‘Sanık avukatı Musa Orhan’mış gibi konuşuyor’ 2021-10-14 09:08:31   ANKARA - İpek Er’in aile avukatlarından Mehtap Sert, davanın 3 Aralık’ta görülecek duruşmasında fail hakkında karar verileceğini belirterek, “Siyasi iktidarın düşünceleri doğrultusunda istismarı aklama ve bu kişinin üniformalı bir tacizci-tecavüzcü olması da bu davanın neticesinin çok da olumlu olmayacağı gibi bir kanaat oluşturuyor. Bu yüzden davayı herkesin sahiplenmesi gerekiyor” diyerek çağrıda bulundu.    Batman’ın Beşiri ilçesinde İpek Er’e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyerek yaşamını yitirmesine neden olan fail uzman çavuş Musa Orhan’ın "nitelikli cinsel saldırı" suçundan yargılandığı dava, Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Fail Musa Orhan’ın tutuksuz yargılanması, başta kadınlar olmak üzere ülkede demokratik kamuoyu tarafından tepki ile karşılanırken, duruma tepkisini dijital medya hesabı üzerinden dile getiren oyuncu Ezgi Mola hakkında failin avukatının suç duyurusu üzerine soruşturma başlatılmış, ardından ise yargılandığı Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “hakaret” gerekçesiyle 5 bin 200 TL adli para cezası verildi.    Fail avukatı, Ezgi’ye dijital medya hesabından destek veren oyuncu Farah Zeynep Abdullah hakkında da faile “hakaret ettiği” iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu.    İpek’in ailesinin avukatlarından Mehtap Sert, davanın seyrine ve yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Musa Orhan keyfi susma hakkı kullanıyor’   Yargılamanın başından itibaren failin duruşma salonuna gelmediğini ve duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığını belirten Mehtap, duruşma salonunda bulunan heyetin ya da katılan vekillerin faili görmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Avukatlar olarak bu şekilde faile soru sorma haklarının kısıtlandığına dikkat çeken Mehtap, “Kendisi keyfine göre susma hakkını kullanıyor. Susma hakkı bir bütün olarak kullanılması gereken bir haktır. Sanık en başında susma hakkını kullandıysa dosyadaki hiçbir veriye dair konuşmaması gerekirdi. Ancak Musa Orhan, keyfi olarak konuşup bu dosyanın bir ‘töre cinayeti’ olduğunu söylüyor, bölgeye dair kötülemelerde bulunduktan sonra yine susma hakkını kullanıyor. Susma hakkının genel içeriğine aykırı hareketlerde bulunuyor” dedi.   ‘Bölgeye ve aileye ciddi hakaretler söz konusu’   Fail ve avukatları tarafından bölgeye yönelik düşmanca söylemlerin de davada sıkça yer aldığına dikkat çeken Mehtap, “Bu coğrafyada kadınların kurtulmak gibi bir dertlerinin olduğu, bu sebepten dolayı ‘töre cinayetleri’nin olduğunu, bunların bölgenin genel yapısıymış da İpek de bunun içerisine dâhil olmuş gibi aktarılıyor. Burada bölgeye de bir hakaret söz konusu. Aileye dönük de hakarete varan cümleler kuruluyor. Biz ısrarla dosyanın intihar dosyası değil, nitelikli cinsel saldırı dosyası olduğunu belirtiyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘Sanık avukatı Musa Orhan’mış gibi konuşuyor’   Failin susma hakkını kullanmasından dolayı avukatlarının fail veya failin yakını gibi davranmasının avukatlık mesleğiyle bağdaşmadığını vurgulayan Mehtap,  sözlerine şöyle devam etti: “Avukatın savunma yaparken kendisini müvekkilinin yerine koyarak savunma yapmaması gerekir. Müvekkilinin yaptığı eylemleri ifade ederken hukuka uygunluk, meşruluk anlamında tartışması gerekir. Ancak sanık vekilleri bugüne kadar bunu hiç yapmadı. Davayı, davanın konusundan uzaklaştırmak için dava esnasında olmayan delilleri uzun uzun anlattılar, uzattılar, konuyu başka yerlere bağladılar. Dava ile ilgisi olmayan üçüncü kişilerle ilgili bilgi aktarımları da söz konusu. Avukatlık mesleğinin kutsallığından bahsediliyor. Savunma sınırlarını aşmayan bir kutsallık söz konusu olması gerekirken, savunma sınırlarını aşan davayla ilgisi olmayan üçüncü kişilerin özel hayatını ihlal eden durumlar konuşuluyor. İpek’in ailesinin özel hayatı, istismarla ilgili bağı olan bir durum olmamasına rağmen konuşuluyor. Dosyayı sulandırmak açısından bu konular önümüze getiriliyor.”   ‘Mahkeme heyeti anneyi dinlemedi’   Mehtap, talepleri olmamasına rağmen mahkeme heyetinin fail avukatlarının dijital medyada yer alan mesajlara ilişkin uzun bir savunma yapmasına izin verdiğini ancak İpek’in annesi Hakime’nin mahkeme heyeti tarafından susturulmaya çalışıldığını belirtti.“İpek’in annesi ilk duruşmada acıdan bayıldı, konuşamadı. Bir sonraki duruşmada konuşmak istediğinde mahkeme heyeti tarafından susturulmaya çalışıldı” diyen Mehtap, Musa Orhan’ın avukatları tarafından konuyla alakasız 1 buçuk saat saçma sapan ifadeler verilirken, acısını anlatmaya çalışan annenin şikayetini dinlemekten imtina edildiğine dikkat çekti.    ‘Sanık avukatları hakkında suç duyurusunda bulunduk’   Mehtap, 3’üncü duruşmada bazı delillere ve tanık beyanlarına dayanarak tutuklama talep ettiklerini, bunun üzerine fail avukatlarının tutuklama talebinin reddini talep ederken, olayla bağı olmayan konuları mahkemeye taşıdıklarını kaydetti. Bu beyanlarla mahkemenin de zan altında bırakıldığını dile getiren Mehtap, “Biz bütün beyanları toplayıp hem baba adına savcılığa suç duyurusunda bulunduk hem de Barolar Birliği’nin disiplin soruşturması başlatması için başvuruda bulunduk. Ama sanık vekilleri disiplin soruşturmasına verdikleri cevap dilekçesinde de aynı tarzlarını devam ettiriyorlar. Biz de savunma hakkının kutsallığına inanıyoruz. Savunma hakkı dosyayla ilgisi olmayan üçüncü şahıslara hakaret etmek, bölge halkını zan altında bırakmak ya da mahkeme heyetini emir ve talimatla hareket ediyormuş gibi göstererek vekilini haklı çıkarmak değildir” diye aktardı.   ‘Bu şekilde kadınları susturmak istiyorlar’   Fail avukatlarının Ezgi’den sonra Farah hakkında da müvekkiline "hakaret ettiği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmasını yorumlayan Mehtap,  bu durumun davaya tepki verebilecek diğer kadınların da sesini kısmak amacıyla yapıldığını belirtti. Mehtap, “Kadın hareketinin bu dosyada gösterdiği emek çok fazla. Bu emeğin biraz görünür kılınabilmesi ve toplumsallaşabilmesi, bunun bir neticesinin olabilmesi için de önemli. Ezgi Mola ve Farah Zeynep Abdullah bu davayı görünür hale getirdiler. Onlara yapılan saldırılar aslında onların sesini kısmaktır. Bu şekilde insanların geri adım atacağına inanıyorlar. Amaçları, paylaşımları engellemek ve suçların üstünü örtbas etmek” şeklinde konuştu.   ‘Karar duruşmasına tüm hak savunucularını bekliyoruz’   Görülen son duruşmada mütalaanın verildiğini ve sanık hakkında cezalandırma talep edildiğini ifade eden Mehtap son olarak şöyle konuştu: “Mütalaaya karşı hem sanık vekilleri hem de biz katılan vekiller olarak beyanda bulunmak için süre talep ettik. 3 Aralık’ta karar duruşması var. Biz cezalandırılmasını talep ediyoruz. Hâkimlerin çok da tavrını belli ettiği bir duruşma değil ama Yargıtay’ın son dönemde değişen kararları, siyasi iktidarın düşünceleri doğrultusunda istismarı aklama ve bu kişinin üniformalı bir tacizci-tecavüzcü olması da bu davanın neticesinin çok da olumlu olmayacağı gibi bir kanaat oluşturuyor. Ama yargı bağımsızdır, mahkeme tüm bu etkilerden bağımsız bir karar da verebilir. 3 Aralık’taki duruşmada karar çıkacak. Tüm hak savunucularının ve Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) duruşmaya katılmasını talep ediyoruz. Herkesi davaya davet ediyoruz.”