'Kahvehane gibi erkekleşen setleri kadınlar değiştirdi'

  • 09:05 12 Mayıs 2018
  • Kültür Sanat
DİYARBAKIR- Filmmor Kadın Kooperatifi kurucusu Melek Özman, kadınların sinemadaki yerini nasıl kazandığını anlatarak, "Setler kahvehane gibiydi, kadınlar ‘erkekleşerek’ konuşmak zorunda kalıyordu, erkelerin üslubu sürekli uyarılıyordu. Ama şimdi kadınlar olarak sinema sektörünü üretimden, dilden, prodüksiyona bütün yapım aşamasına kadar her tarafını değiştiriyoruz” dedi. 
 
Kadınların tarih sahnesinde zorlu mücadelelerle var olduğu alanlardan biri de şüphesiz sanat oldu. Erkek egemen bir sektör olan sinema sektöründe de kadınlar kendilerini var etmek için mücadeleyi sürdürüyor. Filmmor Kadın Kooperatifi kurucusu Melek Özman, kadınların hayatın her alanında olduğu gibi sinemada da yaşadıkları ayrımcılıkları ve kazanımlarını anlattı. 
 
‘Erkekler kadınların hikayelerini gerçekliğiyle yansıtmıyor’
 
Kadınların bin yıllardır erkek egemen zihniyete karşı direndiğini ifade eden Melek, sinemada da kadınların sadece kadın sorunlarıyla ilgilenmediğine vurgu yaptı. “Biz kadınlar yeryüzünün üvey evlatları değiliz” diyen Melek, her türlü konunun kadınları ilgilendirdiğini ve her konuda film yapabileceklerinin altını çizdi. Kadınlara dair filmler yapıyor olmalarını kısıtlılık olarak değil tercih olarak gördüğünü söyleyen Melek, erkeklerin kadınların hikayelerini gerçekliğiyle yansıtmadıklarını ifade etti.
 
‘Türkiye’de de tacize karşı kampanya çabalarımız var’ 
 
Sinema sektöründeki kadın örgütlülüğünün eskiye oranla arttığına değinen Melek, kadınların  'me too', 'timesup' gibi kampanyalarla birlikte sektördeki tacizi ifşa etmelerinin önemli bir gelişme olduğunu kaydetti. Melek, bu kampanyaların büyük destek aldığını söyleyerek, "Farklı dönemler ve farklı koşullar söz konusu olsa da Türkiye'de de bizim bununla ilgili çabalarımız var" dedi.
 
'Sinema kaskatı bir erkek egemen sektördür'
 
Melek, sinemanın erkeklerin erkekçe bir dille yaptığı icrai bir sanat olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Jean LucGodart 'Sinema tarihi, erkeğin gözünden kadının anlatılmasının tarihidir' diyor, gerçekten de öyle. Aslında sinemanın ilk yıllarında böyle değil, kadınlar çok şey üretiyorlar ama ne zamanki sinemanın ekonomik ve politik gücü fark ediliyor kadınlar sektörün dışına atılıyor. Tam da bu bazı alanların kadınlaştırılması değerli alanların kadınsızlaştırılması meselesiyle aynıdır."
 
'Feministler sinemanın yapısını değiştirdi'
 
Özellikle 68 kuşağıyla beraber tüm dünyayı saran feminizmin eleştirel dilinin sinemaya da yöneldiğine işaret eden Melek, feministlerin sinemanın bütün yapısını eleştirdiğini hatırlattı. Kadınların o dönem çok radikal makaleler yayınladıklarını kaydeden Melek, "Sinema, erkeklerin röntgenci hazzını tatmin etmek üzere röntgenci bir bakış açısıyla kurulmuş, temelden bir erkek gözü olduğuna dair eleştirildi. Sonrasında kadın filmleri festivalleri yapmaya, kendi dağıtım alanlarını bulmaya, üretebilecekleri alanlar açmaya başladılar. 30 ya da 40 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Aslında sinemanın yarısını üretiyorlar, belgesel üretiyorlar, kısa metraj üretiyorlar ama para kazanan, gösterime giren ve geniş kitlelere ulaşan filmlerin yüzde 10'unu kadınlar üretiyor" dedi.
 
'Erkekler parayı ve kürsüyü paylaşmıyor'
 
Erkeklerin parayı ve kürsüleri kadınlarla paylaşmak istemediğinin altını çizen Melek, kadın yapımcı ve yönetmenlerin erkekler tarafından destek görmediğini de sözlerine ekledi. Sinema setlerinin eskiden kahvehane gibi olduğunu belirten Melek, kadınların erkekleşerek konuşmak zorunda kaldığını ve üslup konusunda erkekleri sürekli uyarmak gerektiğini aktardı. Ancak şimdilerde yeni kuşak kadın yapımcıların setlerinin bambaşka olduğunu söyleyen Melek, "Kadınlar olarak sinema sektörünü üretimden, dilden, prodüksiyona bütün yapım aşamasına kadar her tarafını değiştiriyoruz” diye kaydetti.