İSTANBUL-  Diş Hekimi Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödülleri sahiplerini buldu.

 

İstanbul Tabip Odası (İTO), 23 Mayıs 1980’de İstanbul’daki evine düzenlenen saldırıda katledilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Diş Hekimi Sevinç Özgüner anısına her yıl verdiği Diş Hekimi Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödüllerini, bu yıl da törenle sahiplerine verdi. Ödüller bu yıl Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, yaklaşık 29 yıldır tutuklu bulunan şair İlhan Sami Çomak ve Akbelen Direnişçileri’ne verilirken, tören ise Cağaloğlu’nda bulunan İTO binasında düzenlendi. Törene hak savunucuları, sendika temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Tören Doktor Sevinç Özgüner’in hayatına dair bir sinevizyon gösterimi ile başladı.

 

Törende konuşan İTO Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, Sevinç’in doktorluk ve insan hakları konusunda önemli biri olduğunu belirterek, ödül alanları tebrik etti.

 

Duyarlılık çağrısı

 

Ardından, Akbelen Ormanı direnişiyle ilgili bir sinevizyon gösterimi yapılırken, gösterim sonrası Akbelen Direnişçilerine ödülleri verildi. Ödüllerini alan direnişçiler, ocakların kendi köylerine çok zarar verdiğini ifade ederek, mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi. Dirençiler, tüm kesimlere duyarlılık çağrısı yaptı.

 

İlhan Sami Çomak’tan mesaj

 

İlhan Çomak’ın ödülünü ise İTO üyesi Doktor Nergis Erdoğan İlhan’ın görüş arkadaşı olan Türkan Acar’a verdi. Türkan, İlhan’ı ziyaret ettiğini ve İlhan’ın dışarıda çok sayıda hukuksuzluğun meydana geldiğini belirttiğini söyledi. Türkan, İlhan’ın şu mesajını iletti: “Evet hangi birinden bahsedeyim bilmiyorum. Çocuklarımızın cenazelerinin kutu içerisinde verildiğinden mi, mezar taşlarına yapılan vahşettin mi? Cumartesi Anneleri bin haftadır zor şartlarda adalet arıyor. Cezaevlerinde hasta tutsaklar keyfi olarak ölüme terk ediliyor. Jin jiyan azadî.”

 

‘Bu ödülü Özgür Basın emekçileri adına alıyorum’

 

DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun ödülünü Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ömer İbrahimoğlu aldı. Ömer, Dicle’nin törene gönderdiği şu mesajını okudu: “Günümüzde hakikate ekmek, su ve hava kadar ihtiyaç duyuyoruz. Biz ne kadar ihtiyaç duyuyorsak iktidar da o kadar korkuyor hakikatten. Korkusu büyüdükçe hakikat için mücadele edenlere, hakikati duyuranlara saldırısı da artıyor. Türkiye kuruluşundan bu yana basının özgür olmadığı bir ülke. Ancak söz konusu Kürt sorunu, barış mücadelesi, tecrit olunca baskı hali artıyor. Gazetecilerin katledildiği, binalarının bombalandığı, dağıtımcılarının gözaltında kaybedildiği Kürt basın geleneğinin bir ferdiyim. 30 yılı aşkın süredir hakikat için mücadele eden Musa Anter, Gurbetelli Ersöz, Cengiz Altun, Nazım Babaoğlu, Nagihan Akarsel’in yarattığı geleneğin öğrencisiyim. Bu geleneğe, yani hakikate olan saldırılar kapsamında hapsedildim. Bu süreçte bir gazeteci olarak cezaevlerindeki ihlallerin ve tecridin boyutunu gördüm, yaşadım ve buradaki hakikati de dışarıya yansıtmaya çalıştım. Bizi polis ve yargı taciziyle engellemeye çalışanlar aslında halkın haber alma hakkına ve hakikate saldırıyorlar. Bu nedenle tüm engellemelere rağmen hakikatin izini sürmeye devam edeceğiz. Gazeteciliği savunmaya, bu mesleği onuruyla sürdürmeye devam edeceğiz. Bu ödülü bu mesleği onuruyla sahiplenen ve tüm baskılara rağmen susmayan özgür basın emekçilerine adıyorum.”

 

Tören yapılan toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.