Su kabaklarını el sanatı ile buluşturuyor

  • 09:07 21 Ağustos 2023
  • Kültür Sanat
Öznur Değer
 
MÊRDÎN - Tarihi kent Mêrdîn’de su kabağından sanat eserleri yaratan Fatma Güneş, “Beni rehabilite eden bir iş. Önceden takı-tasarım yapıyordum. Sonrasında su kabağına başladım. Motiflerimi genelde evrensel, kültürel ve yöresel değerlere göre çiziyorum” diyor.
 
Kürt, Arap, Süryani,  Ermeni ve daha birçok kimlik ve kültüre ev sahipliği yapan Mêrdîn (Mardin), Mezopotamya’nın tarihi ve kadim kentlerinden biri. Farklılıkları ve tarihi güzellikleriyle insanları cezbeden Mêrdîn, sanatı ve motifleriyle de insanları kendine çekiyor. El sanatları ile de tanınan kentte Fatma Güneş de su kabağını işleyerek sanat eserleri açığa çıkarıyor.
 
Kadınlar kendini istedikleri alanda geliştirmeli
 
İlkokul 5’inci sınıfa kadar Nisêbîn’de (Nusaybin) okuyan ardından okulu bırakmak zorunda kalan Fatma, 24 yaşından sonra okula yeniden başladığını ve 4 yılda ortaokul ve liseyi açıktan okuduğunu paylaşıyor. 29 yaşında ise üniversiteye başladığını ifade eden Fatma, kadınların kendilerini istedikleri alanda geliştirmesi gerektiğini ekliyor.
 
Yeteneğini fark edince işini bıraktı
 
Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nden mezun olan Fatma, kısa süre bir rehabilitasyon merkezinde çalıştıktan sonra bu işin kendine göre olmadığını fak ediyor ve sanata yöneliyor. Sanata dair yeteneğini keşfetmesinin ardından topladığı su kabaklarıyla eserler yapmaya başlayan Fatma, 8 yıldır su kabaklarını elinden düşürmüyor. Fatma, su kabağı sanatına nasıl başladığını şu sözlerle aktarıyor: “Üniversiteye gittiğim yıllarda ekonomik olarak durumum iyi olmadığı için bir ressamın yanında çalışmaya başladım. Onun yanında kendimi, çizimimi geliştirdim. Ardından ise video izleyerek kendi kendime geliştim. 3 ay içinde su kabaklarını kırıp, temizleyip çizim yapıyorduk. 8 yıldır bu işi yapıyorum.”    
 
‘Beni rehabilite eden bir iş’
 
Kendini bu alanda geliştirmesinin ardından Dersim’de su kabağı ekmeye başladığını söyleyen Fatma, “İkliminden dolayı ektiğim kabaklar tutmadı. O nedenle daha çok Ege bölgesinden sipariş vererek satın aldığım su kabaklarını dönüştürüyorum. Şu anda kendimi bu alanda geliştirmeye devam ediyorum. Resim yeteneğim vardı ve bu işi çok sevdim. Beni rehabilite eden bir iş. Önceden takı-tasarım yapıyordum. Sonrasında su kabağına başladım. Şimdi bu işi yapmayı çok seviyorum” sözlerine yer veriyor.
 
‘Motiflerimi kültürel değerlere göre çiziyorum’
 
Dersim’deki işyerini kapatmasının ardından yaklaşık 5 ay önce Mêrdîn’e yerleşen ve açtığı bir dükkan ile su kabağı sanatı icra eden Fatma, “İşyerim çok yeni olduğu için sanatım henüz tam anlamıyla tanınmıyor ama insanların ilgisini çekeceğini düşünüyorum” diyor. Fatma, severek yaptığı su kabaklarının elinde geçirdiği süreci anlatıyor: “Önce su kabağını alıyorum. İçini temizleyip, yıkıyorum. Ardından çizim yapmaya başlıyorum ve boyuyorum. Sonrasında kullandığım makine ile (matkap benzeri) desenlerimi çiziyorum. Emeğe ve yaptığım çizime göre ortalama 3-4 günde bir su kabağını bitiriyorum. Emeğe ve motife göre bunun süresi değişiyor. Motiflerimi genelde evrensel, kültürel ve yöresel değerlere göre çiziyorum. Daha çok bu tarz motifler çiziyorum.”
 
‘Herkes sevdiği işi yapmalı’
 
Daha önce rehabilitasyon ve anaokullarında çalışmasına rağmen işini bırakıp kendini tasarıma ve üretmeye veren Fatma, herkesin sevdiği ve iyi hissettiği işi yapması gerektiğini söylüyor.