Sylvia Pankhurst 138 yaşında 2020-05-05 09:12:00   Habibe Eren   HABER MERKEZİ  - Sosyalist feminist Sylvia Pankhurst, kadınların oy ve sığınak hakkından İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Afrika'da yürütülen sömürgeciliğe ve ırkçılığa karşı 78 yıllık hayatının büyük bir bölümünü mücadeleye adadı. Sylvia bugün 138 yaşında.   Sylvia Pankhurst, 5 Mayıs 1882’de Manchester’de doğdu, 1960 yılında, 78 yaşındayken, bağımsızlığa kavuşması için uzun yıllar mücadele verdiği ve son dört yılını geçirdiği Etiyopya’da yaşamını yitirdi. Sylvia, Pankhurst ailesindeki diğer üyeler gibi birliğin İngiltere çapındaki örgütlenme çalışmalarında aktif olarak rol aldı. 1900 yılında ise South Kensington’daki Royal College of Art’da burs kazandı. Yetenekli bir ressam ve grafik tasarımcıydı Sylvia.   Eğitimin yanında politik mücadelesini de sürdüren Sylvia, annesi ve kız kardeşi Christabel tarafından 1903 yılında kurulan Kadınların Sosyal ve Siyasal Birliği’nde (WSPU) çalışma yürütmeye başladı. WSPU'nun 'Kadın Oyları' afişlerini üretti, örgütün üyelik kartını tasarladı ve Londra merkezli ulusal komitenin sekreteri görevini yürüttü. 500 bine yakın kadının oy hakkını elde etmek için 21 Temmuz 1908’de Londra’da Hyde Park’ta yapılan gösterinin düzenlenmesine yardım etti. Bu uğurda açlık grevlerine katılan Sylvia, annesi ve arkadaşları gibi hapishanede zorla beslenme işkencesine maruz kaldı.   8 kez tutuklandı, her defasında açlık grevine girdi   Emmeline Pankhurst'un kızı olan Sylvia Pankhurst, ilk kez hapse girdiğinde 24 yaşındaydı. WSPU için tam zamanlı çalışmaya başladı ve hapis cezasına maruz kaldı. Ancak örgütün stratejisini, demokrasisini ve kadınlarla ilgili eksikliğini sorgulamaya başladı. 23 Ekim'de bir grup sığınak hakkı için Avam Kamarası'nın lobisine sızdı ve bir protesto toplantısı başlattı. Sylvia, 10 kadınla birlikte tutuklandı. Şubat 1913 ile Temmuz 1914 tarihleri arasındaki dönemde 8 kez tutuklanan Sylvia, her defasında açlık grevi yaptı ve zorla beslenmeye çalışıldı.   Faşizme ve sömürgeciliğe karşı çıktı   1913'te Londra'nın Doğu Yakası'nda kendi militan feminist ve sosyalist örgütünü kurdu ve ertesi yıl WSPU'dan ayrıldı. Birinci Dünya Savaşı'na şiddetle karşı çıktı, Lenin'i ve Bolşevikleri sıcak bir şekilde onayladı ve 'köle zihniyetini ortaya çıkardığını' düşündüğü faşizme ve ruhuna karşı mücadele etti. Sylvia, sadece kadınları oy hakkına sahip olmasına değil, aynı zamanda faşizm ve sömürgeciliğe karşı mücadeleye de de önemli bir katkı yaptı.   1917'de Rus Devrimi'ni memnuniyetle karşıladı ve devrimin kadınları ne ölçüde özgürleştirdiğini değerlendirmek için oraya gitti. Aynı zamanda, diğer ilerici güçlerle bağlantı kurmak için Batı Avrupa'yı dolaştı. Büyük Britanya Komünist Partisi'nin (CPGB) yaratılmasına katıldı. Lenin ile güçlü bir diyalogu vardı ve CPGB'ye katılmış olmasına rağmen Dreadnought'un konumu hakkında anlaşmazlıklar vardı. Başka bir hapis cezasına çarptırıldıktan sonra Sylvia, giderek CPGB'nin merkezi doğasına karşı çıkmaya başladı ve Sovyetler Birliği'nde İşçi Muhalefetinin konumunu vurguladı.   