‘Dil her ulusun temeli’

  • 09:06 16 Mayıs 2024
  • Kültür Sanat
 
Pelşin Çetinkaya-Gülistan Gülmüş
 
AMED - Dilin her ulusun temeli olduğunu belirten kadınlar, Kürtçe’ye yönelik baskı ve yasaklara dikkat çekti ve buna karşı Kürtçe konuşmakta ısrar edilmesi gerektiğini vurguladı. 
 
Kürt halkı 15 Mayıs Dil Bayramı’nı çeşitli etkinlikle kutlarken, dile yönelik baskı, yasak ve engellemeler de sürüyor. Kürtçe’ye yönelik engellemeleri Amedli kadınlar değerlendirdi.         
 
‘Çocuklar geleceğimizi oluşturuyor’
 
Kürt dilinin var olması için yüz yıllarca mücadele verildiğini kaydeden Yazar Jin Aryen, dilin başka nesillere de aktarılması gerektiğini bunun için de çocukların dillerini konuşmaları gerektiğini belirterek, “Dil, her ulus için temel bir sistem. İlk olarak buna dikkat çekmek istiyorum. Bunun önemi büyük çünkü Kürt halkı yüz yıllardır işgal altında yaşıyor ve bu işgal sonucunda dil de yüzyıllardır yasaklanmış. Baktığımızda o kadar süredir zorluk içerisinde olmasına rağmen hem ulus olarak hem de coğrafya bakımından Kurdistan, Kürt dil ve kültürünü korumak bakımından çok önemli bir aşama geçirmiş. Kürtlerin kendini tanıması, ulusal bilinç bir seviyeye gelmiş. Kurdistan’da uygulanan yok etme politikaları birçok alanda geri gidilmesine sebep olmuş. Bu büyük oranda zarar vermiş, mesela sokakları gezdiğimizde çocukların oyunlarını Türkçe oynadığını görüyoruz. Çocukların bu noktada önemli olmasının sebebi geleceğimizi oluşturmasıdır” dedi. 
 
‘Dilimizde eğitim görmemiz gerekiyor’
 
Türkiye’de daha önce birçok dilin kaybolduğunu, Kürtçe’nin de yok olmaması gerektiği ve bunun için de Kürtçe eğitim görülmesi gerektiğini ifade eden Jin, “Kurdistan’da yürütülen çalışmalar, bugüne kadar verilmiş olan mücadele bir noktaya varmış ama maalesef şimdi asimilasyon çok ilerlemiş. Milyonlarca Kürt bu topraklarda yaşıyor. Her Kürt’ün ana dilini konuşması sorumluluğu var.  Şu ana kadar Türkiye’de 18 dil kaybolmuş, 18 dilin kaybolmuş olması 18 ulusun da ortadan kaybolduğu anlamına geliyor. Bunun önünün alınması gerekiyor. Bunun önünün alınması için de kaybolmaya yüz tutmuş dillerin korunması gerekiyor. Bu tehlikenin önünün alınması için de kendi dilimizde eğitim görmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Eğitimin ilki evde başlar’
 
Kürtçe’nin unutulmaması için ilk olarak evde konuşulmasının alışkanlık haline getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Panayır, “Kürtçe resmi eğitim dili olmadığı için gençlerimiz Kürtçe konuşmuyor. Eğer eğitim olursa her yerde Kürtçe konuşulur. Eğitimler Türkçe veriliyor ve tüm okullar da Türkçe yapılıyor. Böylelikle istesek de istemesek de sistematik olarak Türkçeye eğilimli hale geliyorsun. Bunun önünü almak için de ilk olarak evlerimizde Kürtçe konuşarak başlatmalıyız. Eğitim ilki evde başlar. Anne ve babalar çocuklarının üzerinde durmalılar. Çünkü çocuklar bizim geleceğimizdir. Eğer dilimiz zihnimize oturmazsa dilimizi de konuşamayız. Dil konuşulmadığında unutulur ve dil unutulduğunda kişiler de unutulur. Her ulus dili ile var olur o yüzden dilimize sahip çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Kürtçe’ye sahip çıkmalıyız’
 
Mizgin Yıldırım ise Kürtçe’nin asimilasyon yoluyla kaybolmaması için yaşamın her alanında konuşulması gerektiğini ifade ederek şöyle dedi: “Asimilasyon politikaları her alanda yürütülüyor. Yaşamın kendisi üzerinden yürütülüyor. Kişinin sadece Kürtçe konuşması yeterli değil, dilin yaşamımıza da girmesi gerekiyor. Sokakta, pazarda, her yerde zihniyet Kürtçe olursa kimse kimseyi asimile edemez. Onların da amacı bu. Özellikle Kürt dili, sanatı, kültürü üzerinden asimile etmek istiyorlar. Gençlerimize de bu yönlü yoğunlaşıyorlar. Böyle olunca gençler de kendi özünü benimsememeye başlıyor. O yüzden Kürtçe her alanda yaşamın içinde olmalı. Her alanda Kürtçe konuşmalı, Kürtçe’ye sahip çıkmalıyız.”
 
‘Dilimizin korunması için okulların açılması gerekiyor’
 
Devletin Kürt kimliğini kabul etmediğini dolayısıyla Kürt dilini de yasakladığına işaret eden Remziye Donat ise, “Bizler devletin dilini istemiyoruz. Biz kendi dilimizle, çocuklarımızla, torunlarımızla konuşmak istiyoruz. Okullarımızı da dilimizde istiyoruz. Devlet her zaman onların elinin altında olmamızı istiyor. Dilimizle yaşamamızı ve dilimizi konuşmamızı istemiyorlar. Bize, ‘Neden Kürtçe konuşuyorsunuz, Kürtçe konuşmayın’ diyorlar.  Kürtleri saymıyorlar” dedi. Evlerde de artık Kürtçe konuşulmamasının baskılardan dolayı olduğunu dile getiren Remziye, “Çocuklarımız dışarı çıktığında baskı altında kaldı, okullarda Türkçe konuşmaları yönünde baskı gördüler. O yüzden de Kürtçe’yi konuşmamaya başladılar.  Dilimizin varlığını koruması için okulların açılması gerekiyor. Dilimizi artık kabul etsinler” şeklinde konuştu.