‘Sulh Komisyonları ile kadınlar susturulacak’ 2021-10-29 09:08:00   ANKARA - 5’inci Yargı Reformu Paketi’nde yer alan Sulh Komisyonları'nın arabuluculuk faaliyeti göreceğine dikkat çeken Uçan Süpürge Vakfı avukatı İlayda Önal Toprak,  “Kadının tamamıyla önünün kesilmesi, herhangi bir şiddete uğradıktan sonra susturulması, bir daha konuşamayacak hale gelmesi söz konusu olacak” uyarısında bulundu.    Kadınların önemli kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi 20 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmişti. 1 Temmuz'da sözleşmenin tamamen yürürlükten kaldırılmasının ardından iktidarın gündemine aldığı ve tartışmaların da odağında olan 5’inci Yargı Reformu Paketi’nde yer alacak düzenlemeler için kadınlar harekete geçti. Geçtiğimiz günlerde Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) düzenlediği online basın toplantısıyla “Yasalara Dokunma Uygula”  adıyla bir kampanya başlattı ve 5'inci Yargı Reformu Paketi ile iktidarın bütün illerde "Sulh Komisyonları" kurmak istediğini belirterek buna karşı hazırlıklı olma çağrısı yaptı.   Uçan Süpürge Vakfı’ndan avukat İlayda Önal Toprak 5’inci Yargı Paketi’nde yer alan Sulh Komisyonları ve iktidarın bundan sonraki adımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘Yasaların uygulanmaması bizim en büyük problemimiz’   5’inci Yargı Reformu Paketinin içeriği hakkında birtakım açıklamalar olduğunu ancak içinde nelerin yer alacağına dair kesin bilgiler olmadığına dikkat çeken İlayda, özellikle son süreçte kadın ve çocuklara yönelik birçok yeni uygulama getirildiğini ifade etti.  Söz konusu uygulamaların tümünün bu zamana kadar kazanılmış birçok hakkın geriye düşmesine neden olduğuna vurgu yapan İlayda, “ Şu anda yapılacak herhangi bir değişiklik bizim tüylerimizi diken diken ediyor” dedi.    Uçan Süpürge Vakfı’nın da EŞİK Platformu’nun bir üyesi olduğunu ifade eden İlayda, EŞİK’in yapmış olduğu “Yasalara Dokunma Uygula” kampanyasının çok önemli olduğunu belirtti. İlayda, “Bu kampanyayı yapıyor olmamızın temel sebebi şu: Bizim zaten şu anda gayet uygun ve güzel yasalarımız var. Fakat bu yasaların uygulanmıyor oluşu bizim en büyük problemimiz. Bu nedenle 5’inci Yargı Reformu Paketinin gelmesi, bizim için bir şey değiştirmeyecek aksine kötü sonuçlar doğuracak yüksek ihtimalle” şeklinde konuştu.   ‘Nafakanın ortadan kaldırılmasına ilişkin çalışmalar var’   5’inci Yargı Reformu Paketi’nde nafaka ile ilgili hükümlerin de olabileceğini kaydeden İlayda, kadınların nafakayla ilgili yaşadığı birçok problem olduğuna dikkat çekerek, “ Bunların konuşulması gerekiyor. Nafaka dediğimiz mevzu, insanların milyon liralar aldığı bir mevzu değil. Çoğunlukla karşımıza gelen dosyalarda kadına 250 liralık bir nafaka öngörülüyor. 250 lira bugün hiçbir şey için yetmez. Bir başka sorun da kadının nafakayı alamıyor oluşu. Daha sonra nafakayı alabilmesi için,  icra dairesinden masrafla tekrar yeni paralar ödeyerek nafaka alabilmek için çaba göstermesi gerekiyor. Asıl bu uygulamaların değiştirilmesi, kadın için çok daha olumlu hale getirilmesi gerekiyorken bir de nafakanın ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılması kabul edilebilir değil” ifadelerini kullandı.    ‘Sulh Komisyonları arabuluculuk fikri uyandırıyor’   İlayda, “Bunun dışında ‘çocuk teslimi’ durumunda da nasıl düzenlemeler olacak bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı, çocuk teslimiyle ilgili çocuğun üstün yararının öngörüleceğini söyledi. Çocuğun üstün yararının elbette ki değerlendirilmesi lazım. Fakat bunun nasıl değerlendirileceğine dair hiçbir fikrimiz yok. Çocuk tesliminde annenin ve çocuğun güveni nasıl sağlanacak? Bunları bilmiyoruz. Eğer ‘sulh komisyonu’ dediğimiz şeyle olacaksa bu, bize bir arabuluculuk fikri uyandırıyor ve arabuluculuğun haklar bağlamında ciddi sorunlar ortaya çıkardığını biliyoruz” sözlerini kullandı.   ‘Gelecek yargı paketleri içinde 6284 değiştirilebilir’   İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmesi ile birlikte 6284 sayılı kanunun tehlikeye girdiğine işaret eden İlayda, “İstanbul Sözleşmesi ile yapılan birçok tartışma, ‘yuva yıkıyor’ gibi söylemle, 6284 için de kullanıldı. Dolayısıyla bu kanun adına çok fazla kötü propaganda yapıldı. Gelecek herhangi bir yargı paketinde 6284’ünde içinde bulunması ve değiştirilmesi gibi ya da komple ortadan kaldırılması bir tehditle karşı karşıya olmamız çok yüksek bir ihtimal ne yazık ki” ifadelerini kullandı.    ‘Bu paket kadınların mücadele verdiği konulara yönelik’   5’inci Yargı Paketi’nde yer alacağı belirtilen Sulh Komisyonlarına ilişkin ellerinde çok net bilgi olmadığını, bu yüzden de tahmin yürüterek konuştuğunu söyleyen İlayda,  sözlerini şöyle sürdürdü: “Sulh komisyonları kurulduğu zaman içine neler eklenecek onu da bilmiyoruz. Sulh Komisyonları arabuluculuk ve uzlaştırma benzeri olabilir. Ancak arabuluculuk ve uzlaştırmanın içinde kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, cinsel taciz, cinsel saldırı gibi durumların olması söz konusu değildi. Bu konular uzlaşma ya da arabuluculukla çözülemez. Boşanma konusu da öyle. Bunun çözümlenmesi için Sulh Komisyonları getiriliyor olabilir ki nitekim yapılan açıklamalar da zaten kadın hareketinin mücadele verdiği konulara yönelik yargı paketi olacağına dair.”   ‘Kadınlar mekanizmalara başvuramıyor’   Kadına yönelik şiddet ya da boşanma dosyalarında pratikte en çok görülen durumun, kadının şiddete maruz kaldıktan sonra nereye başvuracağını bilmemesi ve de başvurduktan sonra  kapıların kapanması olduğunu  söyleyen İlayda, tüm bu sorunlar nedeniyle kadınların gerekli mekanizmalara başvurmadığına dikkat çekti. İlayda, kadınların yaşadığı sorunlara dair şöyle konuştu: “ Örneğin bir kadın şiddete uğruyor, karakola gidiyor. Karakolda iyi birine rastlarsa ne ala. Ancak rastlamazsa ‘Ya ablacım bir iki tokat yemişsin, hadi gel evine dön’ dediği anda o kadın için o kapı kapanmış oluyor. Çünkü zaten yüksek ihtimalle o kapıya çok zor gitmiş oluyor, şiddete uğradıktan, defalarca buna maruz kaldıktan sonra bir destek göremeyince evine geri dönüyor ve bir daha başvurmaktan çekiniyor ya da boşanma davası açmıyor.”   ‘Yargı ve kolluk arabuluculuk görevinden vazgeçmeli’   Bu noktada yargının ve kolluk güçlerinin ‘arabuluculuk’ görevinden vazgeçmesi gerektiğinin altını çizen İlayda, “Kadını şiddet dolu bir yere geri göndermek yerine o kadına destek olmak zorundayız. Ancak bunu şu anda sağlayabilir durumda değiliz. Bu tarz bir Sulh Komisyonunun kurulması ile kadının tamamıyla önünün kesilmesi, herhangi bir şiddete uğradıktan sonra susturulması, bir daha konuşamayacak hala gelmesi söz konusu olabilir” uyarısında bulundu.   ‘Ciddi bir farkındalık ve duyarlılık yaratmak gerekiyor’   Bundan sonraki süreçte kadın hareketinin yürüttüğü mücadelenin toplumda daha fazla etki yaratması gerektiğini ifade eden İlayda, sözlerini şöyle noktaladı: “6284 sayılı kanun bağlamında düşünürsek, 6284’le ilgili yapılan bütün konuşmalarda ‘yuva yıkan kanun’ söylemi var.  Fakat bizim, ‘Kadının şiddet gördüğü hiçbir yer yuvası değildir’, ‘Herhangi bir şekilde şiddete uğradığın bir yere yuva diyebilir misin’ Anlayışını topluma kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Kadın hareketinin yapması gereken ve şu anda da zaten çok güzel bir şekilde mücadelesini yürüttüğü şey bu konularla alakalı ciddi bir farkındalık ve duyarlılık yaratmak. Çünkü zaten ne kanun koyulursa koyulsun ne şekilde yasalar yapılırsa yapılsın toplumda bu uyanışı ve toplumda duyarlılığı yarattığımız zaman zaten kadına yönelik şiddetin önüne  geçebileceğimizi düşünüyorum.”