Avukat Heval Yıldız Karasu: Soylu çetelerin azmettiricisi 2021-12-29 09:02:28     Öznur Değer   ESKİŞEHİR - Hukuk bürosu faşist bir grup tarafından silahla basılan avukat Heval Yıldız Karasu, ülkede artan nefret söylemleri ile ırkçı saldırıların azmettiricisinin Süleyman Soylu olduğunu ifade ederek, “Söylemler hukuku besliyor, hukukun cezasızlığı da bu söylemleri fiiliyata dönüştürenleri daha çok cesaretlendiriyor” diyerek, saldırılara karşı yan yana durulması çağrısında bulundu.   Siyasi iktidarın nefret ve ayrıştırıcı söylemleri ülkede ırkçı saldırıların artmasına zemin sunarken, yargının cezasızlık politikası da saldırganları cesaretlendiriyor. Bu yıl özelde Kürt, göçmen ve mültecilere yönelik artan ırkçı saldırılardan biri Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’nde partili Deniz Poyraz’ın, diğeri de Konya’nın Meram ilçesinde Kürt Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledilmesi ile sonuçlandı.   Failler tutuksuz yargılandı    Toplumu etkisi altında alan nefret söylemleri doğrultusunda saldırıya maruz kalanlardan biri de Şerzan Kurt, Uğur Kaymaz, Gezi Direnişi, Ali İsmail Korkmaz, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı gibi önemli davalarda avukatlık yapan Heval Yıldız Karasu. Heval’in Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde bulunan hukuk bürosu 25 Eylül 2018’de faşist bir grup tarafından silahla basıldı. Başlatılan soruşturma kapsamında failler Ahmet Yalım, Furkan Kaya, Emre Yaş, Ahmet Yüksel, Emin Doğramacıoğlu, Onur Demiriş ve Ömer Bulut tutuksuz yargılanmaya başladı. 20 Aralık’ta Eskişehir 6’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında ise başka suçtan tutuklu bulunan faillere alt sınırdan biraz uzaklaşılarak “suç delillerini gizleme, yok etme veya değiştirme”, “mala zarar verme”, “ruhsatsız tabanca bulundurmak”, “silahla tehdit”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek” suçlarından 3 yıl 4 ay 15 gün ile 8 yıl 4 ay 15 gün arasında değişen hapis cezaları verildi.   Yürütülen ayrıştırma politikaları sonucunda nefret saldırısına maruz kalan avukat Heval Yıldız Karasu, faillere verilen ceza ile ülkede artan nefret ve ırkçı saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘AKP’nin adayı Volkan Doğan da bahsettiğim çetelerle işbirliği yapıyordu’   Hak savunucusu olarak birçok davaya baktığını belirten Heval, hedef olarak seçilmesinin bir nedeninin bu olduğunu düşündüğünü ifade etti. Bürosunun bulunduğu Odunpazarı’nda çeteleşmenin olduğunu söyleyen Heval, “Temmuz 2018’de büroya taşındım ve Eylül’de tabelamı astım. O süreçte belediye seçimleri vardı. AKP’nin adayı Volkan Doğan da bahsettiğim çetelerle işbirliği yapan bir adaydı. O dönemki Odunpazarı Belediyesi de CHP’nindi. Onların kendi arasında bir rekabeti vardı. Saldırının bir boyutu buydu. O dönem kitle örgütleri, sendikaların, insan hakları mücadelesinin yoğun olduğu bir dönemdi. Bizim de Emek Partisi (EMEP) olarak, sendika olarak o süreçte oldukça aktivitemiz vardı. ‘Gözümüz üzerinizde’ der gibi korku salmak da olabilir amaçları” dedi.   ‘Mafyatik bir sistem’   Çete grubunun Odunpazarı’nı haraca bağlamış bir mafyatik sistem inşa ettiğini kaydeden Heval, “Benimle konuşma ve tartışma gereksinimi bile duymadan doğrudan saldırı planlıyorlar. Büromun aşağısında Osmanlı Kafe diye bir yerde gece buluşuyorlar. Benim büro levhamda ‘Kat: 2 Daire: 6 yazıyor ama bunların kurşunladıkları yer kat 1. Komşumun evini kurşunluyorlar. Neyse ki o gün evde yoktu. Çünkü kurşunlama mesafesi bir insan boyu mesafesinde. Onları yitirmiş olabilirdik” şeklinde konuştu.   ‘3 yıl boyunca silahların gölgesinde gidip geldim’   Saldırının ardından bürodan çıkmasının istendiğini belirten Heval, korku imparatorluğu ülkesinde küçük korku imparatorluğu mahallesini kuranların başarı elde edememesi için çıkmadığını vurguladı. Heval, saldırıdan sonra Eskişehir’de demokratik kitle örgütleriyle kitlesel bir açıklama yaparak mesaj verdiklerini belirtirken, “Ben kamuoyunun gücüyle 3 yıl boyunca oraya silahların gölgesinde gidip geldim” sözlerine yer verdi.   ‘Devlete çarpınca tutuklandılar’   3 yıllık dava sürecinde hiçbir failin tutuklanmadığına dikkat çeken Heval, emniyetin saldırının önünü kesebileceğini, ancak bunun “danışıklı-dövüş olduğunu” dile getirdi. Bu çete grubunun yaptığı işin sadece Eskişehir’le sınırlı olmadığını söyleyen Heval, “Bu çete grubu çek-senet olayına giriyor. Devletin yönetenlerinden birinin tanıdığına çarpınca o dosyadan tutuklanıyorlar. Biz daha fazla şeyin araştırılmasını istediğimizde, savcının yapması gereken işi bana yüklemeye başladı hakim. Bunların suç sabıkalarına baktığımda tablonun daha büyük olduğunu anladım ve mahkemeye de göstermeye çalıştım. Bunların silahlı bir örgüt olduğunu söyledik. Bu suç dosyalarından dolayı ceza verildi. En nihayetinde bunlar onların bir dönem ‘iyi çocuklarıydı’ o yüzden de alt sınırdan ceza vermeyi tercih ettiler” dedi.   ‘Hukukla siyaset birbirini besliyor’   Ülkede artan ırkçı saldırı ve nefret söylemlerine dikkat çeken Heval, Konya’da Kürt Dedeoğulları ailesine yönelik gerçekleşen katliam ile HDP İzmir İl binasında katledilen Deniz Poyraz’ı hatırlattı. Geçtiğimiz günlerde de İzmir’de 3 mültecinin yakılarak katledildiğine işaret eden Heval, “Siyasetle hukuk iç içe, beraber yürüyor. Kürtlere ve mültecilere yönelik uygulanan cezasızlık politikası ve söylemler de iç içe. İkisi de birbirini besliyor. İçişleri Bakanı’nın söylememesi gereken sözleri söyleyip ondan güç alan bir güruh, kendine bunu görev biçiyor ve saldırıyor. Akabinde de hukuk bunu cezasızlıkla beslediği zaman birbirini kısır döngü içinde besleyen bir düzene doğru ilerliyor bu iş. Ne zaman ki bu tür davalara kitlesel olarak sahip çıkılır, bir kamuoyu oluşursa bu olaylar çok çabuk kapanmaz” şeklinde konuştu.   ‘Soylu çetelerin azmettiricisi’   Herkesin bu saldırılara “hayır” demesi ve saldırıya uğrayanların yanında olabilmesi gerektiğini vurgulayan Heval, şöyle konuştu: “Birileri birilerinin yaşamını belirleyemez, yaşam şeklini belirleyemez. Benimki sadece bir kurşunlanma vakasıydı. Bunlar ölümle, daha büyük katliamlarla sonuçlanıyor. Korkuyu yenmenin tek bir çözümü var, yan yana gelmek ve ‘Biz halk olarak sizden daha güçlüyüz’ diyebilmek. Soylu, söylediği bir cümleyi kendine görev edinen çetelerin azmettiricisi oluyor. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki öteki olana yönelik gerçekleşen saldırılarda karşınızda duyarlı bir mahkeme yoksa o da kendini oradan besliyor. ‘Bununla zaten devlet uğraşmıyor ben de bununla uğraşıp kendimi yakacağıma dosyayı cezasızlıkla kapatırım’ diyor. Söylemler hukuku besliyor, hukukun cezasızlığı da zaten bu söylemleri fiiliyata dönüştürenleri daha çok cesaretlendiriyor.”     Dayanışma mesajı   Heval, bir yerde gerçekleşen nefret söyleminin ülkenin tamamını etkilediğine değinirken, meslektaşlarının bu nefret söylemlerinin karşısında durmak gibi bir görevi olduğunu kaydetti. Heval, “Bir korku imparatorluğu yaratılmaya çalışılıyor ve ‘O korku imparatorluğunda tek başına değilsin, ben de seninle beraberim’ denildiğinde insanlar kendilerini güçlü hissediyorlar ve dik duruyorlar. Hepimizin üzerine düşen görevi yapmamız gerekiyor” şeklinde çağrıda bulundu.