Kültürel soykırıma karşı kültürel mücadele

  • 09:05 16 Kasım 2023
  • Kültür Sanat
 
 
ÊLIH - İktidarın Kurdistan’da uyguladığı asimilasyon politikalarına karşı alternatifler oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Bahar Kültür Merkezi çalışanı Çiçek Çelik, “Kendi dilimiz ve kültürümüzü yaşatma adına her alanda çalışmalar yapmalıyız” dedi. 
 
İktidarın tek tip toplum modelini inşa ederken kullandığı en önemli araçların içinde kültürel asimilasyon bulunuyor. Kurdistan’da da Cumhuriyet’in yüzyıllık pratiğini inşa ettiği temel olan asimilasyon ve kültürel soykırım, bugün başta Kürtçe olmak üzere birçok dilin ve kültürün tanınması için hala mücadele ediliyor olmasının nedeni. İktidarın kendi “kültür festivalleri” aracılığıyla sürdürdüğü bu asimilasyon çalışmalarına karşı Kürt halkının mücadelesi de sürüyor. Êlih (Batman) Bahar Kültür Merkezi çalışanı Çiçek Çelik, asimilasyonun amacını ve buna karşı süren direnişi değerlendirdi.
 
Kültürel soykırıma karşı kültürel mücadele
 
Tarih boyunca Kürtlerin farklı şekillerde kültürel soykırıma, asimilasyona uğratıldığını söyleyen Çiçek, dil ve kültür alanında yapılan saldırıların da bunlardan biri olduğunu ifade etti. Kültür alanında çalışmalar yaptığını kaydeden Çiçek, “Kültür alanında mücadele ve emek sergilemeye çalışıyoruz. Bunun da temel amacı iktidarın özellikle yaymaya çalıştığı kültür ve sanat anlayışına karşı bir alternatif oluşturmak” dedi.
 
İktidarın ikili pratikleri
 
İktidarın kendi çıkarları için çeşitli politikalar yürüttüğüne dikkat çeken Çiçek, asimilasyon konusunda yürüttüğü ikili pratiklerini şu örnekle gösterdi: “Bir taraftan iktidarın kendi eliyle oluşturmuş olduğu bir TRT6 diye bir televizyon kanalı var. Güya orada Kürtçe konuşuluyor ve bizim kültürümüz ve dilimiz yayılmaya çalışılıyor. ‘Biz Kürtlerin yanındayız’ algısı yaratılmaya çalışılıyor. Halbuki Kürtlerden oy ve destek amacıyla açılmış bir kanal. Bir yandan da Kürtçe tiyatro yaptığı için, Kürtçe şarkılar söylediğimiz için ya da Kürtçe eylem ve etkinliğe katıldığı için cezaevinde olan arkadaşlarımız var.”
 
‘Kayyımlarla kültürel çalışmalar da hedef alındı’
 
İktidarın kayyım atamalarıyla Kürt halkının kimliğine saldırı gerçekleştirdiğini dile getiren Çiçek, kayyımların temel nedeninin kültürel soykırım olduğunu aktardı. Belediyelere kayyımlar atanmadan önce kendi kültürlerine ve dillerine ait birçok etkinlikler yapılabildiğini ekleyen Çiçek, “Kendi dilimiz ve kültürümüzle yaptığımız etkinliklere toplum da katılıyordu. O toplumda bir şeyleri üretebilme ve sanatsal etkinlikleri yapabilme özellikleri gelişiyordu. İktidar bunu gördükten sonra bunun önünü kesmek istedi ve bizzat kayyımlarla beraber bunu yapmaya çalıştı. Kayyımlar geldikten sonra iktidar, kendi zihniyetini, kendi kültürünü toplumumuza yaymaya çalıştı. Bunu da Kürtçeyi yasaklayarak, ağırlıklı olarak Türkçe kullanarak yapmaya çalıştı” sözlerine yer verdi.
 
Kimlik bilincinin önemi
 
Çiçek, bir kişinin dilini bildiğinde kendi dünyasını oluşturabildiğini ve kişi tarihini bildiği sürece hayatına yön ve şekil verebileceğini vurgularken, “Yakın zamanda Cumhuriyet’in 100’üncü yılı kutlandı. Çoğu Kürt de bunu kutladı. Bunun temel sebebi yine asimilasyon ve kültür kırımı. Kendi kültürümüzü ve tarihimizi bilmiyoruz. Bunu bilseydik çoğu Kürt bunu kutlamazdı, aksine bunun Kürt katliamının 100’üncü yılı olduğunu çok iyi bilirdi. Çünkü Cumhuriyet demek Dersim Katliamı, Şeyh Sait, Ağrı İsyanı, Zilan Katliamı demek. Aslında kadınların, çocukların ve bir Kürt halkının yok olması demek” ifadelerini kullandı.
 
‘İktidarın Kürtlere tahammülü yok’
 
İktidarın Kürt diline tahammülü olmadığının altını çizen Çiçek şunları kaydetti: “Kürt diline olan kin, tabelalardaki Kürtçe yazılara olan kinden dolayı Kürtçe tabelaları indirmeleri bunların örnekleri. Bunun altında bir bilinç yatıyor aslında. Orada duran Kürtçe tabela, sadece bir Kürtçe tabela değil. Onun altında bilinç, direniş ve tarih var. Aslında iktidarın yok etmeye çalıştığı bu, indirmeye çalıştığı salt bir tabela değil. İndirmeye çalıştığı Kürt halkının dili, kültürü ve varlığı. Dolaylı bir şekilde onu yok saymaya ve yok görmeye çalışıyor.”
 
‘Asimilasyona karşı kendi alternatiflerimizi oluşturmalıyız’
 
Çiçek, gençlerin asimilasyon uygulamalarından etkilendiğini söylerken, buna karşı alternatifler oluşturulması gerektiğini ekledi. “Kendi kanallarımızı oluşturarak ve kendi kurumlarımızı çoğaltarak alternatifler yaratabiliriz” sözlerini kullanan Çiçek, “Çünkü biz gençlere bir yol göstermezsek o gençler ister istemez iktidarın yolundan gitmek zorunda kalıyor. Bir de anne babaya ve daha sonra da topluma düşen rol çok fazla. Son zamanlarda toplumda ‘Ben çocuğuma anadilimi öğretmeyeyim, okula gittiği zaman bir kafa karışıklığı yaşamasın’ algısı yayılmaya başladı. Öncelikle bizim bu düşünceden çıkmamız lazım. Çocuğun öğrenmesi gereken ilk dil anadilidir. Zaten çocuk o temelde eğitildiği zaman kendi dilinde ve kendi kültüründe bir yaşam şekillendirmeye çalışacaktır” şeklinde konuştu.
 
Bir kültürün ve dilin yok olması demek o toplumun yok olması demektir” mesajını veren Çiçek, “Kürtler ‘Ben bu toplumda varım ve bu toplumda yer alıyorum’ diyorsa diline, kültürüne ve ırkına sahip çıkmalı” dedi.