Sendikalardaki erkek baskısını eleştirdi   Annesi, ablasından farklı olarak cinsiyet ve sınıf arasındaki ittifakı temel alarak, işçi kadınların sorunlarını, sendikalardaki erkek baskısını eleştiren Sylvia, feminizm ile sosyalizmi birleştirmeye çalıştı. Kadınlara ödenen ücretin düşük olduğunu ve emek sömürüsünün dehşetini ortaya koyan bir kampanya başlattı. Woman’s Dreadnought (Kadın Zırhlısı) adlı bağımsız bir yayın çıkardı. 1916’da, örgütün adı Workers’s Suffrage Fedaration (İşçilerin Oy Hakkı Federasyonu) olarak değiştirildi. 10 binin üzerinde baskı yapan gazetenin ismi 1917’de Worker’s Dreadnought’a dönüştürüldü. Gazetede, günün önde gelen sosyalistleri tarafından kaleme alınan teorik yazılara yer verildiği gibi, başta İngiltere olmak üzere, dünyanın çeşitli ülkelerindeki işçi hareketi hakkında da okurlar bilgilendiriliyordu. Sadece devrimci ruhu vermekle kalmıyor, savaşın hüküm sürdüğü dünyada tepki çekip, çeşitli sindirme çabalarına uğrasa da savaş karşıtı tutumuyla da dikkat çekiyordu.   Kadın Komitesi'nin kurulmasına katıldı   1926'da Hindistan'ı ziyaret eden Slyvia, İngiliz işgalinin vahşetini tasvir eden bir kitap olan ‘Hindistan ve Dünya Cenneti’ni yazdı. Kadınlar Uluslararası Savaş ve Faşizme Karşı Kadın Komitesi'nin kurulmasına katıldı.   Erkeğin soyadını kullanmayı reddetti   Hamilelik ve doğum deneyimi, 1930’da ‘Save the Mothers’ (Anneleri Gözetin) adlı kitabı yazmasına yol açtı. İngiltere ve Galler’de çok sayıda annenin ve bebeğin ölümlerini önlemek için alınacak önlemler hakkında kitap yayınladı. Ulusal annelik hizmeti, çalışmayan annelere yardım, ev içi yardımcılığı, anneler ve çocuklar için doğum öncesi ve sonrası klinik, çalışan annelere doğum yardımının uzatılması, çocuk yardımı ve zorunlu eğitimin 16 yaşına çıkarılması gibi önlemleri savundu. Böylelikle kamusal politikanın belirlenmesine çalıştı. Ev işlerinin sosyalleşmesiyle kadınların ev işlerinden kurtulabileceğine inanıyordu. Kadının eve ait tüm işlerden sorumlu tutulmasının onu politikadan, hatta yaşamdan uzak tutmak anlamına geldiği saptamasını yaptı. Kişiliği sembolize ettiği için kadınların kendi isimlerini (soyadlarını) değiştirmemeleri gerektiğini savunuyordu.   İkinci Dünya Savaşı'nda ‘savaş suçlarını’ açığa çıkardı   1936'da New Times ve Etiyopya Haberleri'ni başlattı ve anti-sömürgeci ve Afrikalı yazarlar için bir çıkış sağladı. Etiyopya'da masum insanların hedeflediği için hava bombardımanına karşı kampanya yürüttü. Etiyopya ve İngiliz tarafsızlığı konusundaki deneyimi, İspanya'daki faşistlere karşı kampanya yürütmesini de sağladı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Etiyopya'daki savaş suçlarını açığa vurma kampanyası yapmış ve 1944'te ziyaret ettiğinde İngilizler tarafından 'kurtarılmış' olmasına rağmen sömürge işgalinin devam ettiğini gözlemlemiştir. Sylvia, Afrika'nın dört bir yanında kurtuluş için kampanya yürüttü.   Yaşamı mücadele ile geçen Sylvia, ölümün ardından geçen 60 yılda hala kadınlara ilham vermeye devam ediyor.