Tahliye olan Barış Annesi: Tecrit Kürt halkına uygulanıyor 2021-12-10 09:02:19   İSTANBUL - Geçtiğimiz günlerde tahliye olan Barış Annesi Zübeyde Adar, gözaltında olduğu sırada ve cezaevinde ajanlık dayatması, çıplak arama işkence ve daha birçok ihlale maruz kaldığını söyledi. Tüm bu yaşadıkları karşısında sessiz kalmayacağını vurgulayan Zübeyde, “El ele verelim her alanda olalım” dedi.    Türkiye’de Kürt anneleri yıllardır toplumsal barışın sağlanması için Barış Anneleri çatısı altında mücadele yürütürken, her fırsatta polisin ve yargının hedefi oluyor. Bunlardan biri olan Zübeyde Adar’ın da 6 Nisan günü “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla evi basıldı ve üç gün gözaltında tutulduktan sonra Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi’nde çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.   Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürülen Zübeyde, çıplak aramaya maruz bırakılmasının yanı sıra pek çok hak ihlal ile karşılaştı. 1 Aralık günü görülen duruşmada ise tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak tahliye edildi.    Zübeyde ile cezaevi sürecinde yaşadıklarını ve tecrit uygulamalarını konuştuk.      Evine baskın yaptıkları esnada oğlunun kapıda polisler tarafından şiddete maruz kaldığını söyleyen Zübeyde, o güne dair şunları aktardı: “Üç polis içeri girdi. ‘Feride Feride’ diye seslendiler onlara Feride diye birinin olmadığını söyledim. Adımı söylediğimde ‘o zaman tamam Zübeyde Adar’ı bulduk’ dedi. ‘Sakin olun dedim bir yere kaçmıyorum’ dedim. Onlara gelinimin hamile olduğunu, şu an duşta olduğunu ve taksiyi aradığımı hastaneye götüreceğimi söyledim.  Onlar da banyoya bakmak istedi. İzin vermedim ardından kadın polis gelip baktı. Evim didik didik arandı. Çıkarılan gürültü çocukları korkuttu.”   ‘Polisten şiddet gördüm’   Aşağı indirildiği esnada evin etrafının sarıldığını, farklı açılardan fotoğraflarının çekildiğini aktaran Zübeyde, ayrıca götürüldüğü hastane kapısında polis şiddetine maruz kaldığını belirtti. Zübeyde, “Hastane bulamadıkları için iki farklı hastaneye götürüldüm. Hastaneden çıktıktan sonra polis eliyle kafamı eğmek istedi. İzin vermedim. O esnada arbede yaşandı, kolumu sıktı, tekme attı. Kollarım yara bere ve morluklar içinde kalmıştı” diye ekledi. Zübeyde, Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube'de duvara yüzüstü yaslandırıldığını hem şiddet hem de psikolojik şiddetle üstünün arandığını ve tekrardan fotoğraflarının çekildiğini ardından nezarethaneye indirildiğini ifade etti.     Ajanlık dayatması   Nezarethanede bir saat kaldıktan sonra, kadın polisin olmadığı, yedi erkek polisin olduğu küçük bir odaya götürüldüğünü söyleyen Zübeyde, polisler tarafından ajanlık dayatmasına maruz kaldığını dile getirerek, “Bana ‘aramıza hoş geldin Zübeyde’ dediler. Cevap vermedim. ‘Burada herhangi bir bilgisayar veya yazılı bir şey yok sadece biraz senle ilgileneceğiz’ dediler. Kesinlikle kabul etmeyeceğimi söyledikten sonra beni kapıya götürdüler. Bir polis amirine ‘neden gönderdiniz?’ diye sordu, amiri de ‘görmedin mi sert biri böyle bir ifade vermez götürün’ dedi” diye belirtti.      ‘Kürt olduğum için buradayım’   Emniyet ifadesi alındığı sırada ellerinin kelepçelendiğini ve bu nedenle bileklerinde morarmaların oluştuğunu belirten Zübeyde, savcılık ifadesinin de emniyette alındığını kaydetti. Çıkarıldığı mahkemece tutuklandığını ifade eden Zübeyde, “Arabada bir polis bana ‘utanmıyor musun? Elli yaşına geldin bu işlerle uğraşıyorsun’ dedi. Bende ‘asıl sen utanmıyor musun? Elli yaşında bir kadını buraya getirdin. Kürt olduğum için beni buraya getirdin’ dedim” diyerek cezaevine götürülmeden önce yaşadıklarını paylaştı.    ‘Çıplak aramaya maruz kaldım’   Götürüldüğü Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde çıplak aramaya maruz kaldığını söyleyen Zübeyde, şöyle devam etti: “Bakırköy’de çıplak aramaya maruz kaldım. Buna tepki verdim. Ondan sonra beni test sonucu pozitif olan arkadaşımla aynı hücreye koydular. Benim birçok hastalığımın olduğunu bildikleri halde 3 gün beraber kaldıktan sonra arkadaşımı çıkardılar. 14 gün boyunca orada kaldım. Ardından tekrardan test yapmaya götürdüler. Bundan dolayı da başka hücrede 14 gün daha kaldım.  Yaklaşık bir ay boyunca tek başıma hücrede kaldım. Daha sonra götürüldüğüm koğuşun kapısında tutsaklar tarafından ‘Jin jiyan azadi’ sloganı ve zılgıtlarla karşılandım.”   ‘İçeride de dışarıda da baskı var’   Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine de değinen Zübeyde, baskı ve ihlallerin sadece cezaevinde olmadığını, kadınların dışarıda da baskı içerisinde olduğunu vurguladı.  Zübeyde, “Zindanda hasta arkadaşlarımız var. Dilekçe yazdığımız halde hastaneye götürülmüyorlar. Elim koğuş kapısına sıkıştı ve ezildi. Vücudumda zaten morluklar vardı. Kaç kere dilekçe yazmamıza rağmen beni hastaneye götürmediler. Her gün koğuşa gelip arama yapıyorlar, ne kadar eşyamız varsa karıştırıyorlar, biz hücrede olmamıza rağmen arama yapıyorlar. Bu tarz psikolojik baskıları asla kabul etmiyorduk. Bir kadın ve anne olarak her zaman başımızı dik bir şekilde karşı duruyorduk. Cezaevinde kadınların üzerinde baskı var ama birçok şeyin olduğunu televizyonda görüyorduk” dedi.    Hak ihlalleri   Birçok tutsağın infazının ertelenmesinin hukuk dışı olduğunun altını çizen Zübeyde, “Arkadaşlarımız zindanda tahliyesi gelmiş bırakmıyorlar. Şarkı söylüyoruz, slogan atıyoruz hemen soruşturma açıyorlar. Arkadaşlarımızı rehin alıyorlar. İnsanları nasıl rehin alabiliyorlar? Cezaları bitmiş, serbest olmaları gerekiyor. Hak, hukuk ve demokrasi var diyorlar nerde hak hukuk? Kürt adının geçtiği hiçbir şeyi kabul etmiyorlar. Kürtçe konuşuyoruz, tepki veriyorlar kabul etmiyorlar. Bize yaklaşımları çok sert. Kapıya geldiklerinde ordu gibi geliyorlar. Bize haber vermeden koğuşlarımızı değiştiriyorlar. Kürt kimliğimiz üzerinde baskıları çok oluyor. Bu, kabul edilecek bir şey değil. İhtiyaçlarını karşılayacak durumda olmayanlar var. Gardiyanları çağırdıklarında gelmiyorlar, ‘canımız ne zaman isterse o zaman geliriz’ diyorlar. Böyle bir şey olur mu? Kadınlardan ve annelerden korkuyorlar bundan dolayı baskı uyguluyorlar” dedi.   'Tecrit Kürt halkına uygulanıyor'   Zübeyde, İmralı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin bütün Kürt halkına uygulandığının altını çizdi. Annelerin, el ele verip barış ortamını sağlamasını istediğini belirten Zübeyde, “Asker anneleri için de söylüyorum gelin ele ele verelim. Cezaevleri önünde basın açıklaması gerçekleştirelim. Sesimizi çıkaralım. Çocuklarımız çok eziyet çekiyorlar. Ben şahit olmuş bir insanım. Sesimiz onlara ulaştığında güçleniyorlar. Her alanda olmamız lazım” çağrısında bulundu.   Zübeyde son olarak Bakırköy Cezaevi’ndeki arkadaşlarına selamlarını göndererek yoldaşları için bir de ezgi seslendirdi.