Kirmanckî öğrenen kadınlar: Anadilde eğitim olmalı

  • 09:02 19 Şubat 2023
  • Kültür Sanat
 
Melike Aydın
 
İZMİR - DAD’ın Kirmanckî atölyesindeki anadil eğitimlerine ilişkin konuşan kadınlar, Kirmanckî’nin yok olma tehlikesine dikkat çekerek anadil eğitiminin okullarda verilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İzmir Şubesi geçen sene başlattığı dil atölyesini bu sene yeniden başlattı. Verilen Kürtçenin Kirmanckî lehçesindeki dil kursunun asimilasyon politikalarına karşı etkili olduğunu söyleyen kadınlar, özellikle Alevi Kürtlerin dile sahip çıkması ve dil kurslarının çoğalması gerektiğini ifade etti.
 
‘Dilin kaybolması kültürün kaybolması demek’
 
Dil atölyesini başlatmalarının nedeninin Kirmanckî dilini yaşatmak olduğunu söyleyen DAD İzmir Şube Eşbaşkanı Nebahat Çelik, dil ve kültürün iç içe olduğunu belirterek bir dilin kaybolmasının kültürün de kaybolması demek olduğunu ifade etti. Okullarda verilen seçmeli Kurmancî ve Kirmanckî derslerinin de asimilasyon politikasının bir parçası olduğunu belirten Nebahat, “Haftalık seçmeli dil ne kadar yürütülebilir. Biz biraz da bu asimilasyonun önüne geçmek için dil atölyesi başlattık. Bu kurslar, asimilasyonun önüne geçilmek için yapılıyor ama yeterli değil. Anadilde eğitim olmalı. Seçmeli olarak verilmemeli, biz nasıl ki zorunlu din dersleri kalksın diyoruz hem kültürümüz açısından hem de anadil açısından eğitim verilmeli. Nasıl Türkçe eğitim veriliyorsa bizimki de öyle verilsin istiyoruz” dedi.
 
‘Kürt Aleviler anadillerine sahip çıkmalı’
 
Anadilin her yerde konuşulması gerektiğini vurgulayan Nebahat, “Kirmanckî lehçesini konuşan Kürt Alevilerin topyekûn buna sahip çıkması gerekiyor. Tek başına atölye belki etkili olur ama tamamen de bunun önüne geçemeyiz. Biz başlattık ama başka kurumların da bunu yapmasını istiyoruz. Anadilde eğitimin olması gerekiyor aksi takdirde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” diyerek Kirmanckî lehçesinin kaybolma tehlikesine karşı uyarıda bulundu.
 
‘En büyük asimilasyon Hakk’a yürüme erkânında’
 
İbadetlerinin de asimile olduğunu dile getiren Nebahat, Alevilerin anadilleriyle ibadet etmeleri gerektiğinin altını çizdi. Nebahat, en büyük asimilasyonun Hakk’a yürüme erkânında olduğunu söyleyerek, “Biz Hakk’a yürüme erkânına gittiğimizde Arapça okunuyor ve biz hiç anlamıyoruz. Kendi dilimizde yaptığımızda o duyguyu yaşıyorsun, anlıyorsun, o acını yaşayabiliyorsun ama Arapça yapıldığında o acıyı yaşayamıyorsun, o duyguyu alamıyorsun. O yüzden hepsi birbirine bağlı aslında. Dil, kültür, inanç hepsi iç içedir. Biri olmayınca olmuyor. Bizim bunların hepsini yaşatmamız gerekiyor. Bu bir zincirlemedir, biri yok olduğunda öbürü de yok oluyor” ifadelerini kullandı.
 
Gençlere ve kadınlara çağrı
 
Dil kurslarının çoğalması gerektiğini kaydeden Nebahat, “Eğer biz buna sahip çıkmazsak gerçekten kaybolup gidecek. Dilin kaybolması bizim de kaybolmamız demektir. Biz her Pazar saat üç ve beş arası anadil atölyesi yapıyoruz, devamı da olacak” diyerek özellikle kadınları ve gençleri beklediklerini belirtti.
 
‘Kendi coğrafyamızda kendi dilimizde eğitim görelim’
 
Dil atölyesinde öğrenci olan Fadime Özdağ Dapaklı, anadilini evinde konuştuğunu ve çocuklarına da öğretmeye çalıştığını ama bunların yeterli olmadığını söyledi. Dil kurslarının yayılmasını istediğini dile getiren Fadime, “Çocuklarımızın okullarda kendi anadillerinde eğitim görmelerini istiyoruz. Ben isterim ki bizler kendi coğrafyamızda kendi dilimizi kendi eğitimimizi görelim” sözleriyle ana dilde eğitim talebini dile getirdi.  
 
‘Coğrafyamızdan koptuktan sonra dilimizi unuttuk’
 
İbadetlerin anadilde çok az gerçekleştirildiğini dile getiren  Fadime, “Kendi adıma söyleyeyim, kendimi ifade edebilecek kadar biliyorum, onun ötesi yok. Hemen Türkçe’ye dönüyorum. Çünkü bizler kendi coğrafyamızdan koptuktan sonra kendi dilimizi unuttuk zaten. Bizim yaşlılarımız da bunu unuttu. Çünkü böyle bir şey bize empoze edildi ve bunu unuttuk” dedi.
 
‘Zorunlu göçe mecbur bırakıldık’
 
Yedi yaşına kadar hiç Türkçe bilmediğini belirten Fadime, şöyle konuştu: “Okula gittiğimde Türkçe ile tanıştım. Dayak ile bize Türkçe öğrettiler o zaman. Bize Zazaca konuşmak yasak denildiğinde zaten Zazaca konuşulan bir yerdesin ve hiç kimse Türkçe bilmiyor. Biz o şekilde eğitim gördük ve çok baskıya maruz kaldık. Zorunlu göçlere mecbur bırakıldık. Yaşlılarımız da bunlardan korktu, evlerinde Türkçe konuşmak zorunda kaldı, kendi dillerini unuttular.”