'Kaktüsler Susuz da Yaşar' yazarlarından Meral: Sıra bugünün zindancılarında

  • 15:30 27 Nisan 2018
  • Kültür Sanat
İSTANBUL - Mamak Cezaevi'nde kalan kadınlar tarafından 12 Eylül döneminin kaleme alındığı "Kaktüsler Susuz da Yaşar" isimli kitabın yazarlarından Meral Bekar, "12 Eylül zindancılarının hayatımızı karartma heveslerini kursaklarında bıraktık. Sıra bugünün zindancılarında" dedi.  
 
12 Eylül döneminde Mamak Cezaevi'nde kalan kadınlar tarafından 2011 yılında yazılan "Kaktüsler Susuz da Yaşar"  isimli kitap Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde verildi. Kitapların ve döneme ait bilg-belgelerin kütüphaneye teslim edilmesinin ardından kütüphanenin toplantı salonunda, bir panel düzenlendi.
 
Panelde ilk olarak kitabın yazarlarından Meral Bekar ve Nazik Işık konuştu. Nazik, "Biz bunun bir direniş ve dayanışma öyküsü olduğunu biliyoruz" diyerek sözlerine başladı. Nazik, "Kendi tarafımızdan baktığımızda insan ve kadın olmanın onurunu koruyan mücadelenin bir parçası olduğumuzu da biliyoruz" dedi. 
 
'Hayatlarımız birer örnek'
 
Halen dayanışma içinde olmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirten Nazik, kendi hayatlarının bir örnek olduğunu söyledi. Nazik, yaşananların unutulmasını istemediklerini vurgulayarak, o dönemde yaşamını kaybedenlerin sayısının 299'dan çok daha fala olduğunu söyledi. Nazik son olarak da şunları ifade etti: "Bir Mamak vardı. Biz de direndik demek için bunu yazdık. Akademik bir çalışma yapmadık biz. Anılarımızı yazdık. Kitabı şimdi de bu kütüphaneye hediye etmek istedik. Kadın Eserleri Kütüphanesi ile kitabın buluşması çok önemli ve anlamlı. Bugün burada kaynak oluşturmaya bir katkı sunmuş oluyoruz."
 
'Bu kez kazanmak zorundayız'
 
Daha sonra söz alan Meral Bekar da, Mamak Cezaevi'ndeyken sistemli olarak işkenceye maruz bırakıldıklarını ve bu işkenceye karşı dayanışma içinde direndiklerini belirtti. "Bugün de insanlık postallar altında ezilmeye çalışıyor" diyen Meral, "Ülkeyi koskoca bir zindana çevirenlere karşı yine bir 'var olabilme ve edebilme' cüreti ve azmi ile bu kez milyonlarla halaya durup kazanmak zorundayız. 12 Eylül zindancılarının hayatımızı karartma heveslerini kursaklarında bıraktık. Sıra bugünün zindancılarında. Yaşamın her alanında mücadele edenlere sevgi ve dayanışma ile" şeklinde konuştu. 
 
Dilvin Semizer: Kadınlar neden yok sayıldı? 
Kitabın yazarlarından Dilvin Semizer de  uzun süre işkencede kaldığını, işkenceden çıktıktan sonra yataktan kalkamadığını belirterek, "12 Eylül Dönemi'ne dair çok sayıda kitap yazılmıştır ancak kadınlar yer almamıştır bu kitaplarda. Erkek arkadaşlarımızla biz aynı mücadeleye çıktığımız halde yine de bize 'patates soyucu' muamelesi yapılırdı. Kitaplar yazılırken de öyle oldu? Kitaplar yazılırken neden kadınlar yok sayıldı. Onlar da erkek egemen toplumun devamıydı. Bizim erkek arkadaşlarımız bile bizim hakkımızın verilmesi için sosyalizmin gelmesini bekliyor" dedi. 
 
 Bu kitabın 46 kadın tarafından yazılmış ilk kitap olduğuna dikkat çeken Dilvin, kendi güçlerine inandıklarını söyledi. Dilvin son olarak da Kadın Eserleri Kütüphanesi'ne kitabı hediye etmelerine ilişkin de, "Kitabımız artık yuvasında" diye belirtti. 
 
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan da, bu kitabın bugün yaşayan kuşakların geçmişteki mücadeleyi bilmesi açısından önemli olduğuna dikkat çekerek,  kitabın önemli bir belge olduğunu belirtti. 
 
Serpil Çakır: Bilinçlenme hikayesi
 
Daha sonra ise Prof. Dr. Serpil Çakır kitabın akademik yönüne değindi. Kitabın kadın tarihi çalışmalarına önemli katkı sunacak bir kaynak olduğunu söyleyen Serpil, tarihçiler bunu çeşitli açılardan inceleyebileceğini kaydetti. Bu kitabın aynı zamanda cezaevinde kalanların ailelerinin de dayanışmasına değindiğini söyleyen Serpil, "Kitap, direnme dostluk ve ayakta kalma hikayesi. Kitap, sarılma sarma hikayesi. Umut hikayesi. Bu kitap aynı zamanda insan onurunu koruma hikayesi, aynı zamanda neşe hikayesi, bu kitap bir bilinçlenme hikayesi" diye vurguladı. 
 
Panel, soru cevap bölümü ile sona erdi.