Tacize karşı ilk adımı çocuklar attı, yargı faili serbest bıraktı 2021-10-28 10:11:27   Melike Aydın   İZMİR - Dikili’de 8 çocuğu taciz eden ve tutuklandıktan sonra serbest bırakılan öğretmen E.S.’nin yargılandığı davada 2 yıldır karar verilmedi. Çocuklardan birinin annesi A., çocukların defalarca ifadesinin alınmasının yaşadıkları travmayı derinleştirdiğini vurgularken, Eğitim Sen’li Ezgi Yalçınkaya ise ailelere “Çocukların beyanını esas alın” çağrısı yaptı.   İzmir'in Dikili ilçesinde bulunan bir ortaokulda, 2019 yılının Kasım ayında E.S. isimli öğretmenin 8 öğrenciyi taciz ettiği ortaya çıkmıştı. İki yıldır süren yargılamada fail, tutukluluk süresi dolduğu gerekçesiyle 18 Mart’ta tahliye edilirken,  duruşmalara  “güvenlik” gerekçesiyle Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılıyor. İstismara maruz kalan çocuklardan birinin annesi A., ile Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Dikili Şube Kadın Sekreteri Ezgi Yalçınkaya, taciz faili erkeğe yönelik uygulanan cezasızlık politikalarını ve yargılama sürecine dair konuştu.   ‘İlk adımı çocuklar attı’   Tacize maruz bırakılan çocuğun annesi A., çoğu öğretmenin ve velinin “çocukların yanlış anladığını düşünerek” şikayette bulunmadığını söyledi. A., “Bu kadar çocuk yanlış anlıyor olamaz. Okulda bir araya geldik. İlk adımı çocuklar rehber öğretmene anlatarak attı. Sonrasında öğretmenin Milli Eğitim’den ifadesi alınıp uzaklaştırıldı, ardından tutuklandı. Tutuklu yargılanma süresi dolduğu için şu an serbest bırakıldı. Bergama çok yakın. Daha önce de burada ikamet ediyordu. İlk tahliye olduğunda buraya gelmiş. Çocuklar görmüş ama daha sonra görmediler” dedi.   Failin ailesi çocukların ailelerini ikna etmeye çalışmış   Davanın ilk aşamasında failin ailesinin çocukların yaşadıkları mahallede ev ev gezerek şikâyetçi olan aileleri ve tanık çocukların ailelerini ikna etmeye çalıştığını kaydeden A., “Bana da geldiler. Biz bu konuda da şikâyetçi olmak istedik. Gerek yok dendi. Bazı şikâyetçiler ikna olabilir diye düşündüm. Zaten bazıları karşı tarafın lehine ifade de verdiler” ifadelerini kullandı. A., çocukların ifadelerinin önce okulda, ardından Milli Eğitim Bakanlığı görevlileri, savcılık, Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) ve en son da pedagog eşliğinde mahkeme tarafından alındığına işaret ederken, şunları söyledi: “ÇİM’de mahkemelerde sunulsun diye kayıtla alınıyor. Prosedür ama birkaç yerde ifade vermeleri ve uzun sürmesi çocukları yıprattı. Dava bazı çocukların karşı tarafa şahitlik yapması nedeniyle uzadı. Çocuklar panik yapıyor mahkemede. Normalde müfettişe, savcıya ‘gördüm’ diyen çocuk, mahkeme heyetinin karşısında olması nedeniyle, mahkemede görüntüde dahi olsa öğretmeni görmesiyle korkuyor. Tanık çocukların hepsinin ifadesi ÇİM’de alınmadı.”   Çocuklar üzerindeki psikolojik etkisi sonradan ortaya çıktı   Tacize maruz bırakılan çocukların bir kısmında yaşadıkları sürecin ardından duygu bozukluğu görüldüğünü belirten A., bu yönlü tedavinin sürdüğünü de paylaştı. A., “Biz o dönem anlamadık, etkisi sonradan ortaya çıkıyor. Okuldan bir destek görmedik ama Eğitim-Sen destekledi. Mahkemeye müdahillik talebi reddedildi ama katılmak istiyor. Bence buna hakları var” şeklinde konuştu.   ‘Kadınların, çocuklarının arkasında olması güven veriyor’   Öğretmenler aracılığıyla öğrendikleri davanın çocuğun yararı için gizli görüldüğünü kaydeden Eğitim Sen Dikili Şube Kadın Sekreteri Ezgi Yalçınkaya da failin tutuksuz yargılanması ve karşı tanıkların çoğalması sonrası Eğitim Sen’li kadınlar olarak konuyla yakından ilgilendiklerini ifade etti. Ezgi, “İnsani değerler ile değil dürtüyle hareket edilmeye başlandı. Cezai yaptırımı az, bundan kaynaklanıyor. Kadınların, çocuklarının arkasında olduğunu görmek kadınlara cesaret veriyor. İfşa edebiliyorlar” dedi.   ‘Dinci’ ve ‘cinsiyetçi’ eğitim   KPSS sorularının çalındığı 2010 yılından itibaren birçok öğretmenin “dindar bir nesil yetiştirmek üzerine geldiğini” dile getiren Ezgi, eğitimde bilinçaltı atışlarla her konunun “ayıp” ve “günah” üzerinden tanımlandığını ifade etti. Ezgi, “Cinselliğin ayıp görüldüğü bir toplumken, 9 yaşındaki bir çocukla evliliği baz alan bir öğretmen kitlesi var. Güncel programlarda bile ‘ben erkeğim 3 kadını eskitebilirim ama bunu kadın yapamaz’ diye sosyal medyadan da güç alınıyor. Bunu da ebeveynlerimiz yarattı yıkmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.   ‘Çocuğun beyanı esastır’   Yaşanan istismar karşısında öğrencinin veya velinin rehber öğretmene veya en yakın bulunan öğretmene şikâyet etmesi ve çocuğun beyanının esas alınması gerektiğini belirten Ezgi, “Çocuğun böyle bir hayal dünyası olamaz. Önce ailenin bunu kabul etmesi gerekiyor” uyarısında bulundu.   Çocukları korumanın görevleri olduğuna, ancak davaya müdahillik taleplerinin kabul edilmediğine değinen Ezgi, şunları dile getirdi: “Bu olayda da öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılması söz konusu. Çünkü fiilen okulda yaptığı bir eylem. Anne babadan sonra öğretmen geliyor güven sıralamasında.”   ‘Kadının, çocuğun sesi olmaya çalışıyoruz’   Kadın öğretmenlerin örgütlü olmasının velilere de yansıdığını ifade eden Ezgi, “Kadın ve çocuk istismarı üzerinden yaşananların önüne geçmede Eğitim Sen olarak çabalıyoruz. Daha çok kadının çocuğun sesi olmaya çalışıyoruz” dedi.