. İçerisinde yaşadığımız süreç de bir cezaevi. Aysel Tuğluk cezaevinde simgeleşen bir isim sadece. Orada yaşayamayacağına dair defalarca rapor alınmasına rağmen bunun görmezden gelinmesi ve emir komuta zinciriyle hazırlanmış raporlarla tahliye edilmesinin önünde engel oluşturulması ve bizim bu durumu değiştiremememiz, her birimizin sorgulanması gereken bir konu. Yapılanlar intikam saldırısı dışında anlamlandırılabilecek durum değil.”   ‘İntikam politikasının yansıması’   Aysel Tuğluk’un Kürt kadın mücadelesinin, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesinin sembol isimlerinden biri olduğunu vurgulayan Sevtap, Aysel Tuğluk’a yapılanların intikam politikasının yansıması olduğunu kaydetti. “Mücadele, direnç ortaklığının bir an önce oluşturulması ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı daha yüksek ses çıkartılmasına ihtiyaç var” diyen Sevtap bu noktada birçok kesimin bir arada hareket etmesi çağrısında bulundu.