‘Artan çocuk işçiliğine devlet göz yumuyor’ 2021-09-27 09:31:24   DİYARBAKIR - “Pandemide Artan Çocuk İşçiliği Araştırma Raporu-Diyarbakır Örneği” raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Rengarenk Umutlar Derneği yürütme kurulu üyesi Necla Korkmaz, “Yetkililerin harekete geçmesi için bu çalışmayı oluşturduk” dedi.   Rengârenk Umutlar Derneği,“Pandemide Artan Çocuk İşçiliği Araştırma Raporu-Diyarbakır Örneği” başlıklı araştırmasında Diyarbakır’da pandemi döneminde artan çocuk işçiliğini gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk ve sınıfsal özellikler gibi unsurlar temelinde ele almakta. Ayrıca Birleşmiş Miletlerin Çocuk Haklarına dair sözleşme olmak üzere Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) “1999 tarihli 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi” bu kapsamda devletin yükümlülüklerini yerine getirmesi için etkin savunuculuk faaliyeti yapması hedefleniyor. Bu çalışma kapsamında 155 çocuk ve 14 aileyle görüşen Rengârenk Umutlar Derneği 16 Eylül’de hazırladıkları raporu ve sorularını kamuoyuyla paylaştı. Rengarenk Umutlar Derneği yürütme kurulu üyesi Necla Korkmaz raporun içeriğini ajansımıza yorumladı.   ‘Yetkililerin harekete geçmesi için bu çalışmayı başlattık’   Rengarenk Umut Derneği’ni 2017 yılında çocukların çalışma sonrası yaşadıkları sorunların giderilmesi için kurulduklarını dile getiren Rengarenk Umutlar Derneği yürütme kurulu üyesi Necla Korkmaz, “Çocukların yaşamış oldukları travmaların iyileştirilmesi için psiko-sosyal çalışmalar yaptık. Alanın ihtiyacına göre sürekli farklı çalışmalar yürüttük. Çocukların kitap okuyacak alanları olmadığı için kütüphane açtık. Sokaklar güvenli olmadığı ve çocukların oynayacak alanı olmadığı için oyuncak kütüphanesi açtık. Geldiğimizde aşamada mağduriyetler çok olduğu için psiko-sosyal çalışmaları güçlendirerek ve bilimsel verileri açıklayarak yetkililerin harekete geçmesi için bir çalışma planı oluşturduk. Diyarbakır’ın genelinde durumun nasıl olduğunu öğrenmek istedik. Çocuk işçiliğinde artış var mı? Verilerin nasıl olduğunu öğrenmek içi bu çalışmalara başladık” dedi.   ‘155 çocukla görüştük’   Pandemi döneminde çocukların uygulanan kısıtlamalardan ve okulların kapatılmasından dolayı uzun süre evden çıkamamasına neden olduğunu söyleyen Necla, “Maddi ve fiziki koşullardan dolayı internete ulaşım çok yaygın değil.  Ailelerin sosyoekonomik durumları da çok iyi değil. Online çalışma yürütmek çok gerçekçi olmadığı için telekonferans çalışmaları başlattık. 8 farklı iş kolundan 155 çocukla 2 ay anket çalışması yürüttük. 155 çocukla sınırlı kalmamızın nedeni yaş aralığımızın 12-15 yaş aralığını kapsaması. 2 ay sonunda değerlendirdik ve olumlu etkiler olduğu için çalışmalara devam etme kararı aldık. Çalışmanın devamında çocukların aileleriyle görüştük. Çocukları ailelerinin sosyo-ekonomik durumları etkiliyor mu, aileler çocuklarını neden çalıştırıyor, güvenlikleri için nasıl önlemler alıyorlar diye ailelerle görüşmek istedik. Görüşmek kolay olmadı çünkü 15 yaş altı çocuk çalıştırmak yasak bunu biliyorlar bu yüzden bizimle görüşmek istemeyen çok aile oldu. Toplamda 14 aileyle görüşebildik” diye ifade etti.   ‘Sosyal politikaların eksikliği var’   Yaptıkları çalışmada çocukların iki farklı nedenden dolayı çalıştıklarını gördüklerini söyleyen Necla, “Aileme destek sunmak zorundayım benim dışında çalışacak kimse yok ve sokaklar tekin değil başka işlere bulaşmaktansa çalışmak daha iyi okul dönemi masrafını çıkartırım düşüncesiyle çalışıyor çocuklar.  Aileler genelde günü birlik çalışıyor ama pandemi ile olan işlerini de kaybetmişler. Bu yüzden çocuklarını çalıştırmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Sanayi ve tekstil alanında çalışan çocukların aileleri ise çocuklarının dışarıdaki tehlikelere bulaşmamaları için koruma yöntemi olarak gördüklerini söylediler. Her iki durumda da devletin ve yetişkinlerin sorumlulukları var. Ailelerin yoksul olmasından dolayı çocuklar çalışıyorsa sosyal politikalarda ve uygulamalarda eksiklik olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmaların sonucundan ortaya çıkan ihlallerden dolayı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hakkında simgesel bir suç duyurusunda bulunduk”  diye dile getirdi.   ‘Sermaye ve devlet ortaklaşıyor’   Çocuklar için imzalanan sözleşmelerde Türkiye’nin taraf olduğunu, ama taraf olmanın gereklerini yerine getirmediğini belirten Necla, çocuk işçiliği dünyada en önemli 10 sorundan biri ama Türkiye’nin bunun için bir çalışma yaptığını görmüyoruz diyerek, “Resmen alan açılıyor. Esnaflara çocukları niye çalıştırıyorsunuz diye sorduğumuzda sigorta parasının, iradesinin olmadığını söylüyorlar. Çocuğu şiddetle eğitebilir, iş yaptırabilirim düşüncesi hakim. Bu çocuğun gelişimsel ve fiziksel özelliklerini olumsuz etkiliyor. Çocuk okulda akranları arasında teşhir oluyor bu durum okuldan soğumasına ve okul okumamasına neden oluyor. Sermayenin ve devletin ortaklaştığı bir alana dönüşüyor. Görmezden geliyorsanız ortaklaşıyorsunuzdur. Bizde olanları normalleştirerek aslında meşrulaştırıyoruz. Buna dur demek için aktif savunuculuk faaliyetleri yürütmek gerekiyor. Devleti harekete geçirmek için eylem ve etkinliklerin yapılması gerekiyor. Önümüzdeki günlerde kurumlarla ortaklaşa eylem planı çıkartabiliriz” dedi.    ‘Çocuklar istismara açık hale getiriliyor’   Yapılan çalışmalarda özellikle kız çocuklarının tekstil ve mezarlık bakım işlerinde çalıştığının ortaya çıktığını söyleyen Necla, “Tekstil alanından bahsedecek olursak araştırma yaptığımız dönemde saat 9’da uygulanan sokağa çıkma yasağı vardı. Çocuklar o saatte eve gidemediği için kısmen yatılı alan yapılmıştı. Bu şekilde emek sömürüsü gerçekleştiriliyor ve çocuk orada her türlü istismara açık hale geliyor. Bunun denetimi sağlanmıyor. Çok tehlikeli alanlar. Trafik ışıklarında çalışan çocuklarda her türlü kazaya açıklar, hakarete uğruyorlar. Çocukların sattıkları suyun parasını bile insanların vermediğini, hakaret ettiğini öğrendik” diye belirtti.   ‘Ciddi politikaların yürütülmesi gerekiyor’   Çocuk işçiliğinin ilk defa pandemiyle başlamadığını dünyanın oluştuğu tarihten beri çocuk işçiliğinin olduğunu ifade eden Necla son olarak şöyle konuştu, “90’lardan sonra yoğunlaşan bir kentleşme durumu var bu durumun kentlerdeki çocuk işçiliği 90’larla beraber hız kazanan bir şeye dönüştü. Eskiden tarımda aile denetiminde tarlada çalışıyordu çocuklar. Elbette bu da bir istismar alanı ama çocuğun çalıştığı alan belliydi ya ev içinde ya da dışarıda çalışıyordu. Kazancıda beraber tüketiyorlardı. Bu anlamda kırsal ve kenti karşılaştırdığımızda kent içerisinde yaşanan işçiliğin sömürü ve yaşamlarını tehdit eden unsurlar daha fazla. Bunun için ciddi anlamda politikaların yürütülmesi gerekiyor.     Herkese eşit koşullar sağlanmadı   Okula zor koşulda giden çocuklar uzaktan eğitime geçmesiyle birlikte eğitimden tamamen uzaklaştılar, çünkü EBA’ya girecekleri bir sistemleri yok. Bir televizyonu birden fazla çocuk derse girmek için kullanmaya çalışıyor. Herkese eşit koşullar sağlanmadı. Yoksul çocukların diğer çocuklar ile arası çok net bir şekilde açıldı. Bazı ailelerde pandemi bitse bile çocuğunu gönderememe eğilimine sahip olduğunu söyledi. Bazı çocuklarda pandemi bitse bile okul okumak istememekte.”