‘Kürt illerinde kayyım rejimi’ panelinde saldırılara dikkat çekildi

  • 15:10 15 Aralık 2024
  • Güncel
 
  
RIHA - Kayyımların ahlaki ve politik toplumu hedef aldığını belirten yerine kayyım atanan Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, Rojava'da devam eden savaş durumuna değinerek, "Kobanê ve Pirsûs birdir. Sınırlar bizi bir birinden ayıramaz" dedi. 
 
Riha Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha şubeleri İnsan Hakları Haftası kapsamında kayyım politikalarına dair “Kürt illerinde kayyım rejimi” konulu panel düzenledi. Moderatörlüğünü ÖHD Riha Şube Yönetici Ahmet Taş yaptığı panele, yerlerine kayyım atanan Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, Xelfetî Belediye Eşbaşkanı Mehmet Karayılan konuşmacı olarak katıldı. Paneli Halkların Eşitlik ve Demokrasi Parti (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Riha il örgütleri temsilcileri, Riha Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Curnê Reş Belediye Eşbaşkanı Garip Yeşil ve çok sayıda kişi dinleyici olarak katıldı. 
 
Burada konuşan yerine kayyım atanan Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, İnsan Hakları Haftası’nın önemine değinerek “Yüzyıldır Kürt halkının hakları yasaklanıyor. Bu haftada bile en temel haklarımızı kullanamıyoruz. En temel hakkımız olan kendi dilimizde konuşma hakkımız bile ihlal ediliyor. Bu nedenle Salonda Kürtçe anlamayanlar olabilir ama ben konuşmamı buna tepki olarak Kürtçe devam ettireceğim” diyerek, Kürtçeye dönük baskılara tepki gösterdi. 
 
‘Hukuki kılıflar dikiş tutmuyor’
 
Kürtlerin yüzyıllardır inkar-imha ve asimilasyon politikaları ile karşı karşıya bırakıldığını belirten Gülistan Sönük, “Bir çok olan devreye sokuldu. Bunlardan biride Şark Islahat Planı’ydı. Kürtlerin bütün hakları yasaklandı ve yaşam hakları ellerinden alındı. Bu hala devam ediyor. Kürtler bazen tek tek bazen toplu olarak hep katledildi. Kürtlerin en temel insan hakkı talebi bile katliamlar ile sonuçlandı. 12 parti açtık kapatıldı. Bu düşmanlık tecrit ile sürdürülüyor. Kayyımdan bahsederken tecritten bahsetmemek olmaz. İmralı görüşmeleri sonlandırdıktan sonra savaş derinleştirildi, belediyelere kayyım atandı, siyasetçiler tutuklandı. Bir yerde tecrit varsa, hukuksuzluk varsa orada demokrasiden bahsedemeyiz. Kürdistan’da 3 defadır kayyımlar atanıyor. Bu normal bir şey değil. Hukuki kılıflar yaratmak istiyorlar ama bu kılıflar gerekçelerinin üstünü örtmüyor. Kayyım gerekçesi yapılan soruşturma ve davalar ile apolitik bir toplum yaratmak istiyorlar. Çürümüş bir iktidar ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. 
 
Kayyımlar ve özel savaş 
 
Geçmişten günümüze yapılan kayyım politikalarını hatırlatan Gülistan Sönük, “1990’lı yıllarda belediyelerimizi almaya başladıktan sonra Kürt toplumunda büyük bir değişim oldu. Kaybolmaya yüz tutmuş kültürümüzü yeniden yeşerttik. Kadın çalışmaları ile kadınların örgütlüğünü arttırdık. Kayyım atandığından da ilk hedefleri kültür ve kadın çalışmalarını yürüten kurumlarımız oldu. Eşit yaşam demokratik, ahlaki ve politik toplumu beraberinde getirir. Bu yönde çok ileri bir yere geldik. Bunu gören iktidar yerel yönetimleri hedef aldı ve alıyor. Biz yerel yönetimleri Demokratik Modernite’nin inşa zeminleri olarak görüyoruz. Kayyımlar ile Kürtleri her alandan yok etme amaçlanmakta. Kürtleri kültürel olarak yok etmek istiyorlar. Son 8 yılda Kürdistan’da uyuşturucu bağımlılığı her geçen gün artıyor. Kullanım yaşı küçük yaşlara düşmüş durumda. Çocukları siyasetten bu uygulamalar ile uzak tutmayı amaçlıyorlar” diye konuştu. 
 
'Büyük sorun toplumu değiştirmeleri'
 
Kayyımlar eliyle Kürdistan’da uygulanan özel savaş politikalarını anlatan Gülistan Sönük, şöyle ekledi: “Kayyımlardan bahsederken sadece bıraktıkları borçlardan bahsetmek olmaz. Bu en küçük sorun. Asıl büyük sorun toplumu değiştirmeleri. Tek bir renk (turkuaz) yaratmak istiyorlar. Bu Türk olmanın rengiymiş. Şuan her yerde her kayyım projesinde bu renk yer alıyor. Hiçbir çalışmaları sıradan değil, bir amaca hizmet ediyor. Hepimizin kafasında bir karakol kurmak istiyorlar. Bizde ‘seçimler işe yaramıyor’ düşüncesi yaratmak istiyorlar.”
 
‘Kobanê Pirsûs birdir' 
 
Kayyımlara karşı verilen mücadeleye dikkati çeken Gülistan Sönük, “Biz teslim olsaydık kayyımlar atanmazdı. Kürtler var olduğundan bu yana Kürtçe ve Kürt gerçekliği direniş ile günümüze gelmiştir. Bu da örgütlülüğüne bağlıdır. Son atanan kayyımlar ile birlikte bu direniş ruhu bir kez daha ortaya çıktı. Batman’da 300 kişi gözaltına alındı. Bedeli ne olura olsun direnişten bir adım geri atmayız. İşkencelere rağmen halk direnişini sürdürdü. Belediyemiz o gözaltına alınan yerlerde sürüklenen gençlerin emeğiydi. Bunun için halk belediyesini savundu. Halk iktidara; Biz bu belediyeyi aldık ve savunmasını da biz yaparız mesajı verdi. Bu iradenin önünde saygıyla eğiliyoruz. Rojava’ya dönük saldırılar bizim başat gündemimiz. Tecrit bizim en önemli gündemimiz. Suni gündemler ile bizi gündemlerimizden uzaklaştırmak istiyorlar. Kobanê ve Pirsûs birdir. Sınırlar bizi bir birinden ayıramaz. Nasıl 2014’te rolümüzü oynadıysak yeniden bu rolü oynayarak yapılmak istenen oyunları boşa çıkarmamız gerek. Kürt halkını mezardan çıkarak partimize ve onun direnişine güveniyoruz” şekline konuştu. 
 
'Kayyım talandır'
 
Xelfetî Belediye Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, kayyımlar ile masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirterek “Bu bir darbe hukukudur. Faşist zihniyette kayyımların bir yasal dayanağının olmadığını biliyor. Korku iklimini yaymak istiyorlar. Ahmet Türk, 80 yaşını geçmiş Kürt siyasetinin önemli temel taşlarından. Sembol bir kişilik olan Ahmet Türk’e 3 defadır kayyım atanıyor olması; bütün eşbaşkanlara bir tehdittir. Buna karşı güçlü örgütlemeyi esas alıyoruz. Xelfetî’de Kürt ve Türkmenler bir arada yaşıyor. Eşbaşkanlardan biri Kürt diğeri Türkmen. Sayın Abdullah Öcalan, buna değer biçtiğini yeğeni Ömer Öcalan’a söylemişti. Bu devletin buna karşı bir cevabı olarak yorumladık. Kayyımlar halkın malına çökme, bir talandır” sözlerini kullandı. 
 
‘Halk rol ve misyonunu oynamalı’
 
Konuşmaların ardından soru kısmına geçildi.  “Halkın kayyımlar karşısında ne yapması gerek?” şeklinde gelen bir soruyu yanıtlayan Gülistan Sönük, “Kayyımlara karşı mücadelemiz devam edecek. Yakın bir zamanda yeni eylem ve etkinliklerimizin duyurusunu da yapacağız. Halk kayyımları muhatap almamalı. Onları toplumdan tecrit etmeli. Onlara selam dahi vermemeli. Kayyımlar ahlaksızdır, onlara selam verenden onların çalışmalarına katkı yapıyor. Halk bu yönde rol ve misyonlarını oynamalı” dedi.
 
Panel, soru-cevabın ardından sona erdi.