Avukatlar Şenyaşar ailesinin yanında: Davayı herkes sahiplenmeli 2021-09-29 09:21:16   URFA / DİYARBAKIR - Soruşturması 3 yıldır gizlilik kararı ile devam eden dava dosyasına ve Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan avukatlar, herkese davayı sahiplenmesi için çağrıda bulundu.   Urfa’nın Suruç ilçesinde 24 Haziran 2018 seçimleri öncesi AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu eşi ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar ile saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar’ın Urfa Adliyesi önünde 9 Mart'ta başlattığı “adalet” nöbeti, 205 gündür devam ediyor.  Adalet nöbeti karşısında yaşanan hukuksuzluklara ilişkin Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanı avukat Özüm Vurgun, Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi avukat Berfin Polat ve ÖHD Urfa Şubesi avukatı Ayşe Şehriban Demirel değerlendirmelerde bulundu.   ‘Adalet orada değildi’   Emine’nin adalet talebinin herkesin talebi olduğunu belirten Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi avukat Berfin Polat, “200’üncü günde avukatlar olarak Emine anneye destek olmak için adalet nöbetinde yanında yer aldık. Dosya için gerekli soruşturmanın başlatılması ve adaletin yerini bulması için çağrıda bulunduk. Ama o gün bizim açıklamamızı kuşatma altında yaptık. Günün erken saatlerinde Emine'nin anne olay gününe ait fotoğrafları asmak istedi ancak fotoğrafa ve pankarta polis tarafından el konuldu. Emine anne, ‘Devletin adaleti nerede?’ dedi polis, ‘Devlet burada’ yanıtını verdi. Evet devlet oradaydı ama cezasızlık ve katilleri koruyan politikalarıyla oradaydı. Adalet orada değildi” diye ifade etti.   ‘Delillere rağmen dosyanın üstünü kapatmaya çalışıyorlar’   Rosa Kadın Derneği olarak Emine’nin adalet mücadelesinde yanında  olunması için çağrıda bulunan Berfin, “Şenyaşar ailesi bu süreçte onlarca kez gözaltına alındı, devlet baskısıyla karşı karşıya kaldı adalet arayışını bu şekilde engellemeye çalıştılar. Tüm bu baskılara rağmen Emine anne adalet için mücadelesini sürdürüyor. Katliam emniyetin, polisin gözünün önünde gerçekleşti. Ama böyle bir şey gerçekleşmemiş gibi davranıyorlar. Her şey ortada kamera görüntüleri mevcut. Delillere rağmen bu katliamın üstünü kapatmakta ısrar ediyorlar. 3 yıldır devam eden bir soruşturma var. Aynı olay için 2 farklı dosya açtılar ve dosyaya gizlilik kararı getirdiler. Yargı iktidarın elinde olduğu için 3 yıldır hiçbir adım atılmadı. Şenyaşar ailesi ve Konya katliamı yargının kara lekesidir. Olayın yarattığı travmalar ve oturma eyleminden dolayı Emine annede fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak büyük hasarlar oluştu” dedi.    ’Cezasızlık politikası bir silah olarak kullanılıyor’   Son dönemde artan cezasızlık politikasına dikkat çeken ÖHD Eşbaşkanı Özüm Vurgun ise “Geçmişten günümüze cezasızlık politikalarını çok fazla yaşadık. Kolluğa sınırsız haklar tanınıyor, kolluk korunduğunu biliyor. Türkiye’de Türk Ceza Kanunu (TCK)  ile başlayan sonra Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Polis Vazife ve SALAHİYET Kanunu (PVSK) ile yetki genişlemesi yapıldı. Böylece cezasızlık politikası Kürdistan başta olmak üzere bütün halklar üzerinde kullanılan bir silah haline geldi. Şenyaşar ailesine bakıldığında da iktidara yakın olanın cezasız kaldığını görüyoruz. İktidar kendini var etmek için bu şekilde yandaş topluyor”  ifadelerini kullandı.   ‘Türkiye’de cezasızlığın bir yargılama olduğunu görüyoruz’   Adalet nöbetinin 200’üncü gününde avukatlar olarak Emine Şenyaşar’ın yanında yer aldıklarını ve bu sırada yapılan canlı yayını izleyen kişiler arasında İbrahim Halil Yıldız’ın da olduğunu hatırlatan Özüm, “Düşünün ne kadar acı verdiğinizi izliyorsunuz ama suçluluk hissiyle değil. Siz ağıtlar yakıyorsunuz katil sizi dinliyor. Failin akrabaları sürekli nöbet tutulan yerden geçiyor. Ama bizi güvenlik bahanesiyle küçük yere sıkıştırmaya çalıştılar. Basınla aramıza kalkanları koydular. O kadar tahammülsüz bir süreç ki dışarıdan görünmemizi yasaklanmaya çalışıyorlar. Ferit orada ‘bizi buraya bizi kapatmaya çalıştığınız kalkanlarla adaleti kapatamayacaksınız’ dedi bu çok anlamlıydı. Bunlar cezasızlığın ve kolluğun onlara yardım ettiğinin açık göstergesi. Türkiye’de cezasızlığın bir yargılama olduğunu görüyoruz. Bana oy vermezsen benim gibi düşünmezsen seni öldürebilirim, yok edilmeye mahkumsun diyor” sözlerine yer verdi.    ‘HDP’nin önünde oturan kitlenin diğer ailelerden farkı ne?’   Emine ve Ferit Şenyaşar’ın adalet istemiyle 205 gündür adliye önünde oturmasına karşı bir gelişme yaşanmamasının, yargının taraf olmasına bağlayan Özüm, “Cumartesi annelerinin 700 haftadır çocuklarının kemiklerine ulaşmıyor, Barış Anneleri’nin açlık grevinde ve tecrit altında olan çocuklarının haklarını savundukları için yargılanıyor, harp okulu anneleri çocukları için eylem yaptığında gözaltına alınıyor. Çocuklarının seslerine çığlık olmaya çalışırken hepsi yargılandı ve adaleti bulamadan bu dünyadan göçüp gittiler. HDP Diyarbakır İl Örgütü binasının önünde oturan kitlenin diğer ailelerden farkı nedir? Bir taraf siyaset malzemesi olarak kullanılıyor diğer tarafta hak aradığı için yargılanıyor” dedi.    ‘Ceza Mahkemesi Kanunu’na uyulmuyor’   Emine ve Ferit’in adalet arayışında yargının eksikliklerinin bir kez daha ortaya çıktığını ifade eden Özüm,  “Adalet Bakanı, ‘adliye adaletin kapısıdır’ diyor ama hiçbir yerde adalet bulunamıyor. Kanunlar uygulanmıyor, Şenyaşar ailesinin de üç yıldır devam eden bir soruşturması var. Ceza Mahkemesi Kanunu’nda (CMK) dosyada gizlilik kararı olsa bile ifadeler, bilirkişi raporları yani gizliliği ihlal etmeyecek şekilde tüm belgelerin avukatlar ile paylaşabileceği söyleniyor. Ama Şenyaşar ailesinin avukatları dosya içerisindeki hiçbir gelişmeyi bilmiyor. Ülkede adaletsizlik duygusu var. İktidar bu adalet arayışlarını farklı yerlere çekiyor.  Dış güçlerin oyunu olduğunu söylüyor ama ülkede asıl savaş ortamını yargısal çatışmayı yaratanlardır” diye belirtti.    ‘Emine anneye adalet geldiğinde kanunlar doğru uygulanacak’   Şenyaşar ailesinin adalet arayışlarının her zaman yanında olacaklarının altını çizen Özüm, “Duruşma salonlarında üç tane avukat olabilir ama dosyayı sahiplenen 300’den fazla avukat var. Onların direnişi bizim direnişimizdir. Bu bir annenin çığlığıdır. Bütün anneler farklı alanlarda çığlık atıyor ama aynı sesi yükseltiyorlar. Emine anneye adalet geldiği noktada savcıya ya da mahkemeye gittiğinizde ‘acaba tarafsız mıdır?’ sorgusu yapılmayacak. Kanunda belli şeylerin düzeldiğini göreceğiz. Adalet sadece mahkemelerin girişinde yazmayacak. Emine annenin gözyaşı dindiği gün cumartesi annelerinin, barış annelerinin gözyaşı da dinecektir. Bu ülkede kanunlar doğru uygulansa birçok sorun ortadan kalkacak” şeklinde konuştu.   ‘Herkes bu mücadelenin yanında durmalıdır’   Şenyaşar ailesinin yaşadığı olayın tüm Türkiye tarafından bilindiğini ve Türkiye'nin hukuksuzluğunun ve adaletsizliğinin görüntüsü olduğunu söyleyen ÖHD Urfa Şubesi avukatı Ayşe Şehriban Demirel, “Şenyaşar ailesinin mücadelesi, adaletin, hukukun ve bağımsız yargının peşinde koşan herkes için bir sembol oldu. Bu yüzden herkes bu mücadelenin yanında durmalıdır. Bu dosyanın aydınlatılması ve taleplerinin yerine getirilmesi adalet arayanlar için umut kaynağı olacaktır. Bu nedenle bu dosya üzerinde kapsamlı bir araştırma yapılmalıdır. Biz avukatlar olarak Şenyaşar'ın ailesinin davasını takip ediyor, çok önemsiyor ve sahipleniyoruz. Bu adaletsizliği çözmek istiyoruz. Şenyaşar ailesinin yanındayız, onların isteği bizim isteğimizdir."