Türkiye'de kadın oyuncu olmak: Yaşadığımız ideolojik bir sorundur

  • 15:12 30 Mayıs 2018
  • Kültür Sanat
İSTANBUL - "Türkiye'de bir kadın olarak oyuncu olmak" konulu panelde konuşan kadın oyuncular, kendilerine verilen rollere biat etmek zorunda olmadığını vurguladı. Oyunculardan Şebnem Sönmez, "Yaşadığımız şey ideolojik bir sorundur. Yalnızca kadın erkek eşitsizliği değildir" dedi. 
 
Oyuncular Sendikası İstanbul Beyoğlu'nda bulunan Avrupa Pasajı'nda "Türkiye'de bir kadın olarak oyuncu olmak" konulu bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'ne dikkat çeken bir panel gerçekleştirdi. Panel'e oyunculardan Demet Akbağ, Deniz Türkali, Ece Dizdar, Şebnem Sönmez, Meltem Ağduk ve Ebru Nihal Celkan konuşmacı olarak katılırken, çok sayıda sendika üyesi de dinleyici olarak panelde yer aldı. 
 
'Kadın olmak zor'
 
Ebru Nihal'in moderatörlüğünde başlayan panelde konuşan Deniz Türkali, kadın olmanın zorluklarından söz etti. Deniz şöyle konuştu:  "Kadın olmak zor, Türkiye'de kadın olmak daha zor ve Türkiye'de kadın oyuncu olmak çok daha zor. Çünkü sürekli göz önündesiniz ve söylediğiniz her şey çok önemli. Kadınlığın her özelliği ve önemli yanı bize hakaret olarak dönüyor. Bize yöneltilmiş oklarla karşılaşıyoruz. Gazetecilik dünyasında, üniversite dünyasında, sanat dünyasında kadın olmak çok zor. 70'lere kadar sinemada kadınlar ikiye ayrılıyordu. 'İyi kadın, kötü kadın'. İyi kadın hep sıkılan olurdu, kötü kadın da sürekli cinselliği yaşamak isteyen konumdaydı. Kadına yönelik şiddet 70'lere kadar olağandı. Bir tokat kadını erkeğe aşık ediyordu. Kadının hayatı senaristlerin senaryoda yazdığı iki kelimeye bağlıydı. 70'lerde masum bir kadının cinselliği olamazdı. Küfür kadın cinselliğini aşağılama üzerinedir. Bu küfür hayatımızda olduğu sürece biz özgürlükten bahsedemeyiz. Bu yüzden dil çok önemli. Erkeklikten ne kadar uzaklaşırsanız insanlığa o kadar yakınlaşırsınız."
 
'Kadınların dikkatini çekmeye çalışıyorlar'
 
Son zamanlarda Oyuncu Aslı Enver'in başrolünü Özcan Deniz ile paylaştığı dizide eşit ücret almak istediğini dile getirmesine ilişkin konuşan Demet Akbağ ise,  Aslı'nın bu hak arayışının bir çok haber kanalı ve ajansın "kapris" olarak ele aldığını söyledi. Demet, "Eşit iş eşit ücrette dikkatimi çeken şey, yapımcıların bunu belirliyor olması. Keşke şuan aramızda yapımcılar da olsaydı. 'Benim en büyük payım bu kişiye, çünkü bu benim için en iyisi' diyor, kendi için bir star belirliyor ve yanına da muazzam güzel bir kadın oyuncu koyuyor. Bu erkeği seçen bir tek yapımcılar da değil aslında, izleyici kadınlar. Dizileri en fazla kim izliyor? Kadınlar ve çocuklar. Haliyle kadınların dikkatini çekecek bir erkek oyuncu getirip ilgiyi bu şekilde çekmeye çalışıyorlar. Sonra kadın oyuncu bu duruma itiraz ettiği için kaprisli olarak manşetlerde yer alıyor" sözlerine yer verdi. 
 
'Toplumun kadın biçtiği rolün dizilere yansımasıdır'
 
Kendisine gelen senaryo tekliflerine değinen Demet, senaryoların içeriğine dair şöyle konuştu: "Önüme gelen senaryoları önce bir okuyorum. Hangi rolde oynamam teklif ediliyorsa haliyle özellikle ona yoğunlaşıyorum. Genellikle önüme anne rolleri geliyor. Çıldırıyorum. Anne rolü neden? Tamam anne rolü de olsun ama neden hep aynı anne? Neden bu anneler sürekli evde yemek yapan, çocukları için saçını süpürge eden, kocasına kapı açan, ütü yapan ve sadece onaylayan pasif rollerde olmak zorundalar? Bu roller önüme gelince 'iştahımı açmadı bu rol' deyip reddediyorum. Aslında bir yandan da yapımcıya 'bu rol senin iştahını nasıl açıyor ya' demiş oluyorum tabi anlıyorsa. Ben bunu saf kadın erkek eşitliği olarak ele almıyorum. Toplumun kadına biçtiği rolün ideolojisinin dizilere yansıma halidir bu. İzleyiciye de 'makul anne budur' dedirtiyoruz." 
 
'İdeolojiktir'
 
Panel Şebnem Sönmez'in söz almasıyla devam etti. Şebnem, "Düşünceli bir kadın çok çok makul bir kadındır ama düşüncesini söyleyen bir kadın öyle değildir. Erkekler dışkılarını tutamazlar ama kadınlar tutmak zorundadır. Çünkü kadın çok iyi sır tutar, çok iyi dert ortağı olur, çok anlayışlı olur. Bütün oyuncular A, B ve C şıkkı olarak kategorilendirilirler. A'dan yukarıya doğru ücret artar. Verilen anne rollerinde aslında şunu söylemek gerekiyor; annemi, annelerimizi, annelerini ve aslında kadınlarını da nerede tutmak istediklerini gösteriyor. Aslında ideolojik bir durumdur bu Demet'in de yer verdiği gibi. Kadın oyuncuların ısrarla o rolü oynamaması ya da o senaryoyu o şekilde kabul etmemesi gerekiyor. Ben inat ettim ve sonunda senaryodan kovuldum" diyerek yaşadıklarından bir kesiti aktardı
 
'İsmim söylenmeden sahneye girmedim'
 
Panelde son olarak konuşan Ece ise,  "İngiltere vatandaşıyım, eğitimimi de orada aldım ve orada da sendika üyesiyim. Orada oyuncunun kim olduğuyla ilgili kategorilendirmenin dışında bir de yeteceğiniz, kaç filmde yer aldığınız, kaç kez sahne aldığınız ücreti belirliyor. Bu kış oynadığımız bir dizide şöyle bir şey yaşadık; dizi yönetmeni 'Mahmut bey buyurun' dedi ve ben de o sahnede onunla beraber giriş yapacağım. Haliyle buna tepki gösterdim 'neden Mahmut bey ben de onunla beraber sahneye girmeyecek miyim?' diye sordum, yönetmen de bana 'o zaten işini bilir sen de onu takip edersin' dedi ve bu durum bütün sezon boyunca bu şekilde devam etti. Ben tabi bir süre sonra ismim söylenmediği için sahneye ismim söylenmeden girmemeye başladım" ifadelerini kullandı. 
 
'Verilen rolün karakteristik özelliklerinden hoşnut değilim'
 
Kadınların her zaman her yerde susturulduğunu söyleyen Ece son olarak şöyle dedi:  "Dizide benim kastım iş kadınlığıdır. Her dizide bana verilen rol iş kadınlığıdır. Bana verilen rolden değil, rolün karakteristik özelliklerinden hoşnut değilim. 'Çok başarılı, kendi ayakları üzerinde duran' kadın rolü veriliyor ve bu kadın mutlaka bir adama aşık oluyor ve bu adam için bir kadınla didişmeye başlıyor. Sürekli birbirimizi saçını çeken, birbirini boğazlayan iki kadın oluyoruz. En son kadın oyuncu arkadaşımla karar aldık ve 'biz bunu yapmayacağız, neden birbirimizin saçını çekelim' diyerek karar aldık. Ben aynı zamanda seslendirme de yapıyorum ve şu ana kadar en az 200 firmanın reklam sesi olmuşumdur. En son oynadığım bir reklamda bana şunu söylediler 'sesiniz kadınları tehdit etmeyecek, erkeklerin de içini gıcıklayacak'. Navigasyon reklamlarında senelerce benden istenen buydu. Senelerce bunu normal karşıladım ama iki yıldır bunu normal karşılamıyorum."