Halkın moral, gençlerin cesaret kaynağı: Taybet Ana 2021-12-19 09:01:52     Rojda Aydın - Derya Ren   ŞIRNAK - Evinin sokağında polis kurşunu ile katledilen Taybet Ana’nın yaşamını yitirmesinin 6’ınci yıldönümü vesilesiyle konuşan kızı Şarıstan Alga, annesinin verdiği mücadeleyi asla unutmayacaklarını söyleyerek, “Onun bir zılgıt çekmesi bile çok büyük moral oluyordu. Annem belki eline silah alıp savaşmadı ama onun gençlere verdiği cesaret çok büyüktü” dedi.   “Taybet Ana” Kürt kadın direnişinin yanı sıra erkek-devlet zihniyetinin kadın ve Kürt düşmanlığını gözler önüne seren simge isimlerden. Taybet İnan, özyönetim süreçlerinde cenazesinin 7 gün sokakta bekletilmesiyle hafızalarımızda yer edindi, Taybet Ana’nın mücadelesi, halka ve gençlere verdiği moral, motivasyon Silopi’de herkes tarafından biliniyor.    Taybet Ana’nın ardından akıllarda kızı Halime Akın’ın “Biz hiç uyumadık, kuşlar ve köpekler gelir diye. Annem orada yattı biz ise onun hemen birkaç metre ötesinde öldük” sözleri kaldı.    Bazı hikayeler vardır, dile getirilmesi zor ve bir o kadar acı olan. Silopi’de özyönetim süreçlerinin yaşandığı 14 Aralık 2015 yılında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği günde komşusunun evinden kendi evine geçmek istediği esnada keskin nişancılar tarafından vurulan Taybet İnan’ın (Taybet Ana) hikayesi de bu hikayelerden sadece biri. 7 gün 7 gece cenazesi sokakta bekletilen Taybet Ana’yı almak için giden kayınbiraderi Yusuf İnan da asker ve polislerin açtığı ateş sonucunda yaşamını yitirdi. Taybet Ana ve Yusuf İnan’ın cenazesi ailelerine haber verilmeden 23 günün ardından korsanvari bir şekilde defnedilmişti.   “Üşüyorum ve çok susamışım” sözleri ile çocuklarının hafızasından çıkmayan Taybet Ana’yı kızı Şarıstan Alga anlattı.   ‘En büyük zulmü devlet yaptı’   Annesinin her zaman birlik ve beraberlik isteyen bir konumda yer aldığını ifade eden Şarıstan, Taybet Ana’nın mücadele eden herkesi kendi çocuğu gibi gördüğünü söyledi. Annesinin çok büyük zorluk ve baskılardan geçtiğini belirten Şarıstan, “En büyük zulmü de devlet kendisine yaptı. Önce oğlu tutuklandı, sonra eşi ve daha sonra kayını tutuklandı. Bu saydıklarımın hepsi hala cezaevinde” dedi.   ‘Bodrumda vahşi bir şekilde katledildiler’   1993 yılında çocukların oyun oynadığı bir alanda yaşanan mayın patlaması sonucu ikisi kardeşi olmak üzere 7 çocuğun yaşamını yitirdiğini hatırlatan Şarıstan, “O çocuklar için sadece bir tane mezar yaptık. Çünkü o çocukların bedenleri bombalar ile paramparça olmuştu. Her birinin bedeninden sadece bir parça vardı. Bundan kaynaklı da biz de 7’sini bir mezara defnettik. Bu kadar zulüm ve baskı sonucunda büyük ablam Sozdar İnan katılım yaptı. Orada birkaç yıl kaldıktan sonra özyönetim süreçlerinde Cizre’ye geldi. Orada bodrumda vahşi bir şekilde katledildi. O sürede annem ‘siz buradan gidin sizin çocuklarınız daha çok küçük’ demişti. Ben onun da bizimle gelmesini istedim. Ancak o ‘onlar benim çocuklarım ben onları nasıl bırakıp giderim’ dedi” diye kaydetti.   ‘Annemin ve şehitlerin davasının yanında olacağım’   Şarıstan, çatışmaların yaşandığı süreçte Taybet Ana’nın evde oturamadığını kaydederek, bu durumun yaşamını yitirene kadar devam ettiğini ifade etti. 7 gün 7 gece bekletilen cenazeyi almak isteyen kişilere de polisin kurşun sıktığını hatırlatan Şarıstan, “Ben o süreçte bize yaşatılan vahşetin dünyada örneğini görmedim. Ne olursa olsun ben yaşayana kadar unutmayacağım. Ben 30 yaşındayım, bir 30 yıl daha yaşasam da yapılanları asla unutmayacağım. Benim çocuklarım daha küçükler ancak onlar da yapılanları soruyorlar. ‘Neden nenemizin fotoğrafı duvarda asılı, neden yanımıza gelmiyor?’ diye soruyorlar. Yaşadığım müddetçe ben annemin ve şehitlerin davasının yanında olacağım. O süreçte ben köye gittim annem beni aradığında moralinin yerinde olduğunu ancak şarj probleminden kaynaklı fazla konuşamayacağını söyledi. Üzerinden birkaç gün geçtikten sonra annemin yaralandığını söylediler. Biz elimizden geldiği kadar bir şeyler yapmaya çalıştık. Ancak bu pek mümkün olmadı” diye konuştu.   ‘Cenazemizi vermediler’   Polislerin kendilerini Silopi'ye bırakmadığını söyleyen Şarıstan, “Annemin vurulduğu yerden 4 metre uzaklıkta durduk. Daha sonra amcam onun yanına gitmek istedi. Ancak onu da kurşun yağmuruna tuttular. Amcam orada yaralandı. Ablam onun cenazesini almak için beyaz tülbent kaldırarak gitti. Ama ona da kurşun yağdırdılar. Daha sonra amcam da orada yaşamını yitirdi. Annemin cenazesini aldıktan sonra onu Şırnak’a götürdüler. Sonra başka yerlere. Ben anlamıyorum ölmüş bir insanın cenazesini neden bu kadar gezdiriyorlar? Cenazemizi vermediler” sözlerine yer verdi.   ‘Bizim için büyük bir kayıptı’   Taybet Ana’nın topluma büyük moral olduğunun altını çizen Şarıstan, şunları ekledi: “Onun bir zılgıt çekmesi bile çok büyük moral oluyordu. Annem belki eline silah alıp savaşmadı ama onun gençlere verdiği cesaret çok büyüktü.” Taybet Ana'yı unutmayacaklarını belirten Şarıstan, “Bizim için çok büyük bir kayıp oldu. Onun ölümünü kabullenmek çok zordu. Taybet Ana’yı 7 gün 7 gece sokakta bırakan kişiler ceza almalılar. Bizim tek isteğimiz bu” ifadesini kullandı.