Kürt sanatına yönelik saldırılara karşı çözüm: Örgütlülük

  • 09:03 29 Haziran 2023
  • Kültür Sanat
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - MKM yönetiminde yer alan Dilan Suyu, Kürt sanatına yönelik saldırıların amacının biat eden bir toplum yaratmak olduğunu söyleyerek, çözümün “örgütlülük olduğunu ifade etti.
 
Son dönemde Kürtçe müzik, konser ve etkinliklere yönelik baskılar artarak devam ediyor. Kaymakamlıkların çeşitli gerekçeleri sonucunda birçok etkinlik yasaklanıyor. Buna karşı Kürt kültürünü korumak ve baskılara karşı varlık mücadelesini yürütmek için Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) 1991 yılından bu yana çalışmalarını sürdürüyor. 
 
MKM yönetiminde yer alan Dilan Suyu, Kürt sanatına yönelik yapılan saldırılara ve buna karşı başta Kürt sanatçılar ile kadın sanatçıların tepki göstermesine dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Sanatımızla yine her alanda olacağız’
 
MKM’nin 1991 yılında kurulduğunu ve o günden bu yana Kürt kültürüne ve sanatına hizmet ettiğini ifade eden Dilan, MKM’nin kurulduğu günden bu yana devletin baskı ve tutuklamaları ile karşı karşıya kaldığını ama geri adım atmadığını belirtti. Dilan, “Son süreçlerde yasaklamaların artması gösteriyor ki Kürt sanatını ve dilini artık hiçbir yerde kullanamaz hale geleceksiniz mesajını vermeye çalışıyorlar. Tabi biz bu yapılan yasaklamalar ve baskılar karşısında hiçbir zaman geri adım atmadık, bu saatten sonra da zaten geri adım atmayı düşünmüyoruz. Üretimlerimizle, sanatımızla yine her alanda olacağız. Bu yasaklamalar bizim toplumla olan bağımızı kesmek üzerine kuruluyor. Sanatçı, sanat ya da kültür toplumun rengidir, sesidir, vicdanıdır kendini ifade edebildiği bir alandır. İfade özgürlüğünü isteyen her alana böyle bir yasaklama ve baskılama getiriliyor. Bu yasaklamalar kendine biat eden bir toplum oluşturmak için. Halkı tamamen kültüründen uzaklaştırmak, kendi dilinden uzaklaştırmak ve sanatından uzaklaştırmak üzerine yapılıyor. Toplumda yaşanan bütün olayları, o döneme sirayet etmiş olaya dair bir oyun, bir şarkı yapılıp toplumun sesi oluyor. Bunlar da iktidarı zedelediği için halkın toplumla olan bağını kesmek istiyorlar” diyerek saldırıların amacına değindi.
 
‘Hafızayı diri tutmaya çalışıyoruz’
 
MKM’nin Kürt kültürüne sahip çıktığını vurgulayan Dilan, bunlara karşı yıllar içerisinde Kürt sanatının çalınan değerleri için gerçekleştirdikleri çeşitli çalışmalardan söz etti. Dilan, “Çalınan kültürümüzü, şarkılarımızı yeniden hayata geçirmek hatta geriye düşmüş o hafızayı tekrardan uyandırmak amaçlı Şahiya Stranan projemiz olmuştu. Şahiya Stranan projemiz çalınan ya da Türkleştirilen eserlerin kendi özüne döndürerek bir albüm olarak tekrardan hayata geçirildi. Çalışmalarımız bu yönde de devam ediyor. Kürt kültürünü, müziğini almak isteyen, yok etmek isteyen iktidara karşı canlandırmak, tekrarda halkla buluşturmak, hafızayı diri tutmak ve halktaki o hafızanın yok olmasına engel olmak için MKM’de yer alıyoruz. Sadece Kürtçe dilinin kullanılması bile iktidar için bir yasaklama gerekçesi olabiliyor” diyerek Kürtçeye yönelik tahammülsüzlüğü dile getirdi.
 
‘Sanatçıların sessizliği sanatçı profilini zedeliyor’
 
Bütün baskılara karşı kendilerine alternatif oluşturduklarına dikkat çeken Dilan, geri adım atmadıklarının altını çizdi. Dilan, “Yasaklamalar bizi geriye düşürmedi aslında bizi daha da hırslandırdı. Bu konuya daha da eğilmemizi ve yoğrulmamızı sağladı. Toplumun her kesiminden yasaklamalara tepki olmadığı için önü arkası kesilmiyor. Problem toplumsallaşamamadan geliyor. Ülkede diğer sanat alanlarıyla ilgilenen Türk sanatçıların da içinde olduğu kesim Kürt müziğine ve sanatçısına yasak getirildiği için yasağa karşı sessiz kalıyor. Bu sessiz kalış yasaklamaların önünü açıyor. Herkesin iktidarla ters düşme kaygısı var. Devletin oluşturmak istediği biat eden sanatçı, benim sözümden ve çizgimden çıkmayan bir sanatçı profili onların işine geliyor. Bu da gerçek sanatçı profilini oluşturmuyor. Gerçek sanatçı profili topluma hizmet eden, sesi olan, vicdani olandır yani toplumsal olaylara değinen bir profildir. Bu yasaklamalarla, bu baskılarla kendine göre oluşturduğu biat eden profille aslında sanatçı profilini zedelemektedir” dedi.
 
‘Örgütlülük etrafında toplanırsak çözüm olabiliriz’
 
Kimlik fark etmeksizin kadın sanatçıların her zaman daha cesur olduğunu ve haksızlığa karşı ses çıkardığını vurgulayan Dilan, ancak kimi zaman gerçekleşen baskılardan dolayı sanatçıların geri adım attığını, bunun da toplumda sinmeye neden olduğunu söyledi. Dilan, “En son Rojhilat bölgesinde Mahsa Amini’nin katledilmesiyle oradan ‘Jin, Jiyan, Azadi’ diye bir slogan yükseldi. ‘Jin, Jiyan, Azadi’ sloganı tüm dünyada kadın mücadelesine hizmet eden bir slogan haline geldi. Artık tüm dünyada her dilden her ırktan olan insanlar bu sloganla ayakta. Bu sloganı kendini Türk sanatçıları olarak nitelendiren sanatçılar üzerinde de çok büyük bir etkisi oldu. Bu toplumsallığa kayıtsız kalamadılar. Hepsi bir Mahsa Amini oldu. Hepsi toplumla buluştu. Mahsa Amini için saçlarını kestiler ve bunu toplumla paylaştılar. Bir sanatçının bu tarz konulara değinmesi toplumsal olaylara değinmesi halkta müthiş bir ayaklanmaya müthiş bir mücadeleye sebep oluyor. Biz bunun yankılarını çok fazla yaşadık Türkiye’de. Bu bizim için iyi bir sonuçtu yani ortak bir yerde bütün sanatçılar bir araya geldi. Hepsi aynı dilde, aynı sloganda, aynı acıda ve aynı fikirde buluştular. Çözümün aslında birliktelikten geldiğine inanıyoruz. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Çağrım aslında bireysel olarak sanatını icra eden sanatçılara. Toplumsal olarak yaşanan her bir olayda tüm sanatçıların, kesimlerin aynı sesi çıkarmaları gerekiyor. Bir örgütlülük etrafında toplanırsak çözüm olabiliriz” dedi.