ÖHD’den Amed Barosu’na İmralı başvurusu

  • 13:34 28 Mayıs 2024
  • Hukuk
 
 
AMED - ÖHD ocak ayında bin 330 avukatın ortak imzasıyla Adalet Bakanlığı’na yaptığı İmralı başvurusunun akıbetinin sorulması ve bu konuda girişimlerin gerçekleştirilmesi amacıyla Amed Barosu’na başvuruda bulundu.
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 22 Ocak 2024 tarihinde bin 330 avukatın ortak imzasıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam ettirilen tecridin son bulması ve avukat görüşünün bir an önce sağlanması amacıyla yapılan başvurunun akıbetinin sorulması ve mevcut hukuksuzluğun son bulması için gerekli girişimlerde bulunulması talebiyle Amed Barosu’na başvuru yaptı. Konuya dair Amed Barosu Adli Yardım Binası’nda yapılan açıklamaya ÖHD, Asrın Hukuk Bürosu ve Amed Barosu avukatları katıldı.
 
‘Tüm başvurulara rağmen hiçbir cevap verilmedi’
 
Açıklamada ilk olarak konuşan ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, İmralı’da ilk günden bu yana tecridin derinleştirildiğine dikkat çekti. Ekin, “Bu noktada hukukçular olarak hem Kürdistan, hem de ezilen ve sömürülen Türkiye halklarına mensup hukukçular olarak birçok mücadele geliştirdik. İçerisinde ÖHD’li avukatların da olduğu bin 330 avukat Adalet Bakanlığı’na Ocak ayında bir görüş başvurusunda bulunduk. Bu görüş başvurumuzla geliştirilen mutlak haber alamama haline karşı bir duyarlılık oluşturmak ve yetkililerce tarafımıza bu noktada açıklama yapılmasını sağlamak istedik. Ancak gelinen aşamada gerçekleştirdiğimiz başvuruya hiçbir cevap verilmedi. Elbette ki İmralı Ada Hapishanesi’nde gerçekleşen tecridin hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta ve sözleşmelerde hukuki bir dayanağının olmadığı tüm hukukçular tarafından bilinmektedir” dedi.
 
Amed Barosu’na başvuru
 
Yapılan hukuksuzluğu kabul etmediklerinin altını çizen Ekin, “Geliştirilen bu hukuksuz halin toplumsal krizde de büyük bir payı söz konusudur. Özellikle Kürt sorununun demokratik bir yolla çözülmesi için İmralı’daki tecrit rejimine son verilmeli. Bundan kaynaklı Adalet Bakanlığı’na başvurduk. Hukukçular olarak bugün Amed Barosu’na, meslek örgütlerine başvuru gerçekleştirdik. Başvurumuz çerçevesinde elbette ki meslek örgütlerinin duyarlılık ve çalışmalarını bizler de kurum olarak yakından takip ediyoruz. Mücadelemizi daha geniş perspektifle yürütmek için yine meslek örgütlerinden geliştirilen bu hukuksuzluğa ve avukatların mesleki faaliyetlerini yapamamasına dair de gerekli girişimlerde bulunmasını isteyen bir başvuru gerçekleştirdik” sözlerine yer verdi.
 
‘Ne kadar cevap verilmezse verilmesin devam edeceğiz’
 
ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak da, “Bugün Amed Barosu’na başvuruda bulunduk. Bu başvuruyu daha önce de yapmıştık. Amed Barosu’nun tecridin kırılması için bazı çalışmaları oldu. Fakat bugüne kadar tecridin kırılması için yetkililer bir adım atmadı. Geçtiğimiz günlerde de Adalet Bakanlığı tecridin olmadığını söyleyerek inkâr etmişti. Ne kadar yok deseler de söylemleri tecridi kırmıyor. Yıllardır devam eden bir tecrit gerçekliği var. Kalkması için resmiyette bir adım atılmadı. Derneğimiz tecridi daima gündeminde tutuyor. Biz çalışmalarımıza, başvurularımıza durmadan devam ediyoruz. Sonuç alınana  kadar çalışmalarımız devam edecek” şeklinde konuştu.
 
‘Süreç siyasal ve hukuk dışı yürütülüyor’
 
Son olarak konuşan Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir şu ifadelere yer verdi: “İmralı Ada Hapishanesi’nde 38 aydır mutlak bir iletişimsizlik halinde yürütülen bir tecrit uygulanagelmektedir. Bu tecrit kendi içerisinde Sayın Abdullah Öcalan ve diğer mahpuslara kesintisiz bir şekilde uygulanmaktadır. En temel hakların bile ihlal edildiği bir süreç kendi içerisinde siyasal ve hukuk dışı bir şekilde yürütülmektedir. Biz de Diyarbakır Barosu olarak geçmiş dönemlerde bu tecridin sonlanması için gerek Adalet Bakanlığı’na gerekse Türkiye Barolar Birliği’ne, gerek kurumsal açıdan gerekse de avukat arkadaşlarımızın başvuruları üzerine en temel hakların bile ihlal edildiği bu sürecin sonlandırılmasını talep etmiştik.
 
'Üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz'
 
Avukat arkadaşlarımız, aile görüşü ve telefon hakkından yoksun bırakılan Sayın Abdullah Öcalan ve diğer mahpuslar açısından mesleki faaliyetlerinden yoksun bırakılarak avukat görüş yasağının da keyfi ve hukuk dışı bir şekilde alındığı bir süreç olarak bize yansıtılmaktadır. Bizler Diyarbakır Barosu ve Diyarbakır Barosu üyesi avukat arkadaşlarımızla, Türkiye’deki diğer avukatların mesleki faaliyetlerinin engellendiği bu süreç içerisinde arkadaşlarımızın bize yaptığı başvuruda, hukuki süreci geçmişte olduğu gibi bugün de etkin bir şekilde yürütmeye devam edeceğiz. Gereken başvuruları yaparak temel hakların ihlalinin sonlanması için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.”