‘İmralı’daki tutsakların ailelerinin haklı talepleri yerine getirilmeli’ 2021-12-03 09:10:40     ANKARA - İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan ve diğer tutsakların ailelerinin Ankara temasını değerlendiren İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, Türkiye’nin tüm uluslararası sözleşmeleri, Mandela Kuralları’nı, CPT tavsiyelerini ihlal ettiğini ifade etti.   İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 8 aydır haber alınamazken, avukatlarının yaptığı görüşme başvurusunun reddedilmesi sonucunda yeni disiplin cezaları verildiği ortaya çıktı. 22 Kasım’da yapılan avukat görüş başvurusunu reddeden Bursa İnfaz Hakimliği, mahkemenin Abdullah Öcalan hakkında 12 Ekim’de verdiği 6 aylık görüş yasağını, aile görüşünü ise İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı'nın 18 Ağustos tarihli 3 ay süreyle “Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılma” kararını gerekçe göstererek reddetti.   Öcalan-2 kararı   Öte yandan Avrupa Konseyi'nin icra organı olan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının infazının denetiminden sorumlu olan Bakanlar Komitesi’nin, 30 Kasım-2 Aralık’ta gerçekleştirdiği bu yılki son toplantısının önemli gündemlerinden biri Abdullah Öcalan için yapılan başvuru. Türkiye’deki sivil toplum ve hukuk örgütleri 26 Temmuz’daki başvuruyu, 18 Mart 2014’te AİHM’in, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesine aykırı olduğuna karar verdiği Öcalan-2 kararına binaen yaptı.     Komite yaptırım uygulayabilir   PKK Lideri Abdullah Öcalan, Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için 26 Temmuz’da yapılan başvuruya dair kararın, komite toplantısının ardından açıklanması bekleniyor. Komite, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamadığını tespit etmesi durumunda Türkiye’den “Eylem Planı” isteyebilir ya da kimi yaptırımları gündemine alabilir.   İmralı ailelerinden Ankara’ya ziyaret   AİHM kararlarına rağmen İmralı’da başta Abdullah Öcalan olmak üzere, Veysi Aktaş, Ömer Hayri Konar ve Hamili Yıldırım üzerinde ağır tecrit koşulları sürdürülüyor. İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, Veysi Aktaş’ın kardeşi Sabiha Aslan ve Ömer Hayri Konar’ın kardeşi Emin Konar Ankara’da bir dizi görüşme gerçekleştirdi. İlk durakları olan Meclis’te Halkların Demokratik Partisi (HDP) grubuyla bir araya gelen aileler görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi. Ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’ni (ÖHD) ziyaret eden aileler İmralı’da süregelen hukuksuzluğun son bulması çağrısında bulundu.     İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen, İmralı ailelerinin yaptığı İHD ziyaretine dair detayları paylaştı.   ‘Uluslararası sözleşmeler ihlal ediliyor’   İmralı’da uzun yıllardır devam eden tecride dikkat çeken Nuray, 27 Temmuz 2011’den 2 Mayıs 2019’a kadar kesintisiz olarak 8 yıl boyunca hem avukat hem de aile görüşlerinin yaptırılmamasıyla bir tecrit uygulandığının altını çizdi. Kasım 2018’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in tecridin kırılması talebiyle başlattığı ve 2019’a kadar devam eden süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemlerini hatırlatan Nuray, “Grevin bitimine yakın bir sürede 2 Mayıs 2019’da görüşmeler başladı. 5 kez avukat görüşü yapıldı ancak 7 Ağustos 2019’dan itibaren tekrar kalıcı olarak bir tecrit başladı. Abdullah Öcalan’ın sağlık durumuyla ilgili gelişen spekülasyonlar sonucunda 25 Mart’ta bir telefon görüşmesi gerçekleştirildi o da 4-5 dakikadan sonra kesildi. Ancak diğerleri üzerinde 2015’ten bu yana kesintisiz olarak devam eden bir tecrit söz konusu. Hem aileleri hem de kendileri için bu çok büyük bir hak ihlali. Yasaların ve uluslararası sözleşmelerin kendilerine verilen tüm hakları ihlal ediliyor. Tüm bunlar Türkiye devleti tarafından çiğnenerek gerçekleştiriliyor” şeklinde konuştu.     Mandela Kuralları   Türkiye cezaevlerindeki tüm tutsakların yasalarla düzenlenmiş hakları olduğuna işaret eden Nuray, İmralı’ya ayrı başka cezaevlerine ayrı uygulamaların söz konusu olmaması gerektiğini vurguladı. Mandela Kuralları’nı hatırlatan Nuray, “CPT’nin Türkiye cezaevleri ve İmralı ziyareti sonrasında yaptığı tavsiye ve raporları var. 2017 ve 2019 raporları 5 Ağustos 2020’de yayınlandı. Ne yazık ki Türkiye devleti iletişimin sağlanabilmesi, aile ve avukat görüşünün yapılabilmesine yönelik tavsiyelere uymadı. Mandela Kurallarında da belirtilen madde 43’te, madde 61’de madde 58’de yer alan dış dünyayla bağlantı kurma, aile ile görüşme ve avukatlarıyla görüşme noktasında birtakım haklar söz konusu. Ancak bunlara da uyulmuyor” sözlerine yer verdi.   ‘Görüşlerin yapılabilmesi ve tecridin ortadan kaldırılabilmesi talep edildi’   Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun olan 5275 sayılı yasaya değinen Nuray, burada da tanınmış haklar olduğunu ancak bunlara da uyulmadığını söyledi. İletişimin sağlanamadığı, görüşmenin yapılamadığı, sağlığından haberdar olunamadığı için ailelerin görmek ve bilgilendirilmek istediklerine dikkat çeken Nuray, ailelerin haklı taleplerinin yerine getirilmesi için kurumları ziyaret ettiklerini dile getirdi. Yapılan görüşmeyi aktaran Nuray sözlerini şöyle sürdürdü: “İmralı bizim gündemimizde olan bir konu. Hem açlık grevi süresince mahpusların talebi bu doğrultuda olduğu için hem de temel bir insan hakkı ihlali olduğu için gündemimizde. Bununla ilgili çeşitli çalışmalar yapıyoruz. En son Eylül ayında sivil toplum kurumları, ÖHD, ÇHD, CSST, TUHAD, TİHV, İHD olarak CPT’ye bir çağrımız olmuştu. Çeşitli görüşmelerimizde bu hak ihlallerinin sonlanması ve görüşmelerin yapılması noktasında çeşitli görüşmelerimiz oluyor. Ailelerin görüşmedeki talepleri de bu yönlüydü. Görüşlerin yapılabilmesi ve tecridin ortadan kaldırılabilmesi talep edildi. Bu çok haklı bir talep. Ailelerle iletişim kurulabilmesi, tecridin ortadan kaldırılabilmesi için bir an önce adım atılması gerekmekte, biz de kurum olarak üzerimize düşeni yapacağız.”