'Asrın çağrısı' için halk toplantıları: 'Umut hakkı' tanınması zorunluluktur 2025-03-10 17:40:36   İSTANBUL- DEM Parti, “Barış ve demokratik toplum için halk buluşmaları” şiarıyla gerçekleştirdiği halk toplantılarında Kürt Halk Önderi Abdullah ÖCalan'a "Umut hakkı"nın tanınmasının bir zorunluluk olduğu vurgulanırken, toplantıda konuşan yurttlaşlar, “Sonuna kadar Önderliğimizin arkasındayız” mesajı verdi.   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti aracılığıyla “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı 27 Şubat'ta kamuoyuyla paylaşıldı. Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısı kapsamında DEM Parti, “Barış ve demokratik toplum için halk buluşmaları” şiarıyla halk toplantıları başlattı. İstanbul'un Esenler ilçesinde bulunan DEM Parti ilçe örgütü binasında gerçekleştirilen halk buluşmasına yurttaşlar yoğun ilgi gösterdi. Toplantının gerçekleştiği salona “Barış ve demokratik toplum için halk buluşmaları” pankartı asıldı. 'Devlet de bunun gereğini yapsın'   Halk buluşması ilk olarak özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından açılış konuşmasını siyasetçi Sebahat Tuncel yaptı. Sebahat Tuncel, “Sayın Abdullah Öcalan, 'Ben üzerime düşen görevi yapıyor ve çağrıyı yapıyorum' diyor. Devlet de bunun gereğini yapmalıdır. Devletin yapması gereken görevi nedir? Kürt halkının kendi diliyle, kültürüyle, kimliğiyle örgütlenmesindeki engellenmeleri kaldırmak. Kürt kimliğini tanımak. Alevileri tanımak, kadın erkek eşitliğini tanımak. Çağrıda en önemli olan mesele kimliklerin, kültürleri, inançları tanırsanız gereği de yerine getirilecek. Türkiye’de en temel sorun nedir? Kürtlerin tanınmamasıdır. Kürtler eşit vatandaşlık hakkından faydalanmıyor. Suriye'de Aleviler katlediliyor. Büyük bir katliam var. Korkunç görüntüler var. Bu görüntülere karşı çıkmak, katliama karşı çıkmak sadece Alevi olmaya gerek yok insan olmamız gerekiyor. Sayın Öcalan bu mezhep savaşlarına da dikkat çekiyor. O yüzden Sayın Öcalan’ın çağrısı Ortadoğu’nun kurtuluş çağrısıdır. Dünyanın kapitalist moderniteden kurtulmanın yollarını aramak için bir çağrıdır. O yüzden bu çağrı hem evrensel hem de Kürt sorunun çözümü noktasında önemli bir noktada. Devletin Kürt sorunun savaş ve çatışmasız zeminden çıkartmak için yapması gereken en temel şeylerden birisi Sayın Öcalan’ın özgürlük koşullarını sağlaması. PKK ateşkes yaptı ve kongresini toplayacağını söyledi ancak bu kongrenin ise Sayın Öcalan’ın toplaması gerektiğini belirtti. İmralı işkence ve tecrit rejiminde şu an. Öcalan’ın kendi halkıyla kendi örgütüyle, demokratik güçleriyle, kadınlarla, felsefecilerle, basınla, ailesiyle hukukçularla görüşme olanaklarının oluşması gerekiyor. Özgürlük koşullarının sağlanması gerekiyor. Kürt sorununu çözülmesi için Sayın Öcalan’ın özgür olması gerekiyor” dedi.   Mücadele hattı geliştirilmeli!   Ardından konuşan yurttaşlar, iktidarın özel savaş politikalarına karşı mücadele hattı geliştirmek ve süreci doğru anlamanın öncelikli görevlerinden biri olduğu vurguladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasının tüm dünyaya yayıldığına dikkat çeken yurttaşlar, ezilen ve yok sayılan tüm halkların tarihi sürece katkı sağlaması gerektiğini belirtti. Yurttaşlar, savaşta ve çatışmalarda en başta kadınların etkilediğini ve kadın sorunun en büyük sorunlardan biri olduğuna dikkat çekti. AKP’nin imha ve inkar planlarına karşı ezilen tüm halkların destek vermesi gerektiği ve yeniden yapılanma sürecine gidilmesi gerektiği ifade eden yurttaşlar, çağrının sonuna kadar arkasında olduklarını ancak devletin de samimi adımlar atması ve bir çağrı yapması gerektiğini vurguladı.   ‘Sonuna kadar Önderliğimizin arkasındayız’   Toplantıda, Abdullah Öcalan’ın 40 yıldır “savaşa” karşı  “barışı” savunduğunu ve 27 Şubat’a kamuoyuyla paylaşılan tarihi önemde çağrının herkes tarafından sahiplenmesi gerektiğine dair değerlendirmeler yapıldı. Kürt halkının büyük bedeller vererek bugünlere geldiğini ve bugün her zamankinden daha fazla “barışa” ve “özgürlüğe” yakın olduklarını değerlendiren yurttaşlar, “Biz süreci takip ediyoruz ve sonuna kadar Önderliğimizin arkasındayız” mesajı verildi   Halk buluşması daha sonra yurttaşların tartışmaları talep ve önerileri üzerinden devam etti.   Bağcılar    Bağcılar ilçesinde düzenlenen halk toplantısına, Barış Anneleri İnisiyatifi, İmralı heyeti içinde yer alan ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Muş Milletvekili Sezai Temelli,  Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Suzan Akipa, DEM Parti İl Eşbaşkanı Çınar Altan, Bağcılar İlçe eşbaşkanları ile yurttaş katıldı.   Saygı duruşuyla başlayan toplantıda konuşan DEM İstanbul İl Eşbaşkanı Çınar Altan, Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıya işaret eden Çınar Altan, “Bu çağrının hayata geçirilmesi açısında herkesin kendisinde bir değişim ve dönüşme yaratmak zorunda. Yeniden dönüşüm bütün ve örgütlenmelerimizde olması geriyor. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için eski tarzımızı biran önce terk etmeli ve özne olup örgütleme mekanizmalarını kurmalıyız. Bunu başarmamız mümkün çünkü  rüzgar arkamızdan geliyor” dedi.   ‘Devlet umut hakkına dair adım atmalı’   Sürece dair fikir ve önerilerde bulunan yurttaşlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve  Demokratik Toplum” çağrısının bir irade beyanı olduğunu belirterek, bu iradeyi sahiplendiklerini dile getirdi. Abdullah Öcalan’ın sürece dair rol ve misyonuna dikkat çeken yurttaşlar, devletin “umut hakkı"na dair bir düzenleme yapması gerektiğini söyledi. Yurttaşlar, Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklama sonrası süreci sahiplenmekle birlikte ulusal medyanın yaratmış olduğu yanlış algıya karşı ve sürecin anlaşılması için daha fazla insanlara ulaşılması gerektiğinin altını çizdi. Barışın sağlanmasında halkın daha fazla bilgilendirilmesine ihtiyaç olduğunu belirten yurttaşlar, “Her şeyden önce barış dilini güçlendirmemiz gerekiyor, bu sürecin bir bölünme değil, tam tersine hakların eşit ve özgür yaşamını adımlarını atmak için atılan önemli bir adım olduğunu anlatmalıyız. Bu manda  Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı açıklama Kürt halkı başta olmak üzere bütün halklar için tarihi bir öneme sahiptir. Bunun bilinciyle sürece herkesin katılması gerekiyor” diye kaydetti.   ‘Yaşanan sorunların çözümü demokratik cumhuriyettir’   Sürece dair kısa bir değerlendirmede yapan Sezai Temeli, Abdullah Öcalan’ın “Barış ve demokratik toplum” çağrısının çok çok kapsayıcı olduğunu belirtti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın PKK’yi fesih kararının onun tarihi okumasıyla ilgili olduğunu belirten Sezai Temeli, “Bizim esas aldığımız şey demokratik toplum paradigmanın sahiplenmek ve bunun için mücadele etmekti. Demokratik toplumun inşası hep birlikte öreceğiz.  Burada yapmamız gereken en önemli şey demokratik mücadele hattını daha fazla güçlendirmektir Kürt halkının mücadelesi diğer halkların mücadelesiyle kesişe bir mücadeledir. Demokratik toplum mücadelesi bir yaşam biçimidir, ulus devlete bir itirazdır kendi kendini örgütleyen ve var eden bir yönetimdir. Şuanda Suriye’de yaşanan sorunların tek çözümü Demokratik cumhuriyetti ve bunun ancak demokratik toplumla inşa edilebiliriz” ifadelerini kullandı.   ‘Sayın Öcalan’a  'umut hakkı'nın tanınması bir zorunluluktur’   Daha sonda söz alan Suzan Akipa, “Sayın Öcalan umut hakkı hukuken tanınması bir zorunluktur. Bu konuda yetkililer biran önce hareket geçmelidir.  Buda sürecin ilerlemesi ve  başarıya ulaşması için en önemli adım adımdır. Abdullah Öcalan’a kadın özgürlükçü paradigması kadınların barışın  kurucu unsuru olduğunu ifade eder. Barış süreçlerinde dahi kadınları doğrundan şiddetin hedefi haline geliyor,  savaş halinde çok daha derinlikli bir hedef haline geliyorlar. Dolayısıyla barışın ve demokratik toplumun inşasının aynı zamandan kadının kurtuluşu olduğunu biliyoruz. Toplum ve bireyler olarak çağrısının yaşamsal kılınması için  hepimize tarihi hukuki, insani ve vicdani sorumluları var” dedi.   ‘Sayın Öcalan  demokrasi isteyen herkese  alan açtı’   Son olarak söz alan Cengiz Çiçek ise şunları söyledi: “Abdullah Öcalan yaptığı çağrıyla bu toplumda, barış, eşit yurttaşlık ve demokrasi isteyen herkesin önünü açtı. Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğru okunmalı ve değerlendirilmelidir. Sayın Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısı, yüz yıllık tekçi, anti demokratik sistemin ve toplumsal ilişkilerinin demokratik dönüşümüne dair bir çağrıdır. Sorunların demokratik ve barışçıl çözümüne dair yol ve yöntem sunuyor. Bu güne kadar yürütülen mücadeleyi demokratik toplum perspektifiyle güçlendirmek istiyor. Bize düşen de bu süreci ulaşabildiğimiz herkese anlatmak ikna etmek ve sürece katkı sunmalarını sağlamak, özetle toplumu politik özne kılmaktır.”