İşine son verilen Doç. Dr. Aslı Kayhan: Mücadelem sürecek 2021-10-01 10:31:45   İSTANBUL - Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ndeki 17 yıllık görevine son verilen Doç. Dr. Aslı Kayhan, işine son verilmesinde Eğitim Sen üyesi olması ve “Barış Bildirisi”ne imza atmış olmasının etken olduğunu söyledi. Aslı, hukuksal mücadelesini sürdüreceğini belirterek, öğrencilerine “Umutsuzluğa kapılmasınlar, morallerini bozmasınlar. Bizim gibi hem akademik bilgi üretmek için çalışsınlar hem de mücadelelerini sürdürsünler” çağrısında bulundu.    Kocaeli Üniversitesi (KOÜ), Fen Edebiyat Fakültesi’nde 17 yıldır görev yapan Eğitim Sen KOÜ Baştemsilcisi Doç. Dr. Aslı Kayhan'ın görevine geçtiğimiz günlerde son verilmişti. Üniversite yönetimi, Aslı’nın işine son verilmesini ise üç yılda bir yapılan atamalar için istenen dosyadaki eksik puana bağladı. Aslı ayrıca doçentlik unvanı kazanmasına rağmen 9 yıldır yardımcı doçentlik görevini yapıyordu.    Aslı, 17 yıldır emek verdiği işine son verilme nedenlerini ve bundan sonraki hukuk mücadelesini ajansımıza değerlendirdi.     Gerekçe eksik puan!   2012’de doçentlik sınavını geçerek doçent olduğunu söyleyen Aslı, fakat üniversitede kendisi için bir kadro açılmadığı ve yıllarca da bunun sürdürüldüğü bilgisini verdi.  Kocaeli Üniversitesi’nde Felsefe Bölümü’nde 2004 yılından bu yana çalıştığını ifade eden Aslı, “Sosyoloji doçenti oldum ama yaptığım doktora itibarı ile hem Felsefe hem de Sosyoloji derslerine giriyordum. Fakat doçentlik kadrosu hem bölüm hem de rektörlük tarafından taleplerimize rağmen açılmadı. Daha sonra açıldığında başvurdum ancak onca yıl çalıştığım üniversitede sanki doçentlik kadrosuna çalışmaya devam etmemin gerek olmadığına dair bir jüri raporuyla reddedildim.  Dolayısıyla ben de Doktora Öğretim Üyesi denilen kadroda çalışmaya devam ettim. 2-3 yılda bir yaptığım çalışmaları gösteren bir dosya hazırlamak zorunda bırakıldım ve puan kriteri var. Bu dönem yeniden atama için istenilen puandan 15 puan eksik verdim. ‘Artık bunu tamamlamam gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü 9 yıldır doçentim, profesörlük için hazırlanmam gerekirken dosyayı sürekli size veriyorum’ diyerek tepki gösterdim. Onlar da emekliliği ima ettiler. Bunu kabul etmeyip dava açacağımı söyledim. Atama yönelgesindekilere uymadığım için eksik puan ile işime son verildi” sözleriyle işine son verilme sürecini anlattı.    ‘Bildiriye imza atmam etken oldu’   Eğitim Sen üyesi olması ve Barış Bildirisi’ne imza atmış olmasının işine son verilmesine bir etken olduğu görüşünde olan Aslı, devamında şöyle konuştu:  “Akademinin liyakata dayalı bir sistem olması gerekirken, 80 darbesinden sonra kurulan YÖK’ün varlığı sorunun baş kaynağı olarak kaldı. Gün geçtikçe liyakatı ortadan kaldırıp hem politik anlamda bir taraflaşma konusu haline getirildi devlet üniversiteleri, hem de piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmaya çalışılıyor. Ben araştırma görevliliğine başladığım günden beri Eğitim Sen’liyim. Gururla Eğitim Sen ile birlikte mücadelemi sürdürüyorum. 2016 yılında ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisini imzalayan arkadaşlarımla da her zaman dayanışma içinde oldum. Ben de ikinci imza statüsündeyim. 1 Eylül 2016 yılında ilk ihraçlar Kocaeli Üniversitesi’nden oldu. Arkadaşlarım, dostlarım, yoldaşlarım ile hep dayanışma halindeydim ve onlarla birlikte Kocaeli Dayanışma Akademisi’ni kurduk. Bunların elbette onların bu yönde karar almasında etken olduğunu tabi ki düşünebiliriz.”   ‘O gün söylenen söz iktidarı rahatsız etti’   Akademilerin tarih boyunca iktidarlarla mücadele yürüttüğünü vurgulayan Aslı, üniversitelerin özgür düşüncenin özgür şartlar altında ve kamu yararına bilimsel kriterlerle bilgi üretmesi gereken kurumlar olduğunun altını çizdi. Aslı, akademilerin dönem dönem iktidarlar tarafından kontrol alınmaya çalışıldığını belirterek, “Özellikle kamu üniversiteleri, devletin aygıtı olarak görüldüğü için dolayısıyla da Türkiye’nin konjonktürü gereği 2016 yılında barış talep etmek çok keskin politik bir talepti. Devletin en yüksek kademesi tarafından böyle dile getirildi. Baktığımızda ondan önce bir sürü konuda bağımsız düşüncelerin ve fikirlerini ifade eden ve birçok şeye imza atmış akademisyenlerdi. Gerek hak mücadelesi gerek emek mücadelesi ya da toplumsal barış için kamu yararına ne gerekiyorsa onu yaptık, kitaplar yayınladık, araştırmalar yaptık, sözümüzü söyledik ama 2016 yılı iktidar için kendi varlığı açısından tehdit olarak gördüğü durumun konjonktürüydü ve o nedenle o gün söylenen söz iktidarı rahatız etti” belirlemesinde bulunarak 2016’dan sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile arkadaşlarının ihraç edilmesine işaret etti.      Hukuk mücadelesi de verecek   İşine son verilmesine karşın hukuk mücadelesini yürüteceğini aktaran Aslı, kendi durumunun 2016’dan sonra ihraç edilen akademisyenlerden farklı olduğunu fakat bildiriye imza atan arkadaşlarının da yürüttükleri hukuk mücadelesini kazandıklarını ifade etti. İki kere mağduriyet yaşadığını kaydeden Aslı, “Birincisi doçent olduğum halde bir üst kadroda çalışmam gerekirken 9 yıl boyunca bu kadroda çalıştırıldım. İkincisi ise böyle bir kadronun performans eksikliğinden dolayı işimden edilerek iki kere mağdur oldum. Tabiki dava açacağım,  özellikle yürütmeyi durdurma talebimizle başlayarak davayı sürdüreceğiz. Bunu akademik emek mücadelesi çerçevesinde kendi şahsımda bu konumda olan binlerce akademisyen arkadaşım için de sürdürmüş olacağım ve umarım kazanımla sonuçlandıracağım” dedi.    ‘Öğrencilerimle bir araya gelmenin yollarını bulacağım’   Mesleğini yapmaya devam edeceğini ve öğrencileri ile bağını koparmayacağını da vurgulayan Aslı, ”Akademisyenlik bir meslek, hayatımız boyunca ömrümüzü bu meslekte kendimizi yetiştirmeye adıyoruz ve eğitim vermek mesleğimizin bir parçası ama aynı zamanda kamu yararına, bilimsel, laik ve özgür alanda çalışarak bilgi üretmekle yükümlüyüz. Buna her zaman devam edeceğim. Öğrencilerle ilişkide akademi dışında bağımsız ortamlarda,  2016 sonrasında Türkiye’nin bir çok yerinde arkadaşlarımız tarafından farklı kurumsal kimlikler altında kurulmuş, Eskişehir Okulu, Ankara Dayanışması vs. onlarla birlikte onlar aracılığıyla ya da farklı biçimlerde öğrencililerimle bağlarımı koruyacağım. Kocaeli’nde de öğrencilerim benimle bağlarını koparmak istemediği sürece bende onlarla her şekilde bir araya gelmenin yollarını bulacağım” ifadelerini kullandı.    Öğrencilere çağrı: Mücadeleye devam   Aslı son olarak da öğrencilerine mesaj gönderdi. Öğrencilerin üniversitelerin ana bileşenleri olduğu hatırlatmasında bulunan Aslı, sözlerini şu mesajla noktaladı: “Bilimsel akademik bir bilgi üretmenin yolculuğundaki iki yol arkadaşıyız. Onlarla birlikte bu işi yapıyoruz. Sadece öğreten- öğrenen ilişkisi değil aslında. Ben onlardan biraz deneyim ve bilgi sahibiyim ama onlar sayesinde günün, güncelin bakış açısını yakalamaya çalışıyorum. Onlar olmadan da ben bilgimi de devam ettiremem. Bugün barınma sorunu var. Bütün hakları için verdikleri mücadelede yanlarındayım. Her zaman öyleydim, buna devam edeceğim. Onlarla gurur duyuyorum. Kendilerini üniversitenin ana bir bileşeni olarak bu mücadelenin bir parçası olarak görmeye devam etsinler. Kamusal bir hizmet olan eğitim haklarını almak üzere sonuna kadar mücadele etsinler. Umutsuzluğa kapılmasınlar, morallerini bozmasınlar. Bizim gibi hem akademik bilgi üretmek için çalışsınlar hem de mücadelelerini sürdürsünler.”