19 Aralık Katliamı anması: İçerde dışarda tecrit sürmektedir 2024-12-19 19:54:38   ANKARA - “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında gerçekleştirilen katliamın yıl dönümü dolayısyla yapılan açıklamada , “Aradan 24 yıl geçmesine rağmen düzelen bir şey olmadığı gibi, tecridin giderek ağırlaştığı bilinmektedir ” denildi.    Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, Mereş Katliamı, Roboskî Katliamı'nın ile “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında gerçekleştirilen katliamın yıl dönümüne dair Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Alınteri Gazetesi Ankara Temsilcisi Zarife Çamalan okudu.    ‘Kimyasal maddeler kullanıldı’   “Projenin bir tarihi vardı hapishanelerde. Temeli, 1996 yılında ‘Eskişehir Tabutluğu’ olarak adlandırılan yeni bir cezaevi ve infaz modeli yaratma çabasıyla atılmıştı” diyen Zarife Çamalan, “Ağar Genelgesi olarak tarihe geçen bu saldırıda merkez cezaevleri kapatılıyor, tutsaklar yeni bir infaz rejimiyle çevre cezaevlerine dağıtılmak isteniyordu. O dönem yapılan ölüm orucu ce süresiz açlık grevi direnişiyle bu püskürtüldü. Arkası Ulucanlar Katliamı ve Burdur operasyonuyla geldi. Her biri 19 Aralık’ın provası niteliğinde saldırılardı bunlar. 19 Aralık’ta daha stratejik ve büyük bir saldırı olarak karşımıza çıktı. Envai çeşit silahın, gazın, kimyasal maddenin kullanıldığı saldırılarda 30 yoldaşımız katledildi, yüzlerce yoldaşımız ağır yaralandı ve birçok yoldaşımızda kalıcı sakatlıklarla hayatlarına devam etmek zorunda kaldı” diye belirtti.   ‘İçerde dışarda tecrit sürmektedir’   Devletin baskı ve sindirme politikalarıyla tutsakları teslim almak istediğine dikkat çeken Zarife Çamalan, bunun hiçbir zaman sonuç vermeyeceğini söyledi. Zarife Çamalan, “O plan şimdi tecridin derinleştirilmesiyle mantıki sonuçlarına vardırılmak isteniyor. S, Y Tipleri ve daha da ağırlaştırılmış infaz sistem, tutsaklara para yatırmanın bile suç addedilmesi, disiplin cezaları, uzak kentlerdeki hapishanelerle ailelerin görüşe gitmelerinin imkansızlaştırılması gibi biçimlerle yürütülüyor. İçerde ve dışarda tecrit en katı biçimleriyle derinleştirilmek isteniyor. Bunun en somut simgesi İmralı’daki tecrit rejimidir” dedi.   ‘Sünni-Müslüman olmayana beslen derin düşmanlık’   Ardından Maraş Katliamına değinen Zarife Çamalan, şunları dile getirdi: “Maraş katliamı tamda devletin hedefi olan Sünni-İslam politikasıyla göbekten bağlıdır. Çünkü yaratmak istediği şey Türk Sünni  Müslüman devletidir. TC’nin kurulduğundan bu yana baktığımızda şunu çok net olarak görmekteyiz. Türk Sünni Müslüman olmayanlara sürekli kıyımlar, katliamlar yapmışlardır. Maraş katliamını bütün bunlardan bağımsız düşünemeyiz.  Bu topraklarda direniş, baş eğmezlik ne kadar köklü ise Türk ve Sünni Müslüman olmayana düşmanlık, şovenizm ve mezhepçi gericilik de maalesef o denli derin ve yaygındır. Sömürücü egemen sınıflar ve onların devleti tarafından sistemli olarak körüklenip beslenen bu tarihsel gericilik birikimi, özellikle ekonomik, siyasal ve toplumsal kriz kesitlerinde özellikle kışkırtılıp devreye sokulur. Maraş Katliamı da böylesi bir kesitte hayata geçirilmiştir.”