Anya Lean: AB’den net sözler duymayacağız

  • 09:01 30 Mayıs 2024
  • Güncel
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Tecrit delegasyonu heyetinde yer alan Avukat Anya Lean, Türkiye’nin baskılarına ve Kürt siyasetçilere dönük cezalara dair uluslararası sessizliğin çıkar ilişkilerine dayandığını belirterek, “AB’den net sözler duymayacağız” dedi.
 
Kürt sorununun siyasi çözümü ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük talepli eylemler küresel çapta sürerken, Kürt sorununa hangi yöntem ve pratiklerle yaklaşıldığı Kobanê Davası'nda siyasetçilere verilen cezalarla bir kez daha gösterildi. HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu siyasetçilere toplamda 400 yıldan fazla ceza verilmesi dünya kamuoyunda da ses getirirken birçok tepki  geldi. 
 
Türkiye’yi geçtiğimiz şubat ayında ziyaret eden tecrit delegasyonu heyetinde bulunan Avukat Anya Lean, tüm bu konu başlıklarını değerlendirdi. 
 
‘Hükümet seçilmiş siyasetçileri uzaklaştırarak açık bir sinyal gönderiyor’
 
Yerel seçimlerin ardından AKP’nin aldığı yenilgi ile birlikte bir değişim düşündüklerini fakat Kobanê Davası ile birlikte bu umudun gerçekleşmediğini söyleyen Anya, “AKP ve müttefiklerinin Mart’taki yerel seçimlerde yenilgiye uğramasının ardından hükümetin rotasını değiştirebileceğine dair bir umut doğmuştu. Çünkü Erdoğan'ın çeşitli krizlerin üstesinden gelmek için gerçekten de desteğe ihtiyacı olacaktı. Hem ülke içinden hem de yurt dışından. Ancak ben bu umudun doğrulandığını görmüyorum. Siyasetçilere dönük tüm davaların ve cezaların siyasi amaçlı olduğunu düşünüyorum. Hükümet seçilmiş siyasetçileri mahkemeler aracılığıyla görevlerinden uzaklaştırarak açık bir sinyal gönderiyor. Kürt muhalif siyasetçiler hala devlet düşmanı olarak yansıtılıyor, böyle görülüyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Ağır cezalar toplumun uyumunu tehlikeye atıyor’
 
Kobanê Davası’ndan verilen kararların dünya basınında da yer aldığını aktaran Anya, “Kara Alman basınında gazetelerde ve aynı zamanda akşam ana haber bültenlerinde yer aldı. Haber, medyanın davalara ne kadar ilgi duyduğunu ve muhalefet partilerinin davanın sonucuna nasıl baktığını gösterdi; verilen ağır cezalar toplumun birbiriyle uyum ve eşit biçimde yaşamasını tehlikeye atıyor” diye konuştu.
 
‘AB’den net sözler duymayacağız’
 
AİHM kararlarına rağmen uluslararası alandan tepki gelmemesini değerlendiren Anya, şöyle konuştu: “Bana göre, örneğin Avrupa ülkelerinden veya Avrupa Birliği'nin kendisinden net bir uluslararası tepki pek de beklenmemelidir. Bu beklenti bizi hayal kırıklığına götürür. Nedeni ise, Türkiye askeri ve jeopolitik konularda ve özellikle de Avrupa'nın mülteci politikası açısından çok önemli bir stratejik müttefik. Bu nedenle AB’den net sözler duymayacağız.”
 
‘Kürt hareketi için umudun ve cesaretin sembolüdür’
 
İktidarın Kürt sorununu çözmekte ve baskıcı politikalardan vazgeçmede çok istekli olmadığını belirten Anya şöyle devam etti:  “Abdullah Öcalan’ın şahsı, bir semboldür. Kürt hareketi için umudun ve cesaretin sembolüdür. Hükümet ve milliyetçi-muhafazakar siyasetin tüm destekçileri için ise nefret ve korkunun sembolüdür. Benim için Türk hükümetinin mevcut baskıcı politikalarından bu kadar uzaklaşacağını düşünmek çok zor ve olası bir barış sürecinde Abdullah Öcalan'ı bir özne olarak masaya getireceğini hayal etmek mevcut iktidarla zor.
 
Umutlu olmak ve ivmeyi kaybetmemek önemli.
 
Bence seçimler mevcut hükümetin desteğini kaybetmekte olduğunu gösterdi. Her şeyden önce bu iyi bir gelişme. Türkiye halkları değişim istiyor. Aynı zamanda, ulusal ve otoriter yönelimli siyasetçiler iktidar kollarını ellerinde tutmaya devam ediyor. Bence şu anda umutlu olmak ve ivmeyi kaybetmemek önemli.”