‘Toplumun nefes alması için tecrit koşullarına son verilmeli’ 2021-12-07 09:01:06   İSTANBUL - İmralı Cezaevi’nde başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan baskı ve tecrit koşulları hakkında konuşan MA-TUHAYDER Eşbaşkanı Esin Çelik, toplumun nefes alabilmesi için tecrit koşularının son bulması gerektiğini söyledi.   İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve tutsaklara yönelik ağırlaştırılmış tecrit rejimi sürdürülüyor. PKK Lideri ve yanında bulunan diğer 3 ismin, 8 aydır dış dünya ile hiçbir şekilde teması olmazken, İmralı’da hayata geçirilen tecrit tüm cezaevlerine de sirayet ediyor. Öyle ki tahliye olması gereken tutsakların infazı yakılarak tahliyeleri yapılmıyor, “suçlu kartı” dayatmasında bulunuluyor ve tutsaklar birçok hakkını “disiplin cezaları” gerekçe gösterilerek kullanamıyor.   Diğer yandan, hak ve hukuk örgütleri, cezaevlerinde işkence sistemine dönüşen baskılara karşı periyodik olarak hazırladıkları raporları kamuoyu ile paylaşıyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Marmara Tutuklu Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) de 1 Aralık günü yaptıkları açıklama ile Silivri Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine dair raporlarının detaylarını açıklamış, cezaevlerinde tecrit uygulamalarının derinleştiği uyarısında bulunmuştu.   MA-TUHAYDER Eşbaşkanı Esin Çelik, cezaevlerinde artan hak ihlallerine ilişkin  ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.   ‘Gerekçesiz bir şekilde infazlar yakılıyor’   Adalet Bakanlığı’nın 2020 yılında çıkan infaz paketi sonrası cezaevi izleme kurullarına yetkileri devretmesi ardından birçok hak ihlalinin gerçekleştiğini söyleyen Esin, “Cezasını tamamlamış tutsakların tahliye edilmemesi bunlardan bir tanesi. Bu yönlü çok ciddi başvurular var. Birçoğu gerekçesiz bir şekilde ertelenmiş ya da direkt infazları yakılmış. Normal prosedürde bu heyet tutsaklar ile görüşür, o görüşmenin sonucunda değerlendirmesini yapıp bir sonuç bildiriyor. Bu heyetteki kişiler oturdukları masadan kişinin ismi üzerinden değerlendirme yapıp ya erteleyebiliyor ya da infaz yakmaya götürülüyor”  şeklinde konuştu.   ‘Kişiyi sadece mahkeme yargılar’   Keyfi uygulamalar ile infazların yakıldığını aktaran Esin, kütüphaneden dini içerikli kitap alınmadığı gerekçesiyle ve hiç disiplin ya da hücre cezası olmadığı halde infazların yakıldığının örneklerini verdi. Esin, “Her ne kadar infaz paketi ile yasalaştırılsa da hukuka aykırı bir durumdur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre tutsak kişiyi sadece mahkemeler yargılar. Herhangi bir kişi ya da kuruluş yargılayamaz, ceza veremez. Bu da bize gösteriyor ki devlet tarafından yasalaştırılmış olsa da hukuken aykırı bir durumdur. Cezaevi izleme heyetlerinin görevlendirilmesine bir an önce son verilmesi gerekiyor” dedi.   ‘İmralı tecridi son bulmalı’   Abdullah Öcalan'a uygulanan ağır tecrit koşullarının bütün cezaevleri ve topluma yansıdığını ifade eden Esin, şu değerlendirmede bulundu: “Hukuksuzca uygulanan hak ihlalleri son süreçte insanlık dışı uygulamalara dönüştü. Bunlar İmralı Ada Hapishanesi’nde Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecridin yansımalarıdır. Bu sadece cezaevlerine de yansımıyor, tüm topluma sirayet etmiş bir durumda. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit kalkmadıkça ne cezaevlerindeki hukuksuz uygulamalar bitecek ne de bu toplumun üzerindeki korku ve sindirilmişlik havası sona erecek. Toplumun nefes alabilmesi için daha özgür ve demokrat bir Türkiye oluşabilmesi için ilk önce yapılması gereken İmralı üzerindeki tecridin bir an önce sonlandırılmasıdır.”   Açık görüşler başladı   Pandemi koşullarının uygulandığı Mart 2020’den bu yana cezaevlerinde açık görüşlerin kaldırıldığını hatırlatan Esin,  aylardır pandemi koşullarının esnetilmesine rağmen cezaevlerine bir yansımasının olmadığını vurguladı. Esin, “Son Bilim Kurulu açıklaması ile 1 Aralık gününden itibaren açık görüşlerin yapılabileceğine dair bir karar açıklandı. Ama daha ne şekilde olacak, burada da bir ayrılık söz konusu olacak mı? Onu net bilmiyoruz. Kişilerin açık görüş hakkı hak ve özgürlüklere giren bir durumdur. Marmara’nın dışında ailesi olan birçok tutuklu, hükümlü arkadaş var. İki yıla yakındır aileleriyle görüşemiyorlar. İki yıl sonra aileleri ile bir araya gelip sıcak temas kurabilmek için bu ayrımın yapılmaması gerekiyor. En azından şu an bize yansıyan bir şey yok” ifadelerini kullandı.   Silivri Cezaevi’nde yaşananlara da dikkat çeken Esin, görüş için giden tutsak yakınlarının görüşlere gittikleri sırada birçok hak ihlali ve insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını dile getirdi. Esin, “Açık görüşlerde de bunun nasıl bir yansıması olacak, önümüzdeki günlerde yapılacak ilk açık görüşte somut bir şekilde göreceğiz” diye ekledi.   ‘Yaka kartı’ dayatması   Uzun süredir uygulanmayan “yaka kartı” dayatmasının tekrar Silivri Cezaevi’nde uygulandığını aktaran Esin, “Silivri 5 Nolu şu anda 5 kampüs içerisinde 5 cezaevine ayrılmış durumda. 2 Nolu, 3 Nolu  ve 7 Nolu gibi dağıtımlar oldu. Bize aileler tarafından en yoğun taleplerin geldiği 3 Nolu Cezaevi’dir. Kartın üzerinde isim ve soyadının yanında ‘terör’ ibaresi yazılıyor. Bu hem onur kırıcı hem de kişilik haklarına saygısızlıktır. Silivri 5 Nolu’nun yoğunluğu siyasi tutsaklar ama şu anda farklı suçlardan tutsaklar da var. Bu yarın öbür gün üzerinde taşıdığı ‘terör’ ibaresi kimlik kartı cezaevi içerisinde belki saldırılara da uğramalarına sebep olacak. Bu bir yandan da teşhir etmektir. Ailelere psikolojik yansıması oluyor. Uygulamaya bir an önce son verilmeli” çağrısında bulundu.   ‘Tutukluların hakları tamamen ellerinden alınmış’   Her tutsağın cezaevi içerisinde tanınmış hakları olduğunu söyleyen Esin, şöyle konuştu: “Tutsaklar sağlık hakkı, görüş hakları, sosyal haklar gibi haklara sahiptir ama görüyoruz ki özellikle siyasi tutsaklar üzerinde bu haklar tamamen ellerinden alınmış durumda. Bu muamelelerden kaynaklı görüşe çıkmama durumu yaşanıyor. Bir an önce bu muameleye son verilip temel insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde yaklaşım uygulanması gerekiyor.”