Yönetmen Eylem Kaftan: Yapımcılar kadın yönetmenlere güvenmiyor

  • 09:01 9 Nisan 2018
  • Kültür Sanat
Evrim Kepenek 
 
İSTANBUL - Genç yönetmen Eylem Kaftan, ilk kurmaca filmi için kolları sıvadı. Türkiye'de bir kadın yönetmenin film yapabilmesinin yegâne yöntemini, "Çok inanmak, çok çalışmak, çok fedakârlık" olarak özetleyen Eylem, yapımcıların kadın yönetmenlere güvenmediğini belirtti.
 
Genç yönetmen Eylem Kaftan'ın sinema ile kurduğu bağ, iğne ile kuyu kazmak zorunda kalan bir madencinin durumuna benziyor. Çünkü Eylem'e göre, Türkiye'de kadın bir yönetmenin film yapabilmesinin yegane yöntemi, "Çok inanmak, çok çalışmak, çok fedakarlık etmek." 
 
Uzun yıllar belgesel programı yönetmiş ve sunmuş Eylem. Bu sayede de Artvin'den İzmir'e, İzmir'den Diyarbakır'a Türkiye'nin pek çok kentinde hikâyelere tanıklık etmiş. Şehirli çiftçilerin hikayelerinin anlatıldığı belgesel programını yaparken Artvinli bir kadın çiftçinin hikayesinden çok etkilenince de kendi ilk kurmaca filmini yapmak için kolları sıvamış. 
 
'Kurmaca için yeniyim'
 
İstanbul'da medya sektöründe çalışan bir kadının annesinin hastalanması nedeniyle Artvin'e giderek arılara bakması üzerinden şehirli bir kadının doğada yaşadığı çatışma ve doğanın bilinmezliğine karşı verdiği mücadelenin anlatıldığı film için heyecanlı olan Eylem, "Belgesel konusunda uzmanlaşmış olsam da kurmaca için çok yeniyim. Yeni bir alana adım attım ve bilmediğim, öğrenmem gereken bir sürü yeni iş var. En başta kurmaca filmin bütçesini ayarlamak çok zor. Bizim filmimiz bütçesinin yarısını Kültür Bakanlığı'ndan ayarladı" dedi. 
 
'Sadece 2 kadın yönetmenin filmine destek verildi'
 
Kültür Bakanlığı'nın geçen yıl 30 projeye destek olduğunu ve bu projelerden sadece ikisinin kadın yönetmenlerin projesi olduğunu anlatan Eylem, kültür sanat alanındaki özel sektörün gelişmemiş olmamasının da kadın yönetmenler için büyük bir handikap olduğunu ifade etti. "Özel sektördeki yapımcılar kadın yönetmenlere desek olmak konusunda daha çekingen davranıyorlar, onlara güvenmiyorlar çünkü sinema erkek bir alan" diyen Eylem, bu durumun sadece Türkiye'de değil dünyada da böyle olduğunu hatırlattı. Dünyada ilk filmini çeken kadınların yüzde 90'ının ikinci filmini çekmediğini anlatan Eylem, "Bu alanı sadece erkeklerle sınırlandırmak, dünyanın yarısı olan kadınları yok saymak ya da azaltmak yaşamın doğasına aykırı. O zaman hayatın, dünyanın yarısı bu alanda olmaz ve bu büyük bir eksikliktir" diye belirtti.  
 
'O film sadece yönetmenin ruhunu yakıyor'
 
Bir film için sponsor ararken filme inanmakla ilgili sorunlar yaşandığına dikkat çeken Eylem, şöyle dedi:  "Mesela yapımcı veya başka biri o filme öylesine bakıyor. O film sadece o filmi yapmak isteyen yönetmenin ruhunu yakıyor. Çünkü yönetmen filmi çekmek için hayat konforundan, yaşamından, maddi manevi fedakârlık yapıyor. Çok zor bir işe girişiyor. Üstelik bunu belki de dağıtımcı bulamayacak sadece festivallerde gösterilecek bir film için yapıyor. Bu ülkede de ciddi bir dağıtım sorunu var ne de olsa." 
 
Hikâyeye inanmak ilk şart!
 
2019'da izleyiciyle buluşmasını hedeflediği filmi için çok ayrıntı vermek istemeyen Eylem, son olarak, "Çok umutsuz değilim. Yer keşiflerini yaptım kastı belirledim gibi. Oldukça yol aldık yeter ki hikayeye inanın, o hikaye kendi yolculuğunu tamamlar. Ben de buna inanıyorum. Kadın yönetmenler erkeklere oranla moral motivasyonu her zaman yüksek tutmalı. Zor bir alanda iş yapıyor olsalar da kendilerine ve hikâyelerine inanmaları bu işin birinci şartı" ifadelerini kullandı